Nazlı Orta

112 ACİL

Nazlı Orta

 

 "Tanrım..! Ya ona azıcık merhamet ver, yada bana çokça dayanma gücü. Ya bendeki sevginin birazını ona ver, ya ondaki vurdumduymazlığın birazını bana.Tanrim!" der İskender Pala. Özünde sevgiliden kopuşu baz alsa da şiiri, bu dizeleri bu haftaki köşe yazım için kullanmaya karar verdim.

Gözlem yaptığımızda yada bazen yaşadığımız olaylarda karşımızdakinin merhametsizliği bize bunu sorgulattığında bocalayabiliyoruz. Yaradan aynı ve tek ama yansımalar ne kadar da farklı diye. İçimizdeki sevgi enerjisiyle iyi etmek için dualar ettiğimiz kişilerde oluyor. Öfkemize yenik düşüp şunu bir güzel pataklasam da yaptığı şeyin acımasızlığını anlasa dediğimiz uç noktalarda. Şiddetin her türlüsüne karşıyım elbette. Ama geçen hafta yaşadığım bir durumda empati yetisiyle insanların o noktaya nasıl gelebildiğini gördüm. Sonrasında dilime dolanan merhamet oldu. İnsanın içinde bu duygunun olması ne büyük lütuf onu anladım. Hele de yaptığınız işle alakalıysa bu durum daha da önemli. İşini aşkla yapmak önemli ya, işte merhametle yapmak daha da önemliymiş dedim kendi kendime. Ben bir öğretmenim ve bazen en basit konuyu bile defalarca tekrar ediyorum. Üstelik lise çağında gençlerin kendilerini bulmak adına yada heyecan arayışıyla hem en çok kalıplandığı hem de diklendiği sürece bilgi aktarmaya çalışan bir öğretmen. Bunu yaparken fark ettim ki işimi çok sevmekten öte onlara dair, insana dair htiğim sevgi ve şefkat duygusu beni en çok motive eden. Herkes elbette kendince farklı duygularla yapabilir mesleğini. Fakat bazı mesleklerin temel şartı şefkat gibi, merhamet gibi hissel olgular olmalıdır. Tüm bunları yazmama sebep olan olayı şöyle anlatayım sizlere. Geçen hafta öğrencimiz rahatsızlandı. Kalp kapakçığında çökme ve ritim bozukluğu olduğu için halsizlik ve baygınlığa yakın durumlar görülebiliyormuş. Rahatsızlanınca ambulansı aradık. Erkek görevli daha hastayı görmeden girer girmez hadi kalk trafik var diye kızı yerinden kaldırmaya çalıştı. Öğrenci yerinden kalktığı gibi tekrar yere düşünce gelen kadın görevli kolonyayı isteyip yüzüne gözüne boca etti. İlk herhalde böyle yapılması gerek deyip durduk hepimiz. Sadece gözüne kaçtı diye tedirgin olunca aldığım karşılık, işimize karışmayın biz günde böyle kaç oyunla uğraşıyoruz ve işimizi, ne yaptığımızı biliyoruz oldu. Sonra öğrencimi ambulansa indirmek için tekrar  ayağa kaldırdıklarında  düşerse diye ve de açıkçası görevlilerin çokta dikkate almadığını, kızı dengesizce tuttuklarını görüp ben tutmak istedim. Erkek görevli bundan rahatsız olup hoca hanım siz karışmayın diye çıkışınca, dengesizce tutmazsanız ve adam akıllı ilgilenirseniz zaten tutmayacağım sözüme binaen adam krize girdi. Biz böyle numaralara alışığız, bize işimizi öğretemezsin, bana dengesiz diyemezsin diye başladı veryansın etmeye. Bu arada kızı ambulansa bindirdiler fakat hâlâ gitmediler çünkü erkek görevli tepkimi güzelim egosunda paklayamadı bir türlü. Merhamet duygusunun olması yada olmamasına dair htiğim şey tam da bu noktada pik verdi. Hastaya dair hiçbir tetkik yapılmadan öğretmenlerinin ve arkadaşlarının yanında yaşadığı durumun numara olarak yansıtılması yetmezmiş gibi, tedirgin oluşumuzu profesyonellikle karşılamayacak kadar kibirli olması ve kızın durumunun zerre kadar umurunda olmaması. Elbette her gün ne vakalarla karşılaşıyordur. Ama o vakaları yaşayanlar her gün bu durumlara şahit olmuyorlar. Bunun empatisinden yoksun olmak değildi bence böyle bir tavır. Tamamen merhamet duygusundan yoksun olmakla alakalı günü bitirme telaşı. Velhasıl son bir diyalog kurup senin işin ilk müdahaleyi yapmak ve oyunsa bile gerekli psikolojik desteği alması adına uygun bir yolla yönlendirmektir en fazla, böyle dengesizce tepkiler vermek değildir diyip yukarı çıktım. Görevli ardımdan hâlâ laf saymakla meşgul olduğundan ambulans tıkandığı söylenen trafiğe birazcık daha uzun sebep olmuş olabilir. Ve bu gecikme hastayla ilgilenildiği için değil sağlık görevlisinin kendini tatmin edip içindeki her şeyi söylemesi sebebiyle gerçekleşmiştir. Kızı götürdüklerinde de ne sandalye istemişler ne oturtmuşlar.  Polikliniğe kadar yürüterek götürmüşler ayakta zor durmasına rağmen. Ve kadın görevli ilaç kullanmıyorsan birşey yoktur teşhisi koymuştu kendince ilk geldiğinde. Fakat kızı üniversite hastanesine sevk ettiler, yatışı yapıldı. Çünkü nabzı çok yükseldiği için beyne zarar vermiş olma ihtimalinden şüphelenildi. Ve hâlâ tedavisi devam ediyor, rutin kontrollerle. Ailesinin yerinde olsaydım dediğimde, çocuğuma öyle davrandıkları için göstereceğim tepkiyi ve kısacıkta olsa haberlerde geçecek yazıyı gözümün önüne getirdim. - Olay yerine giden sağlık ekibine şiddet! - Gerekli yerleri arayıp şikayet etmek istediğimizde malum salgından dolayı başka şikayetlere bakamadıklarını ve istersek İl Sağlık Müdürlüğü 'ne gidip dilekçe yazabileceğimizi söylediler. Ve yine malum salgından olsa gerek gelen sağlık ekibinin yaka kartları olmadığı için kimi şikayet edeceğimize dairde elimizde birşey yoktu. Bunu burada yazıyorum çünkü okuyabilen her yürek attığı her adımda güzelim yüreğine sorsun istiyorum. Sadece para için çalışmak doğru mu? Bizi biz yapan, insan yapan, hayatı yaşanılabilir kılan temel duygu ne? Sevgiyle yaklaşamadığımız her olayda kendimizden kaçışımız nereye? Bastırdığımız ne? Bizim egomuzdan daha değerli olan durumlar ve olaylar ne? Yaptığımız her işi önce vicdanen yapmalı, sonra bilgiyi aktarmalıyız. Merhamet olunca, adaletli olunca öğrendiğimiz herşey daha değerli olmuyor mu netice de. Bu hafta önce kendi ruhlarımıza sonra da sevdiklerimizin ruhlarına dokunabilip insanlığımızı sorgulatabilecek her duruma en güzelinden dur diyebilmek ve de durdurabilmek dileğiyle. Sevgiyle ve de merhametle kalın...

Yazarın Diğer Yazıları