Bahaddin Yeşilkaya

Çarık Çağından Dijital Çağa

Bahaddin Yeşilkaya

Şimdi haklı olarak değerli okuyucular çarık çağı da ne oluyor nedir diye sorabilirler.

Derim ki,

Çarık Çağı tüm devirler demek,

Çağlar öncesi demek,

Yani milattan önce, milattan sonra tüm zamanlar demek.

Hatta ve hatta insanlık yaşı kadar eskidir çarık çağı.

Çünkü insanlık bu devirleri yaşayarak bu devirleri görerek bugünlere varmıştır ve de gelmiştir.

Bu geçmiş devirleri anlamadan, bilmeden, idrak etmeden bugünü anlayamayız bugünü idrak edemeyiz ve de kıymetini bileyiz.

Zira bugünü anlamak değerini bilmek,ancak ve ancak dünün her bir anını her bir dönemini her bir çağını ve de her bir devrini anlamaktan, idrak etmekten geçer.

Onun için dün, geldiğimiz bugünün her bir ilmeğidir.

Esasında dün günahıyla sevabıyla, bugünün tüm müktesebatıdır.

Yani çarıktır,karasabanıdır.

Çünkü karasaban, çarık olmadan olmaz.

Bu iki vazgeçilmez ürün daha bu yüzyılın ortalarına kadar tüm bir insanlığa hizmet için amade olarak kullanılıyordu.

Bugünkü ki, nesil şunu çok iyi bilsin ki, koskoca bir insanlık daha düne kadar hayatının vazgeçilmezi olarak bu iki ürünü günlük hayatının her bir deminde kullanıyordu.

Hatta ve hatta benim kuşağımda olan hemen herkes bu iki ürünü hem gördü hem yaşadı.

Bunun anlamı ne demek derseniz eğer,

Bunun anlamı şudur derim.

Çarığı görmüş biri olarak bizim bulunduğumuz yaş, öyle az bir yaş değildir.

Bu yaş, en az çarık kadar karasaban yaşı kadar eskidir.

Çünkü çarığı giymiş, karasabanı sürmüş bir kimse hayat kalitesinde az farklar olsa da bin yıl öncesinde üç bin yıl öncesinde hatta ve hatta beş bin yıl ve daha öncesinde yaşamış bir kimseden pek te hayatı farklı değildi.

İşte çarık ve karasaban böyle devirlerden böyle dönemlerden geçmiştir.

Fazla lafa hacette yok, lüzum da değil.

Kısacası; Yeni “NESİL” ! Ya da “Z”kuşağı!

ÇARIK ya da KARASABAN nedir? Derse şayet;

ÇARIK: Çeşitli hayvan derisinden ‘El’ becerisiyle yapılan ya da dikilen bir çeşit ayakkabıdır.

KARASABAN: Hayvan gücüyle toprağı işlemek için kullanılan bir çeşit pulluktur.

Bu zor, çetin ve aynı zamanda yalın ve sade olan bu geçmiş dönemler, Fransız devrimi ile bir büyük kırılma yaşadı.

Sosyal ve ekonomik hayatta birçok değişimler meydana geldi. Bu kırılmanın hemen sonrasında endüstri devrimi yaşandı.

Sanayi devrimiyle birlikte bir büyük teknolojik çağ da başlamış oldu.

Teknolojik çağın olmaz olmazı olan temel mühendislik disiplinleri eğitim hayatına girdi.

Geçtiğimiz son iki asırda teknolojik gelişmeler baş döndürücü bir hızla adeta geçmişten intikamını alırcasına büyük aşamalar ve büyük gelişmeler kaydetti.

Önceleri inşaat, mekanik ve elektrik alanlarda ilerlemeler yaparken, son yarım asırdır atom tekniği başta olmak üzere birçok elektrik-elektronik, bilişim, iletişim, haberleşme ve uzay teknolojilerinde inanılmaz hızda mesafeler aldı.

Yani diğer bir ifade ilebuna dijital dönem ya da ışık çağıda diyebiliriz.

Çünkü her bir iyileşme ya da gelişme ışık hızı mertebesindedir.

Aslında bana göre tam adı ROBOT Çağıdır. Yani insan ikamesi!

Zira İnsanın pasif, yapay zekânın aktif ve de hâkim olduğu bir dönemdir.

Tüm bu büyük teknolojik alt yapılarla insanlık bu kısa zamanda konforunun zirvesinde görünüyor olsa da; sanki şöyle biraz tefekkür edince “SON”’unu da beraberinde getiriyor gibi görünüyor.

Çünkü tüm bu göz kamaştırıcı teknolojik gelişmeler, üzerinde yaşadığımız bu yer kürede tamirimümkün olmayan tahribat yapmakta ve bu tahribatın yol açtığı büyük iklim değişikleri sonucunda kaçınılmaz olarak ekosistemde büyük yara açılmasıylabirçok canlı türünü yok olmakla karşı karşıya kalması demektir.

Acaba gelinen bu ROBOTİK çağ kıyamet denilen bir “son” olmasın!

 

 

Yazarın Diğer Yazıları