Serkan GÜRTÜRK

Yücelmeye Var mısınız?

Serkan GÜRTÜRK

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Mart Cuma günü Anayasanın kendisine verdiği yetkiyi kullanarak meclisi feshedecek ve bu kararın Cumartesi günü Resmi Gazete’de yayınlanmasının ardından fiilen başlayan seçim süreci resmen de başlamış olacak.
6’lı masanın, Akşener’in dayatmasıyla iki büyükşehir Belediye Başkanıyla birlikte 8’li masaya evrilmesi, HDP, FETÖ unsurları ve Türkiye’nin gelişmesine ve kalkınmasına karşı olan küresel güç odaklarının da desteğiyle 11’li bir takıma karşı Erdoğan, yalnız ve tek başına gireceği seçimlerden başarıyla çıkmaya çalışacak.
Memleket Partisi, Liberal Demokrat Partisi, 6’lı masaya girmek istemesine rağmen alınmayan Haydar Baş’ın oğlu Hüseyin Baş’ın Bağımsız  Türkiye Partisi ve Erdoğan karşıtı diğer tüm parti, oluşum, gazeteci, sanatçı ve intikam hırsıyla yanıp tutuşan tüm cenahların oluşturduğu ittifaka karşı Erdoğan tek ve yalnız başına ciddi bir mücadele verecek.
Erdoğan’ı yıkmak amacıyla karşı tarafta oluşan ittifak mensuplarının dünya görüşleri, ülkeye, millete, bayrağa ve toprağa bakış açıları, milli ve manevi değerlere yaklaşımları her ne kadar Cumhur İttifakına biraz mesafeli duran kırgın ve kararsız seçmenleri Erdoğan etrafında eklelenmesine yol açsa da bunun seçimi kazanmaya yetip yetmeyeceği tartışma konusu.
Her iki taraf için de zor ve yine her iki taraf için olduğu gibi Türkiye açsından da kader seçimleri olacak 14 Mayıs seçimleri.
Seçimlerin kazanılması, yapılan hizmetler ve ortaya konan güven kadar seçmenin beklentilerine cevap verilmesi, onların taleplerinin dikkate alındığının hissettirilmesi ile de yakından ilgili.
Ak Parti’nin bugüne kadar seçmen nazarındaki en büyük yanlışı, yapılan kamuoyu araştırmaları, anketler ve temayül yoklamalarına rağmen genel merkezin tepeden isimleri belirlemesi ve halka dayatmasıydı.
Bu durum sadece Elazığ’da değil tüm ülke sathında hep böyle olageldi. Ve bu seçimlere kadar seçmenler sırf Erdoğan hatırına bu listelere oy verdiler ve bu partiyi iktidarda tutmayı başardılar.
Gelinen noktada 20 yılın yıpranmışlığı, bu süreçte yönetimden ve siyasi aktörlerden kaynaklı kırgınlıklar, siyasilerin halktan, seçmenden ve samimi parti tabanından kopuklukları ve hatta onlardan kaçma yönelimleri, halk nezdinde oluşan yüz eskimeleri ve artık o isimleri görmek istememeleri gibi etkenlerin sandığa olumsuz yansıyacağı bilimsel gerçeğini bu kez Ak Parti de görmeli.
Siyasette hiç kimse vazgeçilmez olmadığı gibi yeni yüz ve isimlerin partilere kattığı yeni bir değer ve heyecanın olumlu etkileri var. İnsanların Ak Parti’de artık aynı yüzleri görüp sesleri duymak istememeleri, sosyolojik bir vaka olmuşsa ve bu durum seçimlerin sonuçlarına direk yansıyacak bir etken olarak siyaset bilimcileri tarafından her gün dile getiriliyorsa, partilerin buna duyarsız kalmaları mümkün olamaz.
Bu gerçeği Ak Parti açısından değerlendirirsek şunları söyleyebiliriz. Ak Parti,  kuruluşundan bugüne lider merkezli yürüyen ve başarılarını da lidere bağlı olarak devam ettiren bir partidir. 
Erdoğan, Türk siyaset tarihinin yetiştirdiği ve Menderes’in de rekorunu aşarak  en uzun süre tek başına iktidar olmayı başarmış, halkın nabzını iyi tutan ve siyasi pratikleri mükemmel olan bir siyasetçidir.
Erdoğan’a bu yolda destek olan ve sayıları bir elin parmağını geçmeyecek oranda birkaç yol arkadaşı vardır ve bunlar her zaman da olmalıdır. Bunun dışında kalan ve bugüne kadar; Cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, bakan yardımcısı, milletvekili, belediye başkanı, rektör, il başkanı, üst düzey bürokrat olan hiçbir şahsın kendine ait bir başarı hikâyesi ya da halkta ciddi bir karşılığı yoktur. Kısaca bu ülkede kim ne olmuşsa, Erdoğan sayesinde ve gölgesinde olmuştur.
Bugüne kadar rüyalarında dahi görmedikleri makamlara tekrar tekrar ulaşan isimlere, bugünden sonra kendileri için çalışmak  değil Erdoğan’a vefa borçlarını ödemek düşer. 
Bugünden sonra, bugüne kadar elde ettikleri makamı borçlu oldukları Erdoğan’a bu zorlu seçimde elini güçlendirmek, yük olmadan yük almak düşer.
Kimse kendini kandırmasın. Yanınızda olan az sayıda insanın hoş kişilikleri ya da yüzünüze farklı konuşup arkanızdan eleştirenlerin gazına gelip de “bizden samimi adam mı bulacak” gibi kendinize anlam katan şeytani düşüncelere kapılmayın. 
Geldiniz, seçildiniz, hizmet etiniz ve artık bugün gelinen noktada Erdoğan’a en büyük vefa ve destek çekilmekse -ki en büyük hizmet ve destek bu olur bunu da yapın ve kendiniz böylesi bir fedakârlığın bizzat kahramanı olun. Zaten olmayacağınız bir yere girmeye çalışıp bu olmayınca da şehri terk edip kayıplara karışma zilletini ve mahcubiyetini yaşamak yerine, bir kez dahi olsa liderinizin zor gününde “ben olmasam da zafere ulaşana kadar Erdoğan’ın yanındayım” deyin ve gönüllerde yücelin. Var mısınız?

Yazarın Diğer Yazıları