
ELİMİ BIRAKMA
Nazlı Orta
Hayatta tüm ihtişamımızla ilerleriz. Herşeye güç yitirip, sağlam girişimlerde bulunuruz.
Yaptığımız eylemlerin en doğru olduğuna inanıp, kendi ölçütlerimizde en güzel takdirleri
toplarız. Bizden başkası yokmuş yada varsa da önemli değilmiş gibi düşünürüz. İstersek
herkesi o müthiş zekamızla alt edebileceğimiz kanısına varırız. Olması gereken neyse onu
yaptığımıza dair sağlam gerekçeler bulur en trajıkomiğide vicdanımızı da buna enfes güzel
inandırırız.
Sonra kaybederiz. Kaybettiğimiz güzelliklerin yasında boğuluruz. Gayet mutlu, sevgi ve umut
dolu hissederken aniden gök kararır ve ayağımıza çelme takılırcasına, kapaklanırız
yaşadıklarımızın üzerine boylu boyunca. Yitiriveririz içimizde var olan mucize çiçeklerini.
Sanki birden bire büyümüşüz de elimizden tutan herkesi kaybetmişiz gibi gelir. Elini
tuttuklarımızı bırakma zorunluluğu tüketir bizi dirhem dirhem. Merhamet diye yalvarıp
dururuz sessizce Allah'a, sevgiye dair mısralar mırıldanırız. Neden neden-ler sıralarız.
Dürüstlüğe dair kancalara takılırız ardından, canımızdan can çıkasıya. Bir bakarız ki
içimizdeki çocuk küsmüş. Kırgın, tükenmiş, umutsuz. Dizlerinin üstüne düşüp kalkamaz hale
gelmiş. Aldığı yaralardan çok, düştüğü yerin aynı yer, acının ise daha da beter oluşuna
içerlemiş, durmuş. Sonra her elini tuttuğu kişinin onu daha çok yere attığını görünce pes
etmiş, pes ediyorum artık Allah'ım yeter demiş. Kim ne ettiyse ettiği kadarına tabii olacaktır
sözünü es geçmiş. İyi olanların sınavı daha da vahimi dizmiş boğazına düğüm düğüm. Ah
almamış ama ah olmuş her düşüren taşa. Oyunlar kuramamış ama ağıtlara yar olmuş. Tam
bitti diyecekken Allah merhamet etmiş ve bitmemiş. Ve işte tamda O an yeniden biliriz ki,
sevgi ve gerçeklik şifadır ancak tükenmiş bir yüreğe. Biliriz ki, o çocuğun elini ilk tutması
gereken biziz. Tüm bırakanlara, tutacak kadar temiz olamayanlara bile olsun diyerek tutarız
yeniden o minicik elleri, elimi en çok sen bırakma diye başlarız yeni bir melodiye. Ve yeniden
güneş doğmaya başlar. Yeniden yeşerir UMUT çiçeği... Yüreği, sözü, özü, Yaradan bilinciyle
sevgi dolu olmayı düstur edinmiş güzel insan önce sen, kendi elini bırakma. Tut o narin aşkla
öpülesi ellerinden. Sonra izin ver hakeden tutsun sıkı sıkıya. Renklerini siyaha çalmak
yerine, grini gökkuşağı yapabilecek şefkat ve de kudretiyle…
En güzel umutlarla ve en çok kendinizi severek, kendi elinizi tutarak içinizdeki çocuğu mutlu
edeceğiniz; o sevgiyle daha da ışıldadığınızı ve de en şefkatli ruhları hayatınızda var
edebildiğinizi hissedeceğiniz içgörüyle harika bir hafta geçirebilmeniz dileğiyle…