Hülya MURAT

Aziz Diyar Elazığ

Hülya MURAT

 

Hep birlikte soralım mı?Has bir Elazığlıya.Bir Gakgo' ya.Ask nedir? diye.

O, önce vatan aşkı diyecek.Sonrasında , vatanın önemli bir parçası olan Elazığ' ı işaret ederek Elazığ aşkını üzerine basa basa dile getirecek.

Bir Elazığlı için Elazığ bir sevdadır.Hiç bitmeyecek.Sonsuza kadar sürecek.

Düşünün bir Elazığlıyı.Burada doğmuş.Anasından, babasından" He! Ha! Gelim! Gidim!N'oli?N'ola?" sözcüklerini öğrenmiş.

Okul yıllarında, öğretmenin zoruyla terk etmeye çalışmış yine de vaz geçmemiş.Zaman zaman dile getirmiş.Öğretmeni Hülya Murat'a " Nedek hocam? Dil mi cirthag? diye bilmis, hocası da Edebiyat öğretmeni" Bu dil cirtmak değil evladım.Bu, İstanbul ağzıyla konuşmak.Bu, kabul edilmiş doğru olan ağızdır.Türkiye Türkçesi' dir."  diye cevap vermiş.Öğrencisi kabullenmiş.Bir nebze de olsa konuşma tarzını ( ağızi) değiştirmiş.Buna mecburdur çünkü.

İleride , çalışma hayatında ve tabii ki toplumda bu ağızi konuşamayaciini bilmelidir.Bunu

sağlayabilmek de biz öğretmenlere düşer.

Ama öğretmen Edebiyat öğretmeni olsa da Elazığ ağzını,konuşulanı sever.Böyle hakkını vere vere dile getirilince tabii....

Kitap okuyup kelime hazinesinin geliştirilmesi, öğretisi de biz öğretmenlere düşmektedir.

Yine,lise son sınıf öğrencilerimden biri kalkıp bana" Hocam, bir pancar çekip bir kitap nasıl okuyalım?" dedi.Hem gülmüş hem düşünmüş ve" Boş zamanların mutlak vardır.Hem ,ders kitaplarını okumak da size bu hazineyi kazandıracaktır." demiştim.

Biz,bir Elazığlı olarak dürüst olmaya,kimseyi incitmemeye dikkat eder.Kültürümüze de hep sahip çıkarız.Bizim için Elazığ adet ve gelenekleri çok önemlidir.Ona sıkı sıkı bağlı olmak bizi mutlu eder.

Biz" Gakgo'" yuz.Kadirşinas, mütevazı,cesur insanların harmanlandığı güzel bir diyarın evlatlarıyız.

Tarihi ve kültürel zenginlikleri olan ilimiz, çeşitli medeniyetlere sahiplik etmiş 1085 yılında" Cubukoğullari" tarafından fethedilmiş ve önemli bir yerleşim merkezi olmuştur.

Ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde  her zaman önemli bir konuma sahip Harput' umuz tarihi eserleriyle bir turizm merkezidir.

Atamız, şehrimizin adını vermiş; Elazığ bugünkü önemli konumuna ulaşmıştır.

Harput,yerleşime elverişli olmadığından Reşid Mehmet Paşa tarafından bugünkü yerinde kurulmuştur.

Ülkemizin enerji kaynağı olan Keban Barajı, ülkemizin ilk dev yatırımıdır.Balık üretimi de yapılabilen; eğlence merkezidir Keban Baraj Gölü'muz.

Kültürel  yönden zengin olan bölgemiz, türkü, mani, hoyrat, atasözü,masal,halk deyişleri,deyim, ninni gibi sözlü edebiyat ürünleri ile günümüze ulaşan Harput ağzı hala canlı bir biçimde kullanılmaktadır.Eğitim ve öğretimin yaygınlaşmasıyla Harput ağzı konuşmalar, yazılı anlatımlar yavaş yavaş azalmıştır.

Anonim şiirimiz:

BİBİME MEKTUP

Nazlı bibim,senden bir şey soram

Her türlü yollarım bağlandı benim

Gelebilsem hemen gopup gelecek

Emmim ile Fato yengem ne oldu?

......

Baş tarlada yine bostan oli mi?

Gafil Hasan sebzeleri yoli mi?

Gindikgilin elmaları oli mi?

Canlı gölün ayvaları ne oldu?

Atasözlerimiz:

"Aç gorsan hirhiz olur, çok solersen arsuz olur."

" Bekle bite cagala,hasde yiye sagala."

" Lalin dilinden sahabi anlar"

" Güveç gildirlanmis,gapagini bulmuş."

Dualar:

"Allah sahliya."

"Gadan alam."

"Rizgin bol ola."

" Sahan gelen bahan gele."...

gibi.

Beddualar:

" Adın bata"

"Devrin döne."

"Farsi malamat olasın."

" Muradın gözünde kala.."

" Tatarhamina gelesin."...gibi.

Deyimler:

"Ali giran baş kesen."

" Ci deyip gacmak."

Sevindirik olmah"

" Tene tene olmah."

Maniler:

Gol aç gelene doğru

Gül at gülene doğru

Kes bağrım ganim ahsin

Gadir bilene doğru.

İşte Elazığ' imiz tarihin hemen her döneminde kültür ve sanat alanında Doğu Anadolu' nun merkezi olmuş ,zirvede bir şehirdir.

Turizmde," Hazar Gölü/Keban Baraj Gölü/ Çip Baraj Gölü önem taşır.

Dağ turizminde Hazar Baba ve Mastar dağları, bir seyir tepesi konumundadır.Hazar Baba Dağı' nda kış sporları yapılır.

Orcik/ Çedene Kahvesi/Ağın Leblebisi/Orcik Şekeri/Dutunu/ Üzüm/Çilek, şehrimizin tadına doyulmaz yiyecekleri ve de hediyelik ürünleridir.Tarihi " Kapalı Çarşı" sında halka sunulan.

Dünyaca ünlü halk oyunumuz" Çayda  Çıra" ya da değinmeliyiz.Elazığ ismiyle hep anılan " Çayda Çıra" oyunu.

......

Çayda Çıra yanıyor

Ay tutulmuş sanıyor.

Yavaş yürü,usul bas,

Engeller uyanıyor.

......

Çayda Çıra geline,

Kına yakın eline.

Nazar değmesin sakın,

Has bahçenin gülüne.

Bu oyun, satırları ve melodisiyle saire,ressama ilham kaynağı olmuştur.

Elazığ' imizda, ATLI SPOR yapılmakta ve hipodromumuz bulunmaktadır.

Yemek kültürümüzü de unutmayalım.Leziz yemeklerimiz de beğenilmekte...Hele bir " Harput köfte" mız var ki tadına doyum olmaz.

Elazığ ilimizdeki metalik maden yataklarının en önemlisi bakirdir.Ve mermer ocaklarımız vardır.

İşte,  bu saydığım özellikler bizim olan şehrimiz Elazığ'a aittir.Bir ferdi olarak gurur duyduğumuz.Mutlu olduğumuz.Sevincimiz.Nes'emiz.Ayri kalınca üzüldüğümüz.Kavuşabilmek için gün saydığımız. Hemsehrilerimizle bir bütün olarak yaşamımızı sürdürdüğümüz.Ayni kültürü paylaşıp ve dili dilimize,huyu huyumuza benzeyen veya aynı olan Gakgolariz biz.

Şehrimiz üzerine çöken felaketleri,üzüntüleri sırt sırta verip atlatabilmek için çaba sarf edeniz biz.

Evet! İki yıl önce şehrimiz üzerine bir felaket ( afet) geldi ki Elazığ" imizi ters yüz etti.Toparlanabilmek  zor oldu.Şimdilerde de üzerimizde izlerini hep taşımaktayız.Her köşe başında, mahalle ve caddelerde yıkık dökük evler görüyoruz.Sehir, felaketi yaşadığının izlerini sürüyor.İnşa edilmiş deprem konutları yarayı sarmış olsa da.

O gün ve geride bırakılanlar unutulacak gibi değil... Canlar gitti.Evler yıkıldı.Eşyalar , toprak altında kaldı.Anilar yok oldu.Hafizalarda yaşamaya devam ederek...

Dualarımız,bir daha böyle bir acının yaşanmaması.Gakgo, güçlüdür ama böyle bir kişi ve zemherinin yüreklerde bıraktığı acıyı hiç unutamaz.

Çünkü her şey o kapkaranlık akşamda oldu.Gözlerdeki korku dolu bakışlarda.Kalbin titrek titrek çırpınışında.Boğazımızda düğümlenen hıçkırıklarda...

O akşamı anlatmak imkansız.Yazmak zor.Zamanın durduğu, çaresizliğin dört duvar olduğu... Koşuşturma ve  heyecan içinde yakarışlar...RABB'İMİZE el açarak...

Sabahında, tükeni veren ömürler.Yaşanası hikayelerin son bulduğu... Masalların yarım kaldığı... Umutların tükendiği...

Kim bilir? Yaşanacak ne öyküler olacaktı...

O akşamı düşündükçe,yüreğime bir kor düşüyor.Sanki alev alev yanıyorum.

[Birlikte, yitirdiğimiz canlara Allah' tan rahmet dileyelim.Ruhları şad olsun.

Bugün yine o korkulu akşami anarken duygular yoğunlaştı.Yitip giden canlarımızin yaşam hikayeleri yeniden gözler önüne serildi.

Depremlerden korunmak ve Deprem zararlarının azaltılması için Deprem bilinci yüksek bir toplum olabilmeliyiz.

Nasıl ki yıllar öncesi yaşanan Varto, Erzincan,Dinar,Van ve Marmara Depremi' ni unutamıyorsak ve her anıldığında yürek burkuyor; gözyaşları yüreğin sancısıyla akıyorsa; Elazığ' ve ardından yaşanan İzmir depremi de  hiç unutulmayacaktır.

Her 24 Ocak tarihinde yaramız kanayacak.ama yeniden inşa edilen şehrimiz hep bizi kucaklayacak.Ayakta kalabilme sevincimizi birlikte yaşayacağız.

Biz Doğulu/ Biz Elazığlı/Biz Gakgo'/Biz Efsane bir şehrin Efsane sevdalılarıyız./İyiliğin, güzelliğin harman yerindeyiz/Sekiz köşe şapka takanız.

Yiğitlik/Mertlik/Vatanperverlik/Cömertlik/ Dürüstlük/Alçakgönüllüluk/Doğruluk/ Misafirperverlik simgesi olan.

İşte ELAZİG/ İşte GAKGO

Hep birlikte el ele/ Güzel günlere...

HÜLYA MURAT

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATİ ÖĞRETMENİ

Yazarın Diğer Yazıları