Bahaddin Yeşilkaya

31 MART SEÇİM TABLOSU Ve AK PARTİ

Bahaddin Yeşilkaya

 

Demokrasilerde Sandık olmazsa olmazdır.

Sandık ise millet iradesinin tecelli bulduğu yerdir.

Ortaya çıkan irade o belde de o dönem için yönetimin kim ya da kimlerce yönetileceğinin bir sonucudur.

Yani millet, kendilerini yönetenlere beş yıllık bir dönem için yetkilendirme yapmıştır ya da yetkiyi vermiştir/kabul etmiştir. Bunun için sandıktan çıkan kim olursa olsun saygı göstermek esastır. Çünkü bu, milletin verdiği bir karar ve de tercihidir. Ancak buna itiraz hukuksal çerçevede yapıldığında meşrudur.

Sandık sonucuna hiçbir emrivaki söz konusu değildir.  Böyle gayrı meşru bir yola girenler varsa bilinsin ki, bu sandığa yapılmış darbedir. Demokrasilerde bunun asla kabul edilir bir tarafı bir yanı yoktur. Çünkü vatandaşın tercih ettiği her bir Oy bir rey namus niteliğindedir. Hiçbir güç vatandaşın “Oy”u üzerinde bir tasarruf yapamaz ve devletin de görevi vatandaşın Oy tercihini yerine getirmekle ve korumakla mükelleftir. Çünkü vatandaş namusunu devlete emanet etmiştir ve devletin koruması altına girmiştir.

Ancak partiler ise, nihai noktada çıkan sandık sonucunu lehinde veya aleyhinde olup olmadığını çıkan tablonun analizini yapabilirler. Çünkü demokraside sandık birer karnedir. Her bir parti bu karneyi alır kendi yetkili kıldığı kurum ya da kurullarca masaya yatırır ya da yatırmaz. Bu tamamen partilere ait bir karardır.

Buraya kadar olan - biten hepsi demokratik yapıların bir gereğidir.

Ancak benim asıl üzerinde durmak istediğim ve merak ettiğim Ak Parti için ortaya çıkan

31 MART  seçim sonucu.

 Ak Parti, kuruluş tarihinden bu yana ve geçirdiği tüm seçimlerin bir istatistiğini mutlak surette masaya yatırmak zorundadır. Ve her bir seçim sandığını ve çevresini çok ama çok iyi bir analiz yapmalıdır. Özellikle 31 MART 2019 Yerel Seçim Sonucunu çok iyi okumalıdır. Bu seçim sonucunu her bir yönden (Belde, ilçe, İl ve Büyük Şehir …) hatta ve hatta köylere varana kadar çok titiz ve derin bir analiz yapmalıdır. Her kim olursa olsun bunun adı köy temsilcisi olur bunun adı mahalle temsilcisi olur bunu adı Belde, İlçe, İl ve büyük Şehir teşkilatı olur hatta ve hatta genel merkez çalışanları ve üst yönetim olur hatta bana göre Parti genel başkanı dahil olmak üzere topyekûn bir iç sorgulama geçirmeden, sorgulaması yapılmadan sağlıklı bir tahlil söz konusu değildir. Hatta ve hatta buna bürokraside yapılan atamaları da dahil etmelidir. Çünkü Ak Partinin son iki döneminde yapılan her kademede  atamalarda tam bir hadsizlik ve densizlik dönemi yaşanıyor. Yani başta ehliyet liyakat olmak üzere kendi alanında ya da mesleğinde uzmanlaşmış hiçbir kriter dikkate alınmıyor. Saygı ve moral değerler tamamen ayaklaraltında. Kısaca, ne tür bir atama olursa olsun sen bana, ben sana net wörk anlayışı hâkim. Yani tam bir kapalı çark. Hal böyle olunca, zaten AK Partiye öteden beri mesafeli ve sempatisi az olan kesim, büsbütün yerini büyük bir negatif tutuma bırakmakta ve antipatik ve nefret düzeyi her geçen gün tırmanarak artmakta.

AK Parti tüm bunları görmek zorunda ve durumunda. Ve politikasını ivedilikle gözden geçirmelidir. Tüm tespitler ömrünü bu çizgiye adamış bir kişi olarak yazıyorum.

Çünkü AK Parti bir Millet Hareketi olarak doğdu.

Ak Parti Mazlum Milletlerin Partisidir, umududur. Çünkü AK Parti gelmiş geçmiş hiç Parti konseptinde kurulmamıştır. Kendi özgün anlayışı temelinde kurulmuştur. Merkezinde Millette hizmet vardır. Milletle Konsensüs içinde olduğu içindir ki Türk demokrasi tarihinde görülmemiş mesafeyi kat etmiştir.

Zira Milletle bütünlük içinde olmayan hiçbir hareket hayatta kalma şansı ve kabiliyeti yoktur. AK Partinin Milletten kopma lüksü hiç mi hiç yoktur. Bu hareket içinde yer alan hiçbir kişi ya da kişiler millete üsten ve üstenci bir bakışla bakamaz. Velev ki bu genel başkan olsa bile. Çünkü Ak Parti partiden öte bir MİSYON, “DAVA” hareketidir. Milletin hayallerini boşa çıkaracak bir parti olmaz /olamaz. Çünkü Yeryüzü mazlumları umut bağladığı gözü olduğu ve dev sorumluluğu olan bir harekettir. Öyle sırdan bir parti değildir. Kişisel menfaati için kurulmuş bir parti hiç değildir. Bir aile ve dar kadrolu bir parti hiç mi hiç değildir. En azından ben şahsen AK Partiyi böyle biliyorum ve öyle tanıyorum. Ak Parti bu bilinci bu şuuru ve bu farkındalığı yapmak zorundadır. Yoksa vebali çok ama çok ağır her şeyden evvel de onca verilmiş emeğe çok yazık olur. Ve yazık eder.

AK Parti, geldiği bu noktada; 31 MART 2019 seçim sonuç tablosunu topyekûn olarak iyi irdelemese ya da derin bir analiz yapmazsa eğer, korkarım bu gidişat aklımızın ucundan geçirmek bile istemediğimiz sonun bir başlangıcı olur/olabilir.

İstenmeyen böyle bir durumda, maazallah coğrafya için bir büyük yıkım bir büyük hüsran olur. Hele hele buna sebep olmak hiç mi hiç kimsenin hakkı değildir.

Sonuç olarak AK Parti; arzu edilmeyen böyle bir sonuçla karşılamak istemiyorsa, behemehâl ve alanında son derece ehil, otorite ve hatta gerekirse genel başkanı bile acımasızca eleştirebilecek objektif bir heyet ya da komisyon marifetiyle çok yönlü bir analiz yapıp, sonucunu bir rapor halinde tüm kamuoyu ile paylaşmalıdır.

Bu tamamen bir dost tavsiyesidir bu böyle biline.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları