Hülya MURAT

Havada Kuş Sesi Var

Hülya MURAT

Yeryüzü, gökyüzü; ormanlar, dağ, deniz; çiçek, böcek bizim içinde yaşadığımız doğadır.Yaşamın en önemli parçası olan...

Bakıyorum etrafıma.İnsanlar var. Genci ve yaşlısıyla...Hayvanlar var.Kedi, köpek, kirpi ve uçuşan kelebekleriyle...İnsanın içine  ılık ılık akan, dinlendiren kuş sesleriyle... Bazen cırcır böceklerinin" cır cır" ötmesi bile ruha huzur ve canlılık katıyor.

Dinlediğim kuş sesi sanki bana cevap veriyor.Beni selamlıyor.

Güzel kuşum, mutlu musun yoksa hüzünü mü haykırıyorsun?

Baksana etrafına.Yeşile. Beyaza, pembeye, sarıya ...Sarkan asma yaprakları ve başını öne eğmiş meyve  tomurcuklarına.

Gel seninle doğa için içimizden taşan sözcükleri sıralayalım.

Yürekten bir" Günaydın" diyelim. O da bizimle el ele verip şarkısını söylesin.

Bize" Ana" olsun.Sevgili, yaren.Dost, arkadaş.

Bizimle gülsün.Bizimle ağlasın...

Kokusu ruha merhem olsun.Esen meltem rüzgarlarını da gökyüzü kıskansın.

Rüzgar, gül, yasemin, menekşe; ıhlamur, iğde kokularını ruha salsın.Kıpır kıpır olan gönlü sevdayla coştursun.

Dağın en tepesine, zirveye çıkalım.Eşsiz çam kokularını sindirerek;görkemli duruşa; yeşile ve maviliğe bakalım.

Mavi gökyüzünün şavkı mıydı, yeryüzüne süzülüp denizi kucaklamak istercesine çırpınan?

Şöyle durup bakarsın, uçsuz bucaksız mavilikte.Dalgalar bir o yana bir bu yana havalanır.Çarpa çarpa...

Bir şey anlatmak istercesine.Cömerttir.Alır seni.Sarar sarmalar. Çılgındır.Çöle düşmüş gibi yanıp yakılan dostlarını serinletir.Neşe verir.Ayrıca temaşa mı, koşup dalgalarla boğuşmak mı, ne yapsam diye seni saatlerce düşündürür?

Yaşamın, umudun ve mutluluğun simgesidir doğa.Doğa ile nefes alır.Doğa ile yaşarız.

En güzel siirler doğanın tam ortasında.En güzel romanlar, hikayeler doğa ile iç içeyken yazılır.Ilham kaynağıdır doğa.

Sevgiliye aşk, özlem ve ayrılık acısı hep toprak, çiçek kokusu ve kuş cıvıltılarıyla dile gelir.

Bir arının" vın vın" diye dolaşması bile bir ritmdir.En güzel aşk şarkılarını çağrıştıran...

Sessizlik.Şehrin gürültülü ortamı, araç sesleri; koşuşturan insanları yok, doğanın yanı başında.

Şehirlerimiz insanı, yeşile hasret yaşar hep.

Doğa bekçi ile değil sevgi ile korunur.

Yeşillikler katledilip koca koca apartmanlar yapılmakta.Bir ağaç kolay yetişmiyor.Denizlerimiz, göllerimiz, yeşil alanlarımız hep olmalı.Temiz tutulan ve korunan halleriyle...

Bize bahşedilmiş bu güzellikler bize ve bizden sonra gelecek nesillere can damarı olmalı.

Yeşili sulamalı.Hayvanlarımızı aç bırakmamalı.Eziyet edilmesine müsaade etmemeliyiz.

Bahçe işleri ve sulamasını bile sevmeyen ben, onların susuz kaldıklarında boynu bükülünce yüreğim sızlıyor.Can suyunu veriyorum.

[Hayvanları da uzaktan sever.Bazılarından da çok korkarım.Ama merhametim hep vardır.

Merhamet duygusu hep olmalıdır.Biz ilahi kuvvetle beslenirken asla doğaya zarar veremeyiz.

Cevre temizliği.Kişi, evini nasıl temiz tutuyorsa, çevreyi de öyle temiz tutmalı.Bakmalıdır.

Eğer piknik yapıyor , yiyip, içip, neşeleniyorsak; bunu borçlu olduğumuz doğayı sevmeli, temiz tutup; görevimizi yerine getirmeliyiz.

Dünya hepimizin.Dünya kirlenirse , yaşam olmaz. Yara alır.

Duyarlı olabilme meziyetini korumalı.Cevre kirliliğinin önüne geçmeliyiz.

Bilinçli davranmayan her kim olursa uyarmalı.Bunu kendimize görev addetmeliyiz.

Kim bilir belki çok tepki alırız.Yine de pes etmemeli.Doğru bildiğimiz yoldan caymamalıyız.

Salgın hastalıkla mücadelemizde her köşe başında maske atıklarıyla karşılaşabiliyoruz.Düşün meliyiz ki o maskeyi oradan kaldıracak kişi de bir değer.Buna hiç ama hiç hakkımız yok.

Evlat sevgisini her fırsatta dile getiririz.Evlatlarımızı çok seviyorsak, onlara mavi, yeşil bir dünya; güzellikler bırakabilmeliyiz.

Bol oksijenli bir hayat ve de koskoca bir gelecek

Ozon tabakası delinirse, ormanlarımız yok olursa, sularımız kirlenirse; dünya çöp yığınlarının ortasında kalırsa, yaşanacak yerler bulabilir miyiz?

Şimdilerde köylere akın var.İnsanlar şehirleri terk edip sığınacak yer olarak köyleri, sahil beldelerini tercih ediyorlar." Köyde hayat var" sloganı bunun bir göstergesidir.

Victor Hugo" Hepimizin bir annesi vardır.Toprak" demiş, anne kadar değeri olduğunu vurgulamıştır.

Büyük ozan Aşık Veysel" Benim sadık yarim kara topraktır" diyerek, toprağı yaren olarak görmüş; her türlü yararın ondan gelebileceğini anlatmaya çalışmıştır.

Her mevsimin rengidir sarı.Ünlü Hollandalı ressam Van Gogh'un"Ay Ciceği"tablosunda olduğu gibi.Sarı renk, onun tablarının vazgeçilmezidir.

Sarı renk, yaz ayında evimizin çiçek rengidir.İlkbaharda bir tomurcuk, sonbaharda bir yaprak ve kışın günesin rengidir.

Sarı renk, Hindistan'da zenginliği ve asilliği temsil eder.Sarı, saflığın rengidir.Mutluk ve bilgiyi temsil eder.

Biz, yeşiliyle, sarısıyla, beyaz ve pembesiyle kısaca her renkte,her mevsimin kucağında; doğayı sevmeli.Ona elimizi uzatmalıyız.

Tutulan her el bir ağaçtır.

Çınardır.Servidir.Çamdır.Kavaktır.Kısacası yaşamın kollarıdır.İki yana açılmış, bağrına basmak için sabırsızlanan...

Kaya diplerine inersin.Ürkütücüdür koca koca taşlar.Gücü simgeler.Siperdir.Çiğdem çiçekleriyle doğayı süsler.Çobanların durak, dinlenme yeridir.Kavalıyla derdini döktüğü, hüzün ve acıyı dile getirerek dertleştiğidir.

Şiirin pastoral türüdür.Doğayı dillendiren.

Ağaçların kesilip yok olması insanın şah damarının kesilmesi gibi bir şey.

Doğa için bilinçlenmeli.Yaşatmalı.

Çevremizi temiz tutmalı.Bizden sonrası nesillere yemyeşil, bol havalı, yaşanası bir dünya bırakmalıyız.Doğanın dengesini bozmadan.Yasamalı.Yaşatmalıyız.Koruyarak.

Değerli Hemşerilerim,

Şu an uzaklarda.Doğayla bütün.Duyarlı ve özverili olmaya çalışarak.

Satırlar eşliğinde.Kalemin izindeyim.

Kalın sağlıcakla...

 

HÜLYA MURAT

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

ÖĞRETMENİ

Yazarın Diğer Yazıları