Ak Parti'nin Sahih ve Esahçıl Olma Sorunu
Bahaddin Yeşilkaya
Siyaset ikiyüzlü ya da çok yüzlü olmayı hiç mi hiç kaldırmaz.
Siyasetin merkezinde dürüstlük vardır, sahih olmak vardır.
Dürüst siyaset, olduğun gibi görünmek, göründüğün gibi olmak demektir.
Siyaset bir dava işidir. Davasında dert vardır, dertlenme vardır.
Davasına yaslanma vardır.
Çünkü kutlu “DAVA” siyasetinde, meydan okuma , dobra olma ve dik durmak vardır.
Korkak ve korkaklığa asla ama asla yer yoktur.
Çünkü siyaset korkakların yapacağı bir iş değildir.
Kutlu “DAVA” anlayışında yalana, dolana, riyakârlığa ve kandırmaya asla yer yoktur ve olmamalıdır.
Açık, dosdoğru ve mert olmak vardır, ikiyüzlülüğün her türlüsüne kapalı olmak vardır.
Diğer bir ifadeyle kutlu dava siyaseti hakikidir ve de sahihtir.
Çünkü ya beyazdır ya siyahtır, gri pek ama pek nadir ve öyle olmalıdır.
Zira bir DAVA siyasetinde ilke vardır, çizgi vardır, bir omurga vardır.
İlke demek mefkûre demek, bakış açısı demek, topyekûn varlık demektir.
Omurga demek değerler bütünü demek, ahlak demek, etik demektir.
Tüm bu kavramların tek bir muhatabı vardır o da insandır.
İnsan demek, okunmamış bir büyük kâinat, bir büyük kitap demektir.
İşte siyaset bu büyük kâinatla olan sınavı ve de dansı demektir.
Bu büyük sınavdan geçebilmek, bu büyük dansı yapabilmek siyaset yapan biri için bu büyük kâinatı bu büyük kitabı, hatta ve hatta her bir hücresindeki jesti mimiğin davranışını çok iyi bilmesi, çok iyi tanıması demek olmalı.
Aksı durum, deveye hendek atlatmak gibi olur ki, bu da çekirge bir sıçrar iki sıçrar üç sıçrar ama ve lakin netice hiç beklemediği gibi bir büyük hüsranla karşılaması kaçınılmaz olur demektir.
Hele hele içinde ya da üzerinde bulunduğumuz ve oyunların hiç eksik olmadığı bu coğrafya da siyaset yapmak ya da siyasete soyunmak, adeta ateşten gömlek giymek gibi çok meşakkatli ve çok çetin bir yolculuk olur ki, buna ancak ve ancak mangal yürekli, cesur ve iradesi güçlü bir büyük dava insanı cesaret edebilir.
Siyasetin tüm bu olan bitenin farkında olan AK Parti dava hareketi, ilk birinci, kısmen de ikinci dönemi tam olmasa bile, büyük bir kısmı davasının şuurunda canla başla samimi, sahici ve esahçıl bir şekilde koşmayı, davasına hizmeti bir kutlu görev sayıyordu.
Ancak son üç dönemdir AK Parti, geçmiş dönemlerde ülke yönetiminde söz sahibi olan diğer partilerin günübirlik ya da gününü gün etme siyaseti gibi sahih ve esahçıl olmayan siyasette kaymış olduğu görünmektedir.
Bana göre AK Parti omurgasında son birkaç dönemdir bilinçli olarak örselenmeler ya da hasarlar oluşturulmak istenmektedir.
Yani surda istenmeyen gedikler açılılıyor. Bunu dışardan bakanlar için hiç mi hiç zor değildir.
Partinin tüm kademelerindeki her bir davranışından bunu görmek çokta zor olmasa gerek.
Çünkü vatandaşla olan arasındaki bağı her geçen gün zayıflamakla birlikte soğumaya doğru evrilmeye başlanmış bulunmaktadır.
Son birkaç dönemin seçim sonuçları bunun bariz örneklerindedir.
Çünkü dava siyasetini terk etmek demek, topyekûn yozlaşmaya yol vermek demektir.
Yani yozlaşma demek, her bir toplum katmanın raydan çıkması demektir.
Raydan çıkan bir toplum ise ıslahı ve iflahı öyle kolay mümkün değildir.
Bu gidişata sebep olanın Vebalin büyüklüğünün hadi hesabın olmadığı her bir dava insanı mutlaka farkında olmalıdır.
Bu anlayış ya da yaklaşım böyle devam ederse eğer, Korkarım akıbeti ANAP, DOĞRUYOL ve diğer birçok Partiler gibi farklı olmayacaktır.
Böyle bir SON bu DAVA için bir züldür.
Çünkü bu kutlu DAVA da mazlum coğrafyanın her insanın emeği vardır, alın teri vardır, duası vardır.
Çünkü AK Parti bu coğrafyanın son bir umududur.
Onun için AK Parti behemehâl kendini tepeden tırnağa yeniden radikal bir dönüşümle yapılandırmalı ve fabrika ayarlarına kendini yenileyerek geri dönmelidir.
Yoksa bu memlekete millete çok büyük yazık olur, bir büyük hayıf olur.
Ve her şeyin ötesinde VEBALİ çok çok daha büyük olur.