Tuba Rahmet Ekinci

30 Ağustos Kararlılığın ve Özgürlüğün Günü

Tuba Rahmet Ekinci

Bu hafta bir parantez açıyoruz. 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle Elazığ’ın tarihi ve kültürel zenginliklerinden kısa bir süreliğine ayrılıyor ve milletimizin bağımsızlık mücadelesine odaklanıyoruz.

Dumlupınar’da, Büyük Taarruz’un doruk noktasında Türk ordusu Yunan ordusuna karşı zafer kazanıyordu. Cephe gerisinde halk, savaşın tüm yükünü omuzluyordu. Kıtlık, yokluk ve hastalıkla mücadele eden köylüler, yaralılar ve seferber edilen askerler için gerekli desteği sağlıyordu. Evlerin kapıları, köylerin yolları, gönüllü yardım elleriyle doluydu. Halkın azmi ve dayanışması, ordunun moralini yükselten görünmez bir güçtü; bu zafer, yalnızca askerlerin değil, milletin ortak başarısıydı.

Bugünkü Türkiye’nin sınırlarını çizen topraklar, Misak-ı Millî için esas alınan yerlerdi. Birinci Dünya Savaşı sonunda savaşın bittiği sınırlar, elde kalan Anadolu’ydu ve bu coğrafya, Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucu unsuru olan Türklerin çoğunlukta olduğu alanları kapsıyordu. Ateşkes ilan edildiğinde yalnızca burası elde kalmıştı, ancak galip devletler için bu durum kolay kabul edilemezdi. Zengin Anadolu coğrafyasına el atmak, parçalamak ve Osmanlı’ya son vermek amacıyla işgallere başladılar.

İşte bu işgallere karşı başlayan Anadolu direnişi, Türk İstiklal Harbi’nin ilk adımlarını oluşturdu. Önce Yunanistan gibi genç bir devlet, düzenli ordularla Anadolu’da bertaraf edildi. Meydan muharebeleri yaşandı; bir yıl boyunca Anadolu’ya yerleşen Yunan ordusu, İngiltere’nin desteğine rağmen muharebeler sonrasında kırıldı. Balkan Savaşları’nın trajedileri, Libya ve Yemen’deki mahrumiyetler ve geri çekilmeler… Tüm bu hikâyeler silsilesi, adeta Büyük Taarruz’un final sahnesi gibiydi.

Sayısız kahramanlık yaşandı. Teğmen Yıldırım Kemal, hastaneden kaçarak savaşa katıldı. Küçükköy Demir İstasyonu’nda askerleriyle birlikte şehit düşerek tarihe adını yazdırdı. Daha sonra bu istasyon, Yıldırım Kemal’in ismini aldı. Savaşın izleri hâlâ görülmekte ve zaferin sadece bir askeri başarı değil, milletin fedakârlık ve cesaretiyle kazanıldığı anlaşılmaktadır.

30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da gerçekleşen Başkomutanlık Meydan Muharebesi, Türk ordusunun Yunan ordusuna karşı kazandığı büyük zaferdir. Mustafa Kemal Paşa’nın önderliği, İsmet Paşa’nın stratejik katkıları, Fevzi Paşa’nın askeri bilgeliği ve adsız kahraman neferlerin cesareti, taarruzun başarısında kritik rol oynadı. Zafer, sadece top ve tüfekle değil; inanç, kararlılık ve milletin birliğiyle kazanılmıştır.

Eğer 30 Ağustos’taki Büyük Taarruz olmasaydı, bağımsızlık mücadelesi farklı bir seyir izleyebilirdi. Yunan işgali daha uzun sürebilir, Cumhuriyet’in ilanı gecikebilir ve ulusal moral ciddi şekilde etkilenebilirdi. Taarruz, yalnızca cephedeki askeri bir zafer değil, milletin özgürlük iradesinin de somut göstergesiydi.

Bugün 30 Ağustos, Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde, kahraman Mehmetçik’in fedakârlığı, halkın direnci ve azmi bu günü anlamlı kılmaktadır. Her kahramanlık öyküsü, sadece o günü değil, tüm geleceği aydınlatır. 30 Ağustos, milletin birlik, kararlılık ve özgürlük ruhunun her yıl hatırlandığı bir gündür. Şehitlerimizi ve kahramanlarımızı, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, saygı ve minnetle anıyoruz.

30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.

Yazarın Diğer Yazıları