Hülya MURAT

ŞEHR-İ MÜBAREK

Hülya MURAT


Onbir ayın Sultanı "RAMAZAN" geldi.Hoş geldi.Biz müslümanlar için en önemli ay olan Ramazan ayında tüm İslam alemi kenetlenir.Bir bütün olur.Çünkü bu ay üç ayların sonuncusu aynı zamanda kutsal kitabımız KUR'AN- I KERİM'İN  PEYGAMBERİMİZ HZ.MUHAMMED'E indirildiği aydır.Oniki ay icinde ismi KUR'AN' da anılan tek ay Ramazan ayıdır.Ramazan oruç ayıdır.Oruç, bu ayın temel ibadetidir.
Iyilik, yardımseverlik, hoşgörü; aynı zamanda bir eğlence ayıdır.
Osmanlı döneminde, Ramazan eğlencelerinin baş kahramanları Karagöz ve Hacivat'tır. O dönem Istanbul'da halkın toplandığı yer  Şehzadebaşı'ndaki Direklerarası'ydı.
Burada Meddahlar oyunlarını kahvelerde sergiler.Kukla, gölge oyunu ve orta oyunlarıyla eğlence devam ederdi.
Ramazan ayının eski coşkusu yok. Cünkü bu mübarek ayı ülkemiz ikinci kez pandemi mücadelesi icinde geçiriyor.Bu günleri bir hüzün, kuşku ve telaş sarmış olsa da ibadetlerimizi yerine getirmeye çalışıyoruz.
Aynı gök kubbede olduğumuz; aynı şehirde aynı havayı soluduğumuz hemşehrilerimizle aynı saatte sahur, yine ezan sesiyle iftar açtığımız güzel bir ayı, aynı duygularla ifa ediyoruz.
Bu ayda duygusallık ön plandadır.
Ramazan ayıyla, cami minarelerimiz mahyalarla süslenir.Ayet ve hadisler yazılır.Ve bunlar bize yol gösterici olur.
Peygamberimiz HZ.MUHAMMED bu aydan söz ederken" Evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtulustur" buyurmustur.
Edebiyata da yansıyan bu önemli ayda şairlerimiz, güzel eserler kaleme almışlardır.
Ünlü şair Sezai Karakoç,orucu" mistik bir öğretmen" ve" diriliş mucizesi" olarak tanımlamıştır.
Divan edebiyatı şairimiz Fuzuli,
"Mâh- ı nevden Dicle'de gösterdi zevrâklar misal
Kim görüptür kim ola asumanda bin hilal"( Aydınlık) yüzüyle gelen Ramazan, bir ruh şölenidir.Ruhun aslına rücu etme; O'NA dönme vaktidir.Çünkü ALLAH kendi ruhundan üflemiştir.) demiş; mübarek Ramazan ayının önemini dile getirmiştir.
Mübarek olan bu ay, KUR'AN MUKABELESİ, yardımlasma ve bağıslanma ayıdır.
Oruç, yüreğe akan bir ışıktır.
Peygamberimiz HZ.MUHAMMED" Sahur yapınız, zira sahurda bolluk  bereket vardır" demiş.Sahurun önemini belirtmiştir.
Gakko Diyarı Elazığ'da sahur zamanı( biz Elazığ ağzı zöhür) deriz .Davul ve klarnet çalınır.Elazığ'da bilindiği gibi gençler sokak ve caddelerde halaya durur.
"Vur davulcu davula
Her yer gümbür gümbür ola"
Maniler söylenir:
Onbir ayın sultanı
Kıymetlidir her anı
Süslersin su cihanı
Hoş geldin ya Ramazan!

Göz aydın hepimize
Mübarek günler bize
Onbir ayın sultanı
Hoş geldin evimize.
Davulcular, bu yıl da bizi sahura kaldırmak için çalıyor.Pandemi stresi olsa bile...
Tutulmuş orucların sonunda aile bağlarını kuvvetlendiren iftar sofraları kurulur.
Eski ramazanlarda iftar topu atılırdı.Top atışlarında" güm" diye ses çıkar ve biz çocuklar heyecanla beklediğimiz bu sesi duyunca, içeriye" top atıldı"" ezan okundu" diye seslenirdik.Şimdi o çosku da yok artık.
Ramazan sadece orucun tutulduğu değil; fitre, zekat gibi dini vecibelerin yerine getirildiği, insanların yardımlastığı bir ay.Bize farz olan.
Orucu tutabilmenin mutluluğu ile ibadetlerimizi yerine getirmeye çalışıyoruz.Sıkıntılı bir dönemin içinde...
Ramazan ayı, icinde "KADİR GECESİ'olan aydır.Bu gece Ramazan ayına özgü gecedir.KUR'AN 'IN indirilmeye başlandığı ...
Bu ay, cocuklar için ayrı bir heyecandır.Onlar, bütün gün oruç tutamayacakları için günün sadece bir bölümünü oruçlu geçirir. Buna da" Tekne Orucu" denir.Bu bir Anadolu geleneğidir.Eskiden mutfaklarda büyük ekmek tekneleri bulunurmuş.Cocuklar oruçluyken, aclığa dayanamadıkları için bu ekmek teknelerinin arkasına gizlenerek karınlarını doyururlarmış.Bunun adına da" Tekne Orucu" denirmiş.
Osmanlı Devleti'nde iftar sofralarınin en önemli özelliği herkese acık olmasıydı.Davetsiz de gidilebilirdi.
Simdilerde de iki ramazan öncesi her şehirde, iftar çadırları kurulur.Birarada huşu ile iftarlar açılırdı.Pandemi bu geleneği de engelledi.Artık her aile kendi evinde iftarlarını açmak zorunda.Ziyafet sofraları da yok artık.
Eskiden"Dis Kirası" denilen gelenek de bugün unutulmaya yüz tutmuştur.Bu gelenek de misafirler ayrılırken onlara hediyeler verilir.Böylece mutlu olunurdu.
Yine eski ramazanlarda durumu iyi olanlar, esnafları dolaşır."Zimem Defteri" denilen borç defterinin bir kısmını veya tamamını satın alırlardı. Bu da gizli yapılırdı.Ne durumu iyi olan kime yardım ettiğini, ne de durumu iyi olmayan kimin yardım ettiğini bilirdi.
Simdilerde de haberlerde böyle hayırseverlerin olduğunu duyuyoruz.Demek ki" Zimem Defteri" geleneği hala sürüyor.Bölüsebilme adına...
Bunu da paylaşmadan yapamayacağım.Dün akşam,balkonda iftarın olmasını beklerken ,kuşların sürü halinde telaşlı, bir o yana bir bu yana koşusturduklarını gözlemledim.Onlar sanki akşam olunca iftar icin evine hızlı adımlarla giden insanlar gibiydi.
Öyle duygulandım ki onları hiç böyle görmemiştim.Iki damla yaş, yanaklarımdan ağır ağır süzüldü.Nereye gidiyordunuz? Bu telaşınız neydi? 
Degerli okuyucularımız,
İlahi güçle,sabır ve manevi haz içerisinde; yeniden güzel günlere; bayramımıza ulasabilme  dileğiyle...Sevgiler sunuyorum

HÜLYA MURAT
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENI

Yazarın Diğer Yazıları