Ayşe GÜNEŞ

ÇİRKİN SÖZ ORUCU

Ayşe GÜNEŞ

 

Uzun zamandır beni rahatsız eden bir konu hakkında düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Beni derinden üzen bir mevzu var. Direk konuya gireceğim. Maalesef ki toplumumuzda; gerek gençlerimizin gerek de toplumun her kesiminin diline pelesenk olmuş çirkin sözler mevcut bulunmaktadır. Bu konuda, özellikle gençlerimiz, bu bataklığa saplanmış durumda. Çok yazık! Caddede yürürken, birkaç kez, yan yana yürüdüğümüz liseli arkadaşların konuşmalarına kulak misafiri oldum da konuştukları cümleler beni derinden üzdü. Çünkü kullandıkları kelimelerin çoğu ağza alınmayacak kelimelerdi. Gerçekten trajik bir mevzu.  Özellikle de bir ülkenin çocukları, geçleri, öğrencileri eğer bu durumdaysa mevzu vahim demektir. Sadece gençleri ilgilendiren bir mesele değil bu durum. Maalesef bu çirkin sözler toplumun tüm kesimi tarafından içselleştirilmiş durumda. Aslında bu bir anlamda, insanlık sınırını ihlal etmek demektir. Eşref-i Mahlukat olan insanın kendi değerini ayaklar altına almasıdır. Kendi değerlerini yok etmesidir.

Çok acı bir durum. Hele ki bu cümlelerin günlük konuşmalarda artık alışılmış cümleler olması, alışılmış kavramlar olması daha acı bir durumdur. Bir ülkenin gençleri o ülkenin geleceği demektir. Gelecek güzel temeller üzerine inşa edilmek isteniyorsa ilk önce gençlerin eğitimine önem verilmelidir. İlk önce gençler bilinçli bir şekilde yetiştirilmelidir. Aksi takdirde mesele kendi ayağına kurşun sıkmak meselesine dönüşecektir.

Bir milletin konuştuğu dil onun zihin dünyasını, onun düşünce yapısını, olaylara bakış açısını şekillendirir. Bu konuda günlük hayatımızda kullandığımız kelimelerin önemine dikkat çekmemiz önem arz etmektedir. Ne kadar çok kelime dağarcığına sahip olursak bu bizim için bir artıdır. Bu, hayatı anlama ve anlamlandırma çabamızda bize yardımcı olacaktır. Ve elbette ki bizim düşünce dünyamızı genişletecektir. Böyle bir durumda özellikle de bir ülkenin gençlerinin bu konuya dikkat çekmesi gerekmektedir.

Bugün neredeyse iletişimin bir parçası haline gelmiş küfür olarak bilinen, hatta ‘konuşma dilinin çerezlikleri’ olarak nitelenen bu cümleler, kavramlar, hem birey için hem de toplum açısından olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Gençleri geçelim, 3-4 yaşlarındaki çocuklardan bile maalesef bu çirkin sözleri duyabiliyoruz.  Konunun trajik yönünü buradan anlayabiliyoruz aslında. Bu konu üzerinde oturup düşünmemiz gerektiği fikrindeyim. Bu yaştaki çocuklar konuştukları kavramları, konuşma dilini özellikle ilk önce aile içindeki sohbetten alırlar.  Aile içinde konuşulan dili, kavramları benimserler. Bu nedenle ebeveynler kullandıkları kelimelere, konuşma dillerine dikkat etmelidir.

Velhasıl varmak istediğim nokta insanlar arasında bir sınırın olması gerekiyor ve neredeyse toplumun her kesimi tarafından kullanılan bu çirkin sözler o sınırı ihlal ediyor, insanlığı yok ediyor. İnsanlık değerlerini ayaklar altına alıyor. Gelin bu tür çirkin sözlere karşı oruç tutalım. Evet belki bu çirkin sözleri hayatımızdan bir anda çıkaramayabiliriz ancak bunu peyderpey bir şekilde yapabiliriz. Yavaş yavaş bu cümleleri, kavramları hayatımızdan çıkaralım. Biz onları hayatımızdan çıkaralım ki insanlığımızı yok etmeyelim. Şunu da unutmayalım ki bizleri yaşamımızda var eden sınırlarımızdır, değerlerimizdir. Onları da yok edersek yaşamak için çoğu nedenimizi de elimizden almış olacağız. Doğan Cüceloğlu’nun da dediği gibi ‘‘Madem insan doğdum, olabileceğim en iyi insan olmalıyım.’’ Ben de diyorum ki gelin hayatımızdan bu çirkin sözleri çıkaralım. Madem insan olarak doğduk gelin insanlığımızdan taviz vermeyelim, insanlık sınırlarımızı koruyalım, insan kalalım…

Yazarın Diğer Yazıları