Ayşe GÜNEŞ

İYİLİKTE, GÜZELLİKTE TAŞAN İNSAN

Ayşe GÜNEŞ

 

İnsan insanın ilacı olabilir mi?  Birbirine iyi gelip gerekirse birbirinin acılarına merhem olabilir mi?

‘‘Olgun insan’’, ‘‘insan-ı kâmil’’ veyahut ‘‘kendini gerçekleştiren insan’’ kavramlarına baktığımız zaman ‘‘olgun insan’’ hem kendisine gereken değeri veren hem de etrafındaki insanlara değer veren, onları da düşünebilen insandır. Geniş çaplı düşünüp başkasının başarısını kıskanmayan, başkasını aşağı değil yukarı çeken insandır. Düşenin elinden tutan insandır. 

Yine tasavvuf ilminde geçen ‘‘İnsan-ı kamil’’ kavramına baktığımız zaman insan-ı kâmil, insanlık mertebelerinin en üst seviyesini ifade eder. İnsan-ı kâmil, nefs-i emmare gibi insanlığın donup kaldığı, kurtulamadığı bataklık mertebelerini yenip, galip gelen insandır. Yine Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine baktığımız zaman da durum farklı değildir. İnsan, önce fizyolojik katında kendini gerçekleştirmeli, sonra güvenlik, sevgi/ait olma ve saygınlık katlarında da kendini gerçekleştirip ifade etmelidir ki gerçek anlamda kendi benliğini bilip olgun insan mertebesine ulaşsın. Bu kendisini gerçekleştirip olgunlaşan, kendisine faydası bulunan insan, bu sefer de etrafındaki insanlara faydalı olmaya başlayacaktır.

Bu durumu anlatmak için ben ‘‘taşan insan’’ kavramını uygun gördüm. İyilikte, güzellikte taşan insan… Hem kendisine iyiliği dokunan hem de bu iyiliği, sevgisi taşıp da başkasına iyi gelen insan. Başkasını iyileştiren insan…

Yeryüzünde varlığını kanıtlamanın bir yolu buradan geçer zannımca. Başka bir insana bir şey katmakla, mesela yüzündeki tatlı tebessümle karşındaki insana iyi gelmekle, ya da mesela bir fidan dikip doğaya iyi gelmekle,  yeryüzüne iyi gelmekle, varlığa iyi gelmekle…

Karşındaki insana kattığın, ona iyi gelen onu iyileştiren her şey aslında senin olgunluğunu gösterir, senin güzelliğini gösterir, senin insanlığını gösterir. Bu bir tebessüm ya da bir dinleyiş de olabilir fark etmez. Bir çocuğa tebessüm etmemiz onu mutlu eder mesela. Bir insanın derdini tüm dikkatimizle dinlememiz onun bir nebze de olsa acılarını hafifletir. Bu tür davranışlar ancak olgun insanın vasıflarıdır. İyilik, güzellik veren insanın vasıflarıdır, iyileştiren insanın vasıflarıdır.

Hazır ramazan ayındayken de gelin daha dikkatli olalım. Etrafımızdaki insanlara ihtiyaçlarına göre yardım edelim. Bu belki maddi durumu kötü olan birisine elimizden geldiğince küçük bir yardım şeklinde olabilir veyahut mesela sevgiye, ilgiye muhtaç olan yaşlılarımızı arayıp hâlini hatırını sormakla olabilir. Bu konuda onları iyi gözlememiz önem arz etmektedir. Bu ay elimizdekilerin kıymetini çok daha iyi anladığımız bir aydır. Allah’ın bize bahşettiği nimetlerin değerini fazlasıyla anlıyoruz. Örneğin içtiğimiz suyun kıymetini belki de en fazla bu ayda anlıyoruz. Afrika’ da su sıkıntısı çeken kardeşlerimizin durumunu çok daha iyi kavrayabiliyoruz.

Bu konuda gerek fitre gerek de zekâtlarımızı verirken dikkatli olmamız önem arz etmektedir.  Verirken üzerinde durulması gereken diğer bir husus da verirken karşıdaki insanı kırmamaya bunu saygı çerçevesi içerisinde yapmaya çalışalım. Bunu yaparken onların gönüllerini kazanalım. Çevremizdeki insanları durumlarını göz önünde bulunduralım. Gerçekten ihtiyacı olan insanlara verelim. Eğer öyle bir insan yoksa fitre ve zekâtlarımızı etrafımızda bu işi yapan güvenilir kurumlara verebiliriz.

İşte insan olmanın, insanlık onuruna yakışır bir şekilde yaşamanın, bununla birlikte hayattan tat almanın, varlığını pekiştirmenin bir yolu da buradan geçer. Karşıdaki insanı da düşünebilmekle, ona sevgi vermekle, tebessüm vermekle, muhabbet vermekle…

Yorumlar 1
Nurcan Güneş 21 Nisan 2021 14:04

Yüreğine sağlık çok güzel bir yazı olmuş.

Yazarın Diğer Yazıları