Hülya MURAT

KIŞ NAĞMELERİ

Hülya MURAT

   
Gündüz geceye gece gündüze kayınca mevsimleri yaşarız. Kış gelince kar ile ilkbaharda yağmur ile yoldaş oluruz. dört mevsimin tadını ayrı ayrı yaşarken acı ve tatlı anılarıda biriktirir bazen kederlenir bazen neşeleniriz. Mevsimler içinde en çok özlenen şüphesiz ilkbahardır. Rüzgarın ıslak ıslak eserek ıslık sesiyle geldiği kulakları tırmalayan uğultusuyla bu mevsimde rüzgarı bardaktan boşanırcasına yağan yağmur takip eder ve aniden bir bıçak keskinliğine uğramışcasına kesilir öfkeli insanlar gibi. İnsanın içini kıpır kıpır eden deniz kum ve güneş üçlüsünü barındıran yaz ilkbaharı kıskanırcasına gelip tahtına oturur. Sonbahar öyle mi? baharın sonu  o güzelim yaprakları döke döke hüznü de yanına alarak gelir. Bazen mutluluk taşıdığı da olur. Yüreğe evlere dolan gün hep soğuktur kış mevsiminde ve sokaklarda ateş yakıp ısınmaya çalışan insanlar vardır. Ha bire ellerini ellerinin içine alıp ovuşturup duran yüz ifadeleri donuk sanki aylar geçse de sıcağı kucaklasak der gibi... Akşamı iple çekercesine evin sıcaklığı özlemiyle; ya kuşlar benim kış aylarında buluştuğum o masum  kuşlar, onlar benim balkonumun misafirleri penceremin önünde de camı tık tık ederek bizi bugün unuttun unuttun mu dercesine, biraz dertleşelim mi sizinle ? Biz insanoğlunu deprem ardından covid-19 denilen bir virüs musallat oldu dünyayı kasıp kavuruyor, geldi gitmek bilmiyor. Mahpus damlarından ürken bizi eve hapsetti kelepçeli gibi kaçıp kurtulmak ne mümkün korku tedirginlik kaygı hat safhada yüce rabbimiz sizede can vermiş ve size merhamet etmemi bana o emretmiş. Kış günleri arkadaşlarım aç olunca gagasını pencereme vuran muhabbete edercesine ben sizinleyim kendimi bırakır yine de sizi bırakmam. Sonra çocukluğuma giderek kış günlerini düşününce bambaşka bir mutluluk sarıyor ruhumu odun sobasının açık kapağından ışık saçan alevi seyretmek ne güzeldir, o sobanın üzerine konmuş kara maşada kızarmış ekmeğin kokusunu şimdi hangi ekmek kızartma makinesi verebilir? ya odunların yanarken çıkarttığı sesle çaydanlıktaki suyun kaynarken çıkarttığı ses  hele bir de hava soğuksa ve kar yağıyorsa camlar nasılda buğulanıverirdi böyle zamanlarda buğu bütün camı kapladığı zaman pencerenin önüne oturur işaret parmağımla camın üstünden başlayıp aşşağıya doğru indirirdim. Buğudaki su damlacıkları birbirleriyle birleşip iri bir damlaya dönüşür aşağıya doğru kayardı ne zaman buğulu bir cam görsem çocukluğumdaki buğulu camlara yazdığım yazılar "ANNE" çizgiler gelir aklıma buğu bence yaşamın kanıtıdır... Bir camda buğu varsa ardında yaşam vardır. Buğu bir evin camındaysa o evde soluk alınıyordur ocak tütüyor çay ya da çorba kaynıyordur. Kış aylarının hüküm sürmeye çalıştığı şu günlerde yoldan geçerken gördüğüm evlerin camlarını gördükçe sevinç kaplıyor içimi, ardında yaşam var diye... İşaret parmağımı uzatıp bütün buğulu camlara sevgi sözcükleri yazmak geliyor içimden, sevgi sözcüklerinin en güzeli siz değerli okuyucularımıza gelsin yürekten, gönülden...

Yorumlar 1
HÜLYA MURAT 28 Ocak 2021 17:08

" KIŞ NAĞMELERİ"

Yazarın Diğer Yazıları