Galip Önlü

İsrailoğulları ve Yahudilik (Hz Musa ve Hz Davut Dönemi) 1

Galip Önlü

“Değerli arkadaşlar bu köşe yazımda İsrail oğullarını, Yahudileri, Hz Musa zamanından başlayıp kademe kademe anlatmaya gayret göstereceğim. Lakin konu biraz uzun olduğu için hem bunaltmadan hem de sıkmadan birkaç aşamada anlatmaya çalışacağım. Umarım ki bu sayede Yahudiliği ve Yahudileri tarihin en derinlerinden başlayarak boşlukları doldururcasına anlatabilir ve bir miktar da olsa anlaşılmasına vesile olabilirim. Bu sayfalar okunduğunda güvensizliğin, söz verip yerine getirmemenin, yemini boşa çıkarmanın, adeta lanetlenmenin ve zulmün aşamalarını, örneklerini göreceğiz“

Yusuf Peygamber’den sonra başa gelen Firavun, Mısır’a göç edip sayıları artan İsrailoğullarından tehlike sezince onlara kötü muamele yaptı ve onları köle haline getirdi. Sonra Allah, Hz. Musa’yı İsrailoğullarına Peygamber olarak gönderdi. İsrailoğulları açık ve büyük birçok mucizesine tanık oldukları Hz Musa’ya rağmen Allah’a her fırsatta şirk koşmaya devam ettiler. Firavun da Tanrılık iddiasında bulunduğu için o da Hz Musa’ya inanmadı. Sonrasında Firavun, Hem Hz Musa’yı hem de İsrailoğullarını kovalarken acımasızca Kızıldeniz’in derin sularında boğularak öldü.

Herkesin bilmiş olduğu o Kızıldeniz’in yarılma hadisesi, bu kaçış anında gerçekleşen hadisedir.

Mısır’ı hızla terk etmek zorunda kalan Yahudiler Firavundan kaçarken yanlarında götürdükleri ekmeklerin hamurunu mayalamaya bile fırsat bulamadılar. Dolayısıyla onlar bu günü asla unutmazlar ve bugün bile o acı yılların anısına bir bayramları vardır. Fesah Bayramı… Hamursuz bayram olarak da bilinir. Bayram boyunca normal ekmek yemek Yahudi şeriatına göre haramdır.

Kavmi ile Mısır’dan çıkan Hz Musa, Sina Yarımadasına gelip Allah ile iletişime geçmek için Sina Dağına çıkar. 40 gün sonra buradan döndüğünde ise kavminin tekrardan Mısır putlarına taptıklarını görür. Oysa Hz Musa İsrailoğulları ile yeminleşmişti. Bu durumu görünce çok üzüldü. Bu husus ilahi kaynaklarda şöyle nakledilir:

“Musa Peygambere söz verip sözlerinde durmayan, yeminlerinden dönen İsrailoğullarına asla güvenilmeyeceğini bilip ibret alınız.”

Kavminin kutsal topraklara girmeye hazır olmadığını gören Hz Musa, Sina Çölünde 40 sene bunlarla uğraştı. Yahudilerin Eski Mısır adetlerinden bir türlü vazgeçmediklerini görmesi üzerine ise onlardan sonra gelen nesil ile ilgilenme kararı aldı. 40 yıllık çöl yaşamı sonucunda, yepyeni bir nesil ortaya çıkardı.

Sıra Kudüs şehrini bulma vaktiydi. Bu topraklar bereketli topraklar olmalıydı. İki adam bu bölgeye gönderildi ve bunlar birkaç gün sonra geri geldiler. Sırtlarında bir üzüm salkımı vardı ve bu üzüm salkımını bu iki adam zor taşıyordu.

Günümüz İsrail’in Turizm Bakanlığının logosunda bulunan, sırtında üzüm salkımı taşıyan iki adam figürü, bu olayı temsil etmektedir.

Kenan Diyarına gelen yeni nesil Yahudiler, tekrar putlara yönelir. Bölge halkı kendilerine baskı uygulamaya başlar. Nihayetinde bu baskılar sonrası Bölge sakinleri ve Yahudiler bir savaşta karşı karşıya gelir. Doğu geleneğinde bir adet vardır. Savaş öncesi iki gurubun ön planda olan şahısları teke tek mücadeleye tutulur. Bölge halkının savaşçısı olarak “Calut” adında savaşçı öne çıkar. İsrailoğullarını temsilen ise henüz genç bir asker olan Hz Davud çıkar. Rivayete göre Hz Davud, sapanına koyduğu taşla Calut’u iki kaşının arasından vurur, ardından başını keser ve İsrailoğulları savaşı kazanmış olur.

(Tarihler 1260 yılını gösterdiğinde bu bölgede Memlük Devleti ve Moğollar arasında bir savaş olur. Memlük Devleti, tarihinde yenilgi yüzü görmemiş olan Moğolları yenmiştir. Bu topraklarda Hz Davud, zalim Calut’u öldürdüğü için, Moğollar da zalim olarak adlandırıldığı için bu savaş “Ayn Calut Savaşı” olarak anılmıştır. Ayn Calut Savaşının adı Hz Davud’un zalim Calut’u öldürmesinden gelir.)

Hz Musa’nın bir Peygamberdi lakin hükümdarlığı yoktu . İsrailoğulları içerisinde Hz Davud, hem Peygamber hem de hükümdar olan ilk kişiydi ve onun döneminde Yahudi Krallığı idari anlamda rayına girmiş ve ibadetler sistemleştirilmiştir.

Kudüs şehrinin kurucusu Davud Peygamber, tarihte zırh yapan ilk kişidir. Sesi güzel olduğu için İslam geleneğinde “Davudi Ses” de buradan gelmektedir. Davud Peygamberin kılıcı Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi sonrası kutsal emanetlerle birlikte İstanbul’a getirilmiş.

Çeşitli Peygamberlerce elden ele dolaşan ve İslami rivayetlere göre son sahibinin İsa Mesih olacağı belirtilen, 101 cm uzunluğunda ve yaklaşık 3 kilo ağırlığında olan bu kılıç, günümüzde Topkapı Sarayında sergilenmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları