Uzm.Dr. Asena Serap YALÇINKAYA

YENİ PANDEMİDEN HABERDAR MIYIZ?

Uzm.Dr. Asena Serap YALÇINKAYA

Tam kapanma yarı kapanma kapanmama gezme tozma derken bir yılı aşkın süredir bir pandemi koşullarıdır almış başını gidiyor. Pandemi ile savaştaki doğrularımızı yanlışlarımızı bir kenara bırakalım; bu konuya girersek yanlışlar doğrularımızı da götürecek.

Peki; bir yıldır bu kadar yıkıcı yıpratıcı bir savaş veriyoruz. Yeni bir pandemi dalgası geliyor. Haberdar mıyız?

Pandemi tüm dünyayı ilgilendirecek şekilde, kitleleri hastalandıran salgın hastalık manasını taşır. Geçmişten günümüze pek çok pandemi yaşandı. Ispanyol gribi, domuz gribi, kara veba şimdi de covıd-19 pandemisi.. Önümüzde ne var?

Komplo teroilerini ve küresel savaşları bir kenara bırakalım ve gerçekçi olalım. Yeni dünya düzeni ve yaşam tarzı değişikliklerimizin daha çok pandemiye sebep olacağı su götürmez bir gerçek.

Ancak benim bahsettiğim bulaşıcı bir hastalık pandemisi elbette ki değil. Şöyle bir 2020 yılına bakalım. Ne çok stres yaşadık ne kadar üzüldük ne kadar kapandık hareketsizleştik. Sosyal medyada herkes yemek şefi oldu. Karantina sürecinde eve kapandık. Dört duvar arasında tabiri caizse birbirimizi yememek için mutfakla,buzdolabı ile arkadaş olduk. Hepimiz birer aşçı, hepimiz fırıncı olduk. Evde ekmek tarifleri,pasta börekler resmen havada uçtu. Uyku düzenimiz bozuldu. Karantinada film önerileri başlıkları atıldı. Bunlar aslında bizi esas düzenimizin dışına çıkardı. Geceleri oturup gündüzleri uyur olduk. 5 çeşit deterjanı karıştırmak moda oldu. Market paketlerini yıkar olduk.

Peki tüm bunların vücudumuza etkisi ne oldu sizce?

Geceleri uyumayınca çok elzem bir hormon olan kortizol seviyemiz değişti. Uykuda salgılanan bağışıklıktan ve pek çok fonksiyondan sorumlu olan melatonin seviyemiz düştü. Daha kolay hastalanır olduk. Korku ve endişe vucutta oksidatif stresi sürekli ayakta tuttu. Hücreler yaşlandı. 5 çeşit deterjan karışımları gözle görmesek bile akciğerlere yerleşti. Astım, allerji gibi hastalıkları tetikledi. Sürekli temizlik yapmaktan obsesif bireyler oluverdik. Hareketsizlik, sürekli yeme isteği insülin dengemizi bozdu. Şişman ve mutsuz, doymak bilmeyen bireyler olduk. Içe kapanmalar depresif nöbetlerden hiç bahsetmiyorum bile. Bizler bu sürecin olumsuz etkilerini bugünlerde olmasa bile bir kaç yıl sonra görebileceğiz.

Yeni pandemimiz maalesef ki tıpkı bir salgın hastalık gibi yayılan METABOLİK SENDROM.

Dahiliye polikliniğine başvuran hastalara bakıldığında belki henüz istatistiki bir çalışma olmasa da hipertansiyon, diyabetes mellitus, hiperkolesterolemi, kalp damar hastalıkları tanıları ile başvuran, obeziteden muzdarip  olan hasta sayısında ciddi artış var.

Peki ne yapmalıyız?

Sağlıklı yaşamayı tıpkı yemek yemek su içmek uyumak gibi alışkanlık haline getirmeliyiz. Kapanma dönemlerinde daha çok akdeniz tipi beslenme benimsemeli,evde yapılabilecek basit egzersizleri yapmalı, hijyene azami şekilde dikkat etmeli, fakat obsesyonlardan kaçınmalı, uyku düzenini korumaya dikkat etmeli.

Bulaşıcı hastalıklar kadar metabolik hastalıkların ve obezitenin de dünyayı tehdit eden bir pandemi olabileceği göz önünde bulundurulmalı. Unutulmamalıdır ki sağlık harcamalarında metabolik hastalıkların ve kardiyovasküler hastalıkların yükü oldukça fazla.

Sağlıklı nesiller mutlu yarınlar için bugünden yatırım yapmak en doğrusu

Pandemilerden sıyrıldığımız, çocuklarımızın kuş cıvıltıları arasında koşup oynadığı, büyüklerimizin ellerini rahatlıkla öptüğümüz o güzel, mutlu, samimi günlere bir an evvel dönmemizi diliyorum.

 

Kalın sağlıcakla..

 

Sorularınızı instagram üzerinden dahiliyebilgi sayfasından/ ya da google play üzerinden mobil uygulamayı indirerek sorabilirsiniz.

Yazarın Diğer Yazıları