Ayşe GÜNEŞ

ÖZGÜRLÜĞÜN RENGİ MAVİ

Ayşe GÜNEŞ

 

Günaydın! Bir pazartesi... Sabah kalkıp kitaplarımı çantama kattım, Üniversitenin yolunu tuttum. Durağa kadar kardeşim Fatih’in isim koyduğu yavru kedilerimiz Minnoş ve Maymun Suratlı bana eşlik etti. Çok tatlı kedilerdi hiç unutmam benimle her gün durağa gelirlerdi, hatta otobüs gelince otobüse yaklaşır, otobüs hareket ettikten sonra arkadan öylece bakakalırlardı.

 Cıvıl cıvıl öten kuş seslerinin verdiği huzurdan mıdır yoksa vefalarıyla beni selamlayan ağaçların güzelliğinden midir bilmiyorum ama o gün her şey yolundaydı benim için. Her zaman ki düzenini bozmayan Güneş o sabah da erken saatlerde doğmuştu. Sımsıcak Güneş sadece bedenimi değil ruhumu da ısıtıyor gibiydi. Evet evet o gün her şey yolundaydı benim için. Neden mi? Çünkü gökyüzünün rengi maviydi…

Bunun adı umut muydu, güven miydi, özgürlük müydü bilmiyorum ama gökyüzünün bulutsuz, parlak maviliğini görünce benim için gece aydınlık, ruhum ise kuşlar kadar özgürleşip gökyüzünde adeta süzülür gibi olur.

Peki neydi özgürlük?

 Özgürlüğün tanımı aslında göreceli bir konudur. Çünkü özgürlük kendi içinde herkes için farklı anlamlar barındırıyor. Bazılarına göre insanın istediğini yapabilmesi, bazılarına göre insanın kendi kararını kendinin vermesi, bazılarına göre ise insanın iç ya da dış etkenlerden etkilenmeden hareket edebilmesidir. Bana sorarsanız, gökyüzünün uçsuz bucaksız maviliğinde kaybolmak, nefes alış verişlerimde o maviliği hissedebilmektir özgürlük. Çünkü o maviliği görmek, varlığını bilmek bile yaşadığımı htirir bana.

İnsanlar ikiye ayrılır; açık, bulutsuz havayı sevenler, kapalı havayı sevenler. Ben açık havayı sevenler grubundanım. Çünkü mutlu olmam, kendimi bir nevi güvende hmem için gökyüzünün maviliği yeterli olur. Bunun için kapalı havaları daha çok seven, o günlerde mutlu olanları bir türlü anlayamazdım gerçi halen de anlayamıyorum.

Benim için kapalı hava demek; dört duvar arasında kalmak demek. Havanın kapalılığı moralimin bozuk olması için yeter bir sebeptir. Bu durum bende nedensiz bir eksiklik yaratır. Yani bir nevi gökyüzünün karartısı içimi de karartır gibi olur.

Çok düşündüm. Neden gökyüzünün maviliği benim için bu kadar önemliydi? Neden o maviliğe baktıkça içim aydınlanıyor, kendimi kuşlar kadar özgür hissediyor, neden bundan mutluluk duyuyordum?

Çünkü özgürlüğün rengi maviydi benim için…

Renklerin insanoğlu üzerinde psikolojik ve duygusal etkisi varmış. İnsanları neşelendirir, duygusal yapar, ya da sinirli veya hırçın hale bile getirirmiş.

Her renge yüklenen bir çok anlam olduğu gibi benim için özgürlüğü ifade eden mavi rengin de birçok anlamı var. Mavi rengi, sakinleştirici ve dinlendirici etkisi olan bir  renk. Bunun dışında mavi güvenilirliği, dürüstlüğü de temsil eder. Mavi renkle ilgili bu hoşnutluk duygusu, kültürel unsurlarda de kendini göstermiştir. Dünyanın her yerinde ve pek çok kültürde mavi renk olumlu çağrışımlara yol açmış. 15. yüzyılda İspanya’da aristokrat sınıfı için ‘‘mavi kan’’ terimi kullanılmış. Avrupa’da ise intihar vakalarını azaltmak için köprü ayaklarını maviye boyarlarmış. Bunun dışında yapılan bir araştırmada duvarları mavi olan okullarda çocukların daha az yaramazlık yaptığı saptanmış. Mesela bizim kültürümüzde de kötü niyetli bakışların olumsuz etkilerini bertaraf etmek için mavi boncuk kullanılır. Bunların dışında mavi renginin kişiye göre değişen anlamları da bulunmaktadır.

İnsanoğlu yerinde sayacak bir yapıda yaratılmamıştır. Yapısı da buna uygun değildir bence. Muhakkak hayatında bir değişiklik, bir yenilik olması, bir şekilde programının dışına çıkması gerekiyor. Belki de bu masmavi gökyüzü sevgisi, uçsuz bucaksız olup bir şeyleri yapabilmek veya özgür olmak için engelsiz oluşundan geliyordu ya da insanın ruhunun bedenine sığamaması, kendini aşıp özgür olmak istemesinden. Bilmiyorum.  Bildiğim bir şey varsa o da gökyüzünün renginin mavi olduğu günler benim için her şey yolundaydı…

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları