Galip Önlü

Küresel Ekonomi Sorunu

Galip Önlü

Dünya bankasının bu yılın Ocak ayında yayınlamış olduğu “Küresel Ekonomik Beklentiler Raporun’’a göre 2023 sonuna kadar küresel ekonomik büyümelerin yavaşlayacağı öngörüldü.
Rapora göre ABD ekonomisi 2021 yılında % 5,6 büyüme kaydederken 2022 yılında %3,7 ve 2023 yılında ise %2,6’lık bir büyüme olacağı öngörüldü.
Çin ekonomisi 2021yılında %8 büyüme kaydederken 2022 yılında %5,4 ve 2023 yılında ise %3,7’lik bir büyüme olacağı öngörüldü. 
Türkiye ekonomisi 2021 yılında %9,5 büyüme kaydederken 2022 yılında %2 ve 2023 yılında ise %3’lük bir büyüme olacağı öngörüldü.
Türkiye dâhil olmak üzere Dünya oldukça zor süreçler yaşıyor. 
Yunanistan ekonomisi çöküşte… İngiltere ekonomisi şuan için kriz aşamasında. Sadece 2020 yılında %9,9’luk küçülme yaşadı. Fransa keza aynı şekilde %6’lık bir küçülme yaşadı.  ABD son 40 yılın en büyük enflasyon artışını yaşadı. Çin ekonomisi 2021 yılında yavaşlamaya başladı.
Lübnan, İran, Irak, Venezüella, Bolivya, Şili, Fransa, Yemen, Kazakistan gibi ülkelerde de ekonomik krizinden ötürü yapılan protestoları unutmamak gerekir…
Dünyayı çepeçevre saran bu ekonomik krizlerin elbette ki en zor etkisi yaşayanlar, milletler olmuştur ki ülkemizde de bu husustaki olumsuz durum ne yazık ki devam etmektedir. Gıda ürünlerinde aşırıya kaçan fahiş fiyatlar, akaryakıta gelen akıl almaz zamlar, elektrik ve doğalgazda ki fiyat artışları tüm dünyada olduğu gibi ülkemizin insanlarını da zarara sokmaya devam ediyor.
Daha önceki yazılarda da belirttiğim gibi Türkiye bu saatten sonra bir üretim mekanizmasına dönüşmezse veya bu hususta bir adım atmazsa küresel güç olma yolunda problemler yaşayacaktır. 
Çünkü eğer üretim yoksa devamlı dışa borçlanma vardır. 
Şuan diplomasinin en faydalı dönemlerinden birini yaşıyoruz.
Ortadoğu’daki altın kural ilkesine geri dönülmesi gerektir. En azından sular durulana kadar… Gerçi bu kural gördüğüm kadarıyla uygulanmaya başlandı bile.
Tamamen bilime dayalı, bilim dışında başka bir öğreti yer vermeyen bir eğitim modeline geçilmelidir. Ayrıca işinin ehli kişiler makam mevkilere getirilmelidir.
Merkez Bankası tamamıyla bağımsız bir hal almalı ve 2001 krizi sonrasında uygulanan ekonomik programın benzerinde bir program hazırlayıp uygulamalıdır.
Eğer enflasyon, TL değer kaybı, fahiş fiyatlar engellenemezse bu, sokaktaki insanların öfkesinin oldukça artmasına sebebiyet verecektir. 
Türkiye’nin her daim güçlü bir ülke olduğunu söylüyorum ve gerçek de budur.  Elbette ki yavaştan basit düzelmelere inancım mevcuttur.
Lakin Türkiye krizlerden fırsat yaratmayı ilk sıraya koymalı ve her türlü fırsatı değerlendirmeye almalıdır.
Türkiye madenler açısından zengin bir ülke… Bu madenlerimize neden değer verilmiyor?  Türkiye’de kaliteli bir bor üretimine izin verilmiyor. Böyle bir proje vardı. Engin Arık’ın projesiydi. Lakin ne yazık ki Engin Arık şüpheli görünen bir uçak kazasında yaşamını yitirdi. Proje de rafa kalktı. 
Şimdi Haziran ayında kaliteli bor üretimi için bir fabrika kurulacağı söylendi. E bunun üzerinde durulsun ki bu fabrika kurulabilsin… 
Mustafa Kemal Atatürk’ün çok güzel ve anlamı büyük olan bir sözü vardır.
“HER FABRİKA BİR KALEDİR.’’
Fabrikalar kurum ve kuruluşların büyümesini, ülkenin hızla büyüyüp kalkınmasını sağlar. Dış borcun ödenmesine kaynak yaratır.
E bu bir fırsat, o halde değerlendirilsin, es geçilmesin…
Yahu Türkiye bir tarım ülkesi… Tarım ülkesi olmamıza rağmen birçok temel ürünü hep ithal ediyoruz. Buğdayı ve Mısırı Rusya’dan alıyoruz. Hatta gidip dünyanın diğer ucundaki Meksika’dan bile buğday alıyoruz. E biz neden üretmiyoruz? Sebep belli mi belli… Sebebi belli olan olumsuzluğun üzerine neden gidilmiyor?
Hatta benden bir öneri…
Taş ocakları ve maden ocakları açın ve buralarda da ağır suç işleyen mahkûmları çalıştırın.
Kadın cinayetleri işleyenler hapishanede neden pişman olmayacak bir şekilde zaman geçiriyor. 
Yahut tecavüzcüler, çocuk katilleri, vatan hainleri…
 

Yazarın Diğer Yazıları