Bahaddin Yeşilkaya

Kürt'lerin Pkk Çıkmazı

Bahaddin Yeşilkaya

Coğrafyalar insanların kaderidir. Yeryüzü paylaşımı bunun bir sonucudur. Böyle bir paylaşım milletlerin kaderini de bir şekilde beraberinde tayın etmiştir. Her bir millet bulunduğu coğrafyada tutunabilmek için birçok yönden mücadele içinde olmaları kaçınılmaz olmuştur.

Bu mücadele kimi zaman coğrafik, kimi zaman ekonomik, kimi zaman sosyal, kimi zaman inanç, kimi zaman da etnik ya da kimlik savaşlara karşı olmuştur.

Tarihte bu savaşların kimi coğrafyalarda çok çetin ve acımazsız geçtiği de bir gerçektir. Bu zor coğrafyalardan başında bizimde içinde bulunduğumuz coğrafya bu olsa gerek.

Çünkü bu coğrafya insanlık tarihinin hem beşiği hem de medeniyetlere ev sahipliğini yapmıştır. Büyük dinler hep bu coğrafyada doğmuştur. Büyük savaşlar hep bu coğrafyada olmuştur. Büyük göçler hep bu coğrafyada yaşanmıştır. Bu coğrafya insanlık tarihinde adeta bir kader bir var olma arenası olmuştur. Milletler, kavimler,  toplumlar kimliklerini, kişiliklerini bu coğrafyada bulmuştur ve de tescil etmiştir.

Hal bu olunca, bu coğrafyanın kadim toplumları arasında birçok etkileşimler adeta mukadderat olmuştur. Bunlardan Kürtler, Türkler, Zazalar, Farisiler, Araplar ve diğer birçok toplulukların bu coğrafyada yolları İslam la kesişerek tanış olmuşlar.

Bunların her biri kendi kimliksel aidiyetini bir kenara koyarak yekvücut ve tek bir millet, tek bir ümmet olma yolunda buluştular. Ve asırlarca küfür tek millettir bilinciyle birlikte mücadele, birlikte kavga verdiler. Ve bu birliktelik, asırlar boyu bu coğrafyada bir büyük medeniyet tasavvurunda bir arada bir ve beraber bulunarak, bu kutlu davanın onurlu, şerefli ve haysiyet sahibi birer parçası olarak şerefine nail oldular.

Ayrımcılık bu medeniyetin hiçbir zaman hiçbir yerinde olmadı. Kaderde, kıvançta, tasada hep tek bir millet olarak bu coğrafyada asırlarca varlıklarını sürdürdüler.

Zira kitapları bir, kıbleleri bir, tasaları bir, sevinçleri bir, amaçları bir, hedefleri birdi. Çünkü davaları bir ve tekti. O da Allah’ın rızasını yeryüzünde hâkim kılmaktı ve de kazanmaktı.

Başkada gayeleri yoktu. Cihanın dört bir tarafına dikilen İslam sancağı tabii ki, bu ulvi, bu kutlu birlikteliğe karşı başta gayri Müslim topluluklar olmak üzere diğer birçok milletler rahatsızlıklarını büyük hile ve entrikalar çevirerek, devreye aldılar.

Entrikaları bilindik Cahiliye dönemi öncesine ait ve A.S. Efendimizin de tüm bir mücadele ve kavgası olan kavmiyetçilik, milliyetçilik, zümrecilik ve dincilik fitnesine karşı savaştığı ayrılıkçı enstrümanlardan başka bir şey değildi.

Son iki yüzyılda emperyalizm, bu fitnecilik ve nasyonalist gibi ayırıcı özelliği yüksek fikir akımları daha bir ileri düzeye çekerek, İslam’ın red ettiği tüm mikro parçalayıcı hastalıkları ümmettin içine sokarak yaymaya başladılar.

Bu coğrafya halkları ya da milletleri bu parçalayıcı ya da ayırıcı iletin tuzağına düşerek, altı yüz yıl kadar bu topraklarda bir büyük medeniyet hükümranlığında hüküm sürmüş bir millet ya da ümmet olarak emir veren değil, emir alan hale gelmiştir.

Hal bu olunca Anadolu ve yakın çevresi bölük, pörçük olmazmış gibi bir de kökü dışarda yuları ve tasması başkaların elinde, Marksist-Leninist ideolojik angajmanı olan bölücü PKK, öteden beri Müslümanlıkta hep bayraktarlık yapmış Kürt milletine musallat edilerek bu toprakların başına bela etmiştir.

Öteden beri bu topraklar üzerinde hesabı olan bu emperyal güç ve odaklar, bu topraklarda hayat bulan milletleri bir çıban gibi bu ümmeti zayıflatarak, dermansız hale getirip takatsiz bırakmak ve topyekûn olarak bu millettin üzerine çökerek ya da çullanarak kanını bir vampir gibi emmek olmuştur.

Tüm bu emellerine ulaşabilmek için de PKK gibi kullanışlı taşeron terör örgütleri maşa olarak bu asil millete karşı kullanarak, bu coğrafyada istedikleri gibi at oynatmaktır.

Üzülerek itiraf etmeliyim ki, PKK gibi kanlı terör örgütün ağına bölge insanı bilerek ya da bilmeyerek takılmış görülmektedir.

Bu ayrılıkçı görüntü başta bu bölgenin kadim halkı olan ne Kürtlere ne de bu bölge insanına bir hayrı ve de faydası vardır.

Eğer bile istiye bu ayrılıkçı ve bölücü terör örgütüne bu destek ve moral veriliyorsa, bilinsin ki bu topraklarda yaşayan her bir ferde yapılabilecek en büyük bir kötülüktür.

Zira kavmiyetçilik kötü bir hastalıktır.Çünkü birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır. Bir bölge insanı olarak tavsiyem, geçmişte bir büyük medeniyetin onurlu ve şerefli bir mensubu olarak yaşadığımız günlerde bu toprakların bütünlüğünden yana bir ve beraber başı dik yaşamak olmalı.

Aksi durumda dimyata giderken pilavdan olmakta vardır.

Yine biliyorum ve inanıyorum ki, Kürt insanın feraseti, irfanı ve basireti bu çıkmazı aşacak güç ve kudretedir.

Yazarın Diğer Yazıları