Bahaddin Yeşilkaya

Yol Ayrımında Kürtlerin Pkk Sınavı

Bahaddin Yeşilkaya

İnsanlığın var olduğu günle birlikte ayrışmalar bir realite olarak hep sürdüre gelmiştir. Bu yarışmaların temelinde kimi zaman ırk, kimi zaman inanç, kimi zaman kavim ya da kabile, kimi zaman kültür, kimi zaman menfaat, kimi zaman ideolojik birlikteler, hatta ve hatta kimi zaman doğu toplumlarında aşiret, batı toplumlarında klan ya da soyluluk ölçeğinde bile bu türden farklı olmalar ön planda olmuştur. Bütün bunlar sosyolojik birer gerçekdir. Ancak tarih buyunca tüm bu gerçekler hep bir şekilde hegemonya ya da tahakkümünü sürdürebilmek için birileri bir başkasını kurban yaparak hâkimiyetini ayakta tutmaya çalışmıştır.

Yeryüzü dağılım tablosu bunun açık bir sonucudur. İzahı başka türlü yoktur.

Özünde ‘GÜÇ’ vardır güçlü olmak vardır. Efendi olmak vardır, köle yapmak vardır. Kısacası AĞA vardır maraba vardır. Zalim vardır mazlum vardır.

Kavganın kökü bundan başka bir şey de değildir.

Hâlbuki insanlık esasında bir anneden bir babadan var olmuştur. Hepsinin de atası Âdem AS ve Hava anamızdır.

Aslında bütün bu farklılıkların temel esprisi tanınmada kolaylık olsun diye Allah Aze ve celle tarafından yapılmıştır.

Farklı topluluklar, farklı kavimler, farklı kişilikler ve farklı anlayışlar bunun için vardır.

Kaldı ki, bu ayrışmaların hiçbiri diğerinden herhangi bir şekilde üstün olma anlamına asla gelmez.

İslam inancında yegâne üstünlük Allaha en yakın durandır o da takva sahibi olandır.

Hal bu olunca, İslam inanç temeli, insanlar arasında herhangi bir fark gözetmeden kardeşliği esas alarak, milletleri bir anlayış etrafında, bir kutlu dava uğrunda, bir arada ümmet olma bilinci içinde yeryüzünde her bir haksızlık karşısında, tek bir ses olarak haykırma gayesiyle her bir yeryüzü insanı için yeni bir adil dünya nizamı oluşmasının sağlanmasında bir ve beraber olarak topyekûn bir mücadele şuuru ile bir inkılap neslin devri başlamasında bir amaç ortaya koyması olmuştur.

Böyle bir nesil her türlü ayrımcılığı ayağının altına alarak, yeryüzü haksızlığı karşısında tek vücut, yekvücut ve el ele, sırt sırta vererek, zulmün her çeşidine karşı meydan okumuş, dönemin ‘GÜÇ’ bendedir diyen tüm firavunların kimyalarını bozarak, saltanatları yerle yeksan etmiştir.

Vahdet şuurunda bu neslin sesi, öncelikle yakın çevresinde yaşayan milletlerde, sonraları tüm bir

bölge ve kıta da yankı bularak, fevç fevç, dalga dalga bu kutlu davada yer alarak, zulmün her türlüsüne karşı birlikte yol yürüme şerefini paylaşmışlardır.

Bu kutlu dava mücadelesinde diğer birçok milletlerde olduğu gibi coğrafyanın kadim milleti olan Kürtlerin de İslam’ın hemen erken döneminde İslam’la müşerref olmakla birlikte çok büyük katkısı ve payesi olmuştur.

Çünkü bu dava da tek bir amaç var, o da Allah Rızasını kazanmak ve kutlu İslam sancağını ötelerin ötesine taşıyarak, bu kutlu şerefe nail olmaktır.

 

Bu birliktelik bu beraberlik küfür tek millettir anlayışıyla yüzyıllardır ya da asırlardır küfre ve haksızlığa karşı hep bir ve beraber olarak aynı dava ve gaye uğruna mücadele ve savaş vererek bugünlere gelinmiştir.

Çünkü bu davada haksızlık karşısında mücadele birdir ve tektir.Bu coğrafyada tutunabilmek, bir arada olabilmek için ancak ve ancak bir olmaktan ve beraber olmaktan geçer.

Bu da ancak ve ancak büyük kutlu dava etrafında olmakla mümkün oluna bilir. Aksi bir halde küçük hesaplar uğruna coğrafyanın düşmanlarına yem olunur ve geri dönüşü olmayan bir yola girilir ki,neticesi de hüsranla sonuçlanır.

Bu yüzyılda bu coğrafyada, tohumu iki yüzyıl önce atılan ve geçmiş medeniyet tasavvurumuzun redettiği parçalayıcı, ayrılıkçı, ayırımcı, bölücü ve fitne akımların dış merkezlerce taşeron olarak kullanılan başta PKK gibi etnik milliyetçilik, FETÖ gibi inanç simsarları ve diğer birçok örgütlere karşı, bu millet bu ülke büyük bedeller vererek, bir büyük mücadele ve kavga içine girmiş ve halen de bedel vermeye devam etmektedir.

Asırlardır bu topraklarda her bir mücadelede hüznü, sevinci birlikte paylaşmış, birlikte yaşamış bu toprağın öz be öz evladı olan Kürt insanı, etnik ayrımcılık damarını kullanan bu Marksist ve Leninist ideolojik aparatı PKK, bu gün de ABD güdümünde taşeronluk yaparak, bu topraklara zarar vermeyi amaç edinmiştir.

Kırk yıla yakındır bölge de olan bitenden dolayı en çok ağır bedeler ödeyen tartışmasız yine bölge insanı olmuştur.

Çünkü daha düne kadar bu bölgede saat 14 ten sonra en yakın ilçe ’ye, İl’e gidilemez ve gidilmiş olsa dahi alışveriş yapabilecek dükkân ya da mağaza bulamazdı.

Niye?

Çünkü şehir ya da şehirler top yekûn ya kepenk kapatmıştır ya da korkudan alış verişini yapamaz halde olmasından.

Yani hayat topyekûn zehir halini almıştı.

Tüm bu zulmü bu bölge insanına yaşatan taşeron Örgütü PKK dan başka kimse olmadığı başta bölge insanı olmak üzere ülke olarak herkesçe zaten bilinmekte.

Bu katil sürüsü örgüt bu bölgeye çok büyük acılar çektirmiş ve yaşatmıştır.

Çünkü kimilerini katl etmiş, kimilerini köyünden ya da yerinden yuvasından etmiştir.

Ondan sebep bölge insanı, 2023 seçimlerine giderken, her türlü duygusal hisleri bir kenara koyarak geleceğini, yakın geçmişte yaşadıklarını hatırdan çıkarmadan tercihini bin kere düşünerek öyle karar

vermesinde bir büyük fayda ya da yarar olacağı kanaatindeyim.

Biz biliyoruz ki, hafıza i beşer nisyan ile maluldür.Hele hele bu katil sürüsünün bu ülke de yok olmaya sonu gelmişken.

Yani tercihini ya dünün kaosu, huzursuzluğu, belirsizlikten yana ya da nispeten daha huzurlu, daha güvenli, daha yaşam standardı yüksek bugünden yana yapmalı.

Bu yol ayırımında Karar da, tercih te başta Kürtler olmak üzere bölge insanına aittir.

Ancak biliyoruz ki, ayrımcılığın her türlüsü zarardan başka bir şey değildir. Ve Müslüman bir delikten iki kez ısırılmaz…

Ve yine biliyoruz ki, birlik olmakta rahmet, bölünmekte ise hep azap vardır.

Bu da bizden bir kardeş bir dost hatırlatması olsun.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları