Galip Önlü

Filistin

Galip Önlü

Değerli arkadaşlar İsrail kuruluşundan bu yana işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında Filistinli Arapların yaşadığı 12 bin 300’den fazla evi yıktı. 100 binin üzerinde Filistinliyi öldürdü. 
Filistin Merkezi İstatistik Bürosu, yayınladığı raporda İsrail’in saldırılarının 2022 yılından bu yana inanılmaz derecede arttığını belirtti.
İsrail güçleri daha bir gün önce bir Filistinli genci ve doktoru öldürdü. Zulümlerine ise aralıksız devam ediyor.
100 yılı aşkındır İslam topraklarında herkesin gözü önünde katliamlar oluyor. Zulümler oluyor, Filistinliler yağmalanıyor, vatanlarından edilmeye çalışılıyor, öldürülüyor. 
Biraz detaylara inmek istiyorum.
Yahudiler gittikleri hiçbir yerde rahat durmazlar. 
Çünkü kendilerinin üstün ırk olduklarını zannediyor, inanıyorlar.
Bu sahte inançla gittikleri her yerde güç sahibi olmaya çalışıyorlar. 
Onlara göre Yahudiler dünyanın efendisi, diğer herkes ikinci sınıf ve onlara hizmet etmek için yaratılmıştır.
İlk Siyonist Kongre Basel’de 1897 yılında Theodor Herzl liderliğinde toplanmıştı. Bu toplantıda Yahudilere bir vatan oluşturulması kararı alındı.
Herzl bu toplantı sonrası II. Abdülhamid ile iki defa görüşmüş ve Osmanlı borçlarını ödeme karşılığında Filistin coğrafyasının kendilerine verilmesini istemiştir. 
II. Abdülhamid bu isteği reddetmişti.
Değerli arkadaşlar burada bilinmesi gerekilen husus şudur.
ABD İsrail’i her halükarda destekler. Bir nevi desteklemek zorundadır.
Biz bu hususta Evanjelizmi çok iyi tanımalıyız.
Çünkü Türkiye’deki toplum Evanjelizmin çok farkında değil…
Evanjelizm; Hıristiyanlık ve Yahudilik karışımından meydana gelen, Protestanlık dininin alt mezhebidir. 
Bu mezhep için üç “şer üçgeni” vardır.
Irak, Suriye ve İran…
Evanjelistlere göre Armagedon Savaşı Kudüs yakınlarındaki Megido tepesinde gerçekleşecektir. Bu savaş öncesi İsrail’in, Büyük İsrail haline gelmesi gerektiğine inanırlar. Lakin onların adlandırmalarına göre bu şer üçgenleri bu hedeflere engel olacakları için yok edilmelidir. 
Saddam Hüseyin’in idam edilmesinin sebebi ülkesinde kimyasal silah barındırdığı için değil, İsrail’e kafa tuttuğu içindir. 
Üstelik kimyasal silahları Saddam’a veren ve Fao adasında binlerce İran askerinin ve Halepçe’de 5 bin Kürd’ün ölümüne sebep olan Bush yönetimi değil miydi?
Kudüs’ün yanı başındaki Sion tepesini dünyanın merkezi yapmayı amaçlayan Yahudiler’ in güvenliğini ise ABD seve seve sağlamaktadır.
Bugün İsrail’e laf atarsan tepki anında ABD’den gelir. 
Bu her daim böyleydi ve böyle devam ediyor. 
ABD, zulme ses çıkarmak yerine aksine İsrail’in, Filistin halkına yaptıklarını yetersiz buluyor. İşgal ettiği topraklardan geri çekilmemeli diyor. 
Şu asla unutulmamalıdır.
Ülkeyi yöneten Evanjelist Şahinler, İsrail’in çıkarları ve menfaatleri için dünyayı ateşe verecek kadar Yahudi sempatizanıdırlar.
İsrail, yerleşim yerleri inşa etme, baskın ve saldırılar düzenleme veya Yahudi yerleşimcilerin Filistinlilere saldırma politikalarını sürdürüyor.
Filistin halkı bölgede gerilimi azaltacak politikalar değil, İsrail işgalinden tamamen kurtulmak istiyor. 
Fakat demokrasi ülkesinin başkenti Washington, işgali destekliyor ve meşrulaştırıyor. 
İsrail’in bu saldırgan tavrı, Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimcileri de cesaretlendiriyor. Bu durum Filistinlilerin caddede dolaşmasına dahi tehdit oluşturuyor.
Avd, Şarm Eş-Şeyh ve öncesinde yapılan Akabe toplantılarında alınan kararlar Filistin adına uzun vadede umut vadetmiyor. 
Çünkü Şarm Eş-Şeyh toplantısının kapanış bildirisinde Filistinlilerin endişeleri giderilmedi ve sorular yanıtsız kaldı. 
O soruyu ben de sorayım.
“İsrail, Filistinlileri öldürmeyi, mülklerine el koymayı ve barışı inkâr etmeyi ne zaman sonlandıracak?”
Bu ay içerisinde Şarn Eş-Şeyh’de bir toplantı daha düzenlenecek fakat günü henüz belli değil ama acaba bu toplantı bu sefer bir umut vadedecek mi? Sanmıyorum…
İslam İşbirliği Teşkilatı(İTT), “İsrail’in saldırılarına son verilmesi ve Filistin halkına koruma sağlanması için Birleşmiş Milletlere “sorumluluk üstlenmesi” çağrısında bulundu.
Ürdün Kralı 2. Abdullah, Müslümanların İsrail ‘in Kudüs’teki kutsal mekânlara yönelik ihlallerine karşı durması gerektiğini belirtti.   
Azerbaycan, Filistin’de diplomatik temsilcilik açma kararı aldı. Azerbaycan Dış İşleri Bakanı Bayramov, başkenti Kudüs olan bir Filistin Devleti’nin kurulmasını desteklediğini ifade etti. 
Bunlar güzel ve yeni gelişmeler fakat ben hep şunu düşünmüşümdür.
Filistin’e gerekli destek neden verilmiyor? Destekler neden genellikle iyi temenni sunmadan ibaret kalıyor?
İlk Kıble olan Kudüs hangi ülkenin başkenti? Sorgusuz ve sualsiz Filistin diyebiliyor muyuz?
Kudüs ne zaman Müslümanlar tarafından yönetilmişse bölgeye huzur hâkim olmuş ve masum kanı akmamıştır. Ama 100 yıldır akıyor. Masum kanlar akıyor…
Demek ki Müslümanlar bölgeye hâkim olmayı geçtim, söz sahibi olma konusunda bile yetersiz vaziyette. 
Elde edilmek istenen başarı “Yahudi Barışı” değil “Yahudi Egemenliği” kurmaktır. 
Filistin halkı güçlü bir şekilde kenetlenmeli ve bir karar vermelidir.
Kendi göbeğini kendileri kesmelidir.
Yönetim siyasi olarak başarı sağlayamıyor ve bu zulme dur diyemiyorsa asli ve tek köklü çözüm belki de “Aslanlar Yuvası” olacaktır.
Sadece özgürlük için değil, daha önceden çalınan ne varsa geri almak için…

Yazarın Diğer Yazıları