Galip Önlü

Türk Milleti

Galip Önlü

“Boylarıyla soylarıyla Türk milleti yeniden dirilmiş
Ama dört bir yandan düşmanlarla doluymuş.
Güneyde Çin milleti düşmanmış.
Kırgızlar, Kurıkanlar, Tatarlar, Kıtaylar, Tatabılar hep düşmanmış.
Kuzeyde Baz Kağan, Dokuz Oğuz Kaan kavmi düşmanmış.
Babam kağan bunca düşmanla savaşmış
Kırk yedi kez ordu sevk etmiş
Yirmi savaşta bizzat savaşmış
Tanrı yardım ettiği için
Düşmanlarına boyun eğdirmiş, bağımlı kalmış
Devleti olan düşmanlarını devletsiz
Kağanı olan düşmanlarını kağansız bırakmış
Hepsini yola getirmiş
Dizlilere diz çöktürmüş
Başlılara baş eğdirmiş.
Nice büyük beyler gelmişler
Babam Kağana iltica etmişler
Babam Kağan, Türk milletini ve beylerini övülmeye değer kılmış, çok çok yüceltmiştir. 
Babam Kağan; ile, ülkeye, töreye bu kadar iyi düzen verdikten sonra vefat etti.
Babam Kağan öldüğünde ben henüz sekiz yaşındayım.”
Yukarıdaki sözlerin sahibi Bilge Kağan… Bilge Kaan yurtsuz milleti yurtlu, fakir halkı zengin ettiği gibi devleti  ve milleti için canla başla çalışan bir liderdi.
Aynı zamanda Türk dünyası adına inanılmaz bir kahramandır.
Bilge Kaan bize diyor ki “Türk yurdunda yoksulluk o kadar azalsın ki fakirlik suç sayılsın…”
Ruhun Şad olsun Bilge Kaan…
Değerli arkadaşlar Türkiye, geçmişten bu yana hiçbir zaman rahat bırakılmıştır. Ya coğrafyasına saldırı olmuştur ya liderlerine saldırı olmuştur ya ekonomisine saldırı olmuştur ya da halkına milletine saldırı olmuştur. Bu saldırılar gerek askeri, gerek politik, gerekse nifak sokmalar ve ayrışmazlıklar şeklinde ortaya çıkmıştır.
Bu tuzakların başında Türkiye gibi savaşla dize gelmeyecek, boyun eğmeyecek bir ülke için tuzakların en büyüğü halkın ve milletin içine nifak sokulması gelmektedir. 
Ülkemizdeki çoğu şahsiyet, ülkemizin geçmşini bilmiyormuş gibi hareket ediyor. Korkuyu ve umutsuzluğu derin bağlarında barındırmayan bir devlet olarak savaşçı ve sebatli yapımız günümüz şahsiyetlerince pek bilinmemektedir. 
Aynı zamanda bu şahsiyetler ülkeyi “öldü,bitti” noktasına getirmekten de haz duymaktadırlar. 
Ülkenin içinde birlik ve beraberliği yok etmek dış güçlerin en önem verdiği hususlardan biridir. 
Herkes birbiriyle kötü olmalı, inançsızlık ve güvensizlik ortamı oluşturulmalı ve ortalığa bir umutsuzluk tablosu çıkmalıdır ki oraya kaos hakim olabilsin.
Bilindiği üzere dünya son zamanlarda büyük bir krizin eşiğinde debelenip durmaktadır. Ve şu bilinmelidir. Her krizin akabinde yeni bir düzen vardır. Tarih tekerrürden ibaretse bu bilinmelidir. Oluşan büyük krizlerin sonunda yeni bir düzen, yeni bir işleyiş, yeni roller ve misyonlar ortaya çıkar. Bu oluşan yeni düzende kimileri olumsuz etkilenir kimileri ise yeni düzende gücüne güç katar.
Daha öncede belirttiğim gibi Türkiye Cumhuriyetinin geçmişi iyi bilinmelidir.
I. Dünya Savaşında birçok devlet kuruldu. Biz Türk Devletini I. Dünya Savaşı sonrasında kurulmuş bir ülkeyiz. Biz kendimize münhasır bir şekilde Kurtuluş Savaşı tarihinde kendi verdiği amansız mücadelelerle  devlet kuran bir ülkeyiz.
Türkiye hafife alınacak bir ülke değildir. Hiçbir zaman da olmamıştır. En yaralı halinde bile tekrardan kendisini toparlayabilecek güce sahip olmuştur.
Şuan içinde bulunduğumuz ekonomik krize gelecek olursak muhakkak bir sonu olacaktır. Sabır ve metanet, ülkeye olan inanç ön planda olmalıdır. 
Ayrıca şunu da belirtmek isterim. Kişi, şahıs, parti, kurum önemli değil…
Benim, Türkiye’nin küresel bir güç olacağına olan inancım hiçbir zaman sönmeyecektir. 
Çünkü ben günün birinde Türkiye’nin hakim olacağına inanıyorum. Görmeye ömür yeter mi yetmez mi ayrı mesele…
Küresel merkezi güç olmak adına ilerleyen yolda zeki ve kararlı bir şekilde adımların atılması büyük önem teşkil etmektedir.
Ekonomi hususunda şunu söylemek isterim. Dediğim gibi kişi, şahıs, parti, kurum fark etmez.
Herkim ki sisteme ayak uydurmak adına, kendi menfaatlerini düşünerek yol alıyorsa, her kim ki ülkenin menfaatini değil de kendisinin, ailesinin veya sülalesinin menfaatlerini düşünüyorsa, her kim ki  milletin içinden bir vatandaşı bile yok sayıp üç beş müteahhidi, üç beş çakalı zengin etmek için hareket ediyorsa Allah belasını verir. Bu değişmez. Allah belasını verir. 
Bu dünyada hiç kimse yaşattığını yaşamadan ölmez. Ölürse de soyundan  gelenlerden çıkacaktır. 
Her yetkili, ülkenin menfaatini ve milletin refahını düşünmekle yükümlüdür. 
Bakınız gıda krizi zaten mevcutken ciddi şekilde bir enerji krizi de yoldadır. Elektrik kesintileri yaşanmaması adına şimdiden ciddi önlem alınmalıdır. 
Daha önceki yazılarımda da belirttiğim bir hususu tekrardan söylemek istiyorum. Neydi o husus?
“Sonbahara kadar sosyal açıdan yaşanacak ciddi tehditler için uyarıyorum. Aç olan insanları durduramazsınız. Bazı sıkı önlemler alınmazsa kendini bilmez bazı grupların sokağa dökülmesinde ülke yıpranma süreci yaşayabilir. “
Ayrıca Yunanistan ile kafa kafaya geldiğimiz süreç ise herkes tarafından iyi takip edilmelidir.
Bakınız, Türk milleti aç da kalmıştır, yapayalnız da kalmıştır, sefalet de yaşamıştır lakin hiçbir zaman var olan bir savaşta geriye doğru adım atmamıştır. 
15 Temmuz darbe girişimini engelleyen Türk milletidir.
15 Temmuz da ülkenin vesayet altına alınmasını engelleyen yine Türk milletidir.
Türk milleti azizdir.
Türk milleti asla ve katiyen hiçbir zaman ikinci plana atılmayı hak etmemiştir. 
Dolayısıyla Kürşad ruhu, Kuva-yi  Milliye ruhu, Çanakkale ruhu, 15 Temmuz ruhunu taşıyan bu aziz millete her kim ki ihanet içindeyse tekrar ediyorum. Allah belasını verecektir.
Çünkü ülkemizde yaşayan onurlu, namuslu ve şeref sahibi her vatandaş güzel yaşamayı fazlasıyla hak ediyor.  Buna engel olanlar yok olmaya mahkumdurlar. 
Çünkü Türk milleti şartlar ve koşullar ne olursa olsun ne bayrağından ödün vermiştir, ne devlete olan inancından ödün vermiştir ne de vatana olan sevgisinden ödün vermiştir. 
Sabır ve sebati yineliyorum.
Olaylara devamlı umutsuzluk ile bakmak da bu ülkenin ferdine yakışmayacak bir yaklaşımdır.
Şuan için Savunma Sanayisindeki büyük sıçrayış, orduda oluşturulan gelişmişlik düzeyi, dış politikadaki üstün pozisyon, Türk Devletler Teşkilatının kuruluşu ve misyonu, bazı fabrikaların üretim sağlamaya başlaması, Irak, Suriye, Afganistan, Akdeniz veya Balkanlarda oluşturulan varlık da ayrıca bir başarı timsalidir ve göz ardı da edilmemelidir.
Biz 4 bin senedir tarih sahnesinde var olan bir milletin mensuplarıyız. Aşılmayacak engelleri aştık, çözülmesi imkânsız görünen zorlukları arkamızda bıraktık. Dolayısıyla Türk’ün ruhunda umutsuzluk olmaz.
Sabır ve sebat ile…
 

Yazarın Diğer Yazıları