Serkan GÜRTÜRK

Yönetici Heyecansızlığı

Serkan GÜRTÜRK

Şehrin tepe yöneticileri, şehrin ve o kentte yaşayan insanların kaderlerine de etki eden önemli isimlerdir

Bir şehrin ufku ve vizyonu, o şehri idare eden Vali ve bürokratların ufku, vizyonu ve heyecanı kadardır.

Türkiye’de ne yazık ki bazı güzel örnekleri olmakla birlikte Valilik makamları imza ve onay makamı olarak görülmüş. Valililer, şehrin sorun ve sıkıntılarıyla uğraşmak yerine mesai saati içinde ve evraklar dâhilinde kalarak işini en iyi yapmanın sınırları içinde kalmıştır.
Şehirde eksikliği hissedilen konularda çalışma yapma ya da bu konuda görevli bürokrat ve STK’ları harekete geçirme, bir hedef koyma ve bu hedefe ulaşma yönüne gayret gösterme gibi bir zorluğa talip olan çok olmadığı gibi. Bu şehre gelen Valiler, görev süresince başta siyasiler olmak üzere kimseyle sorun yaşamadan ancak şehre en küçük bir katkı sağlamadan görev süresini doldurup daha üst bir göreve atanmanın hesaplarını yapıyorlar.
Kendilerini dinlediğimizde ise atacakları adımların yeterince karşılık bulmayacağını, halkın kendi hedeflerini anlama noktasında yanlış yorumlar çıkartabileceği ve isimlerinin yıpranacağını dile getiriyorlar.

Öncelikle idareci ve yönetici odur ki halkın hem idarecilik yönünde hem de zihniyet ve feraset yönünde önünde olmalı. Aldığı kararlar belki an itibarıyla tartışılabilir ve anlaşılmayabilir. Ancak yönetici aldığı kararın 10 yıl sonraki yansımasını ve şehre olumlu etkisini görerek ve gerekirse bazı kararlarını oluşan itirazlara göre alabilen bir irade ortaya koymalıdır.
Vali Recep Yazıcıoğlu, Valilik yaptığı illerde belki milletvekillerini, bakan ve bazı mahfilleri ı karşısına aldı ama önemli hizmetleri e hayata geçiren efsane vali olarak tarihe geçti. 
Zira Valiler, şehri yönetmekle birlikte şehre ufuk ve rota çizen lider kişiliklerdir. Güne değil geleceğe bakarlar. Rutinin sarmalına düşmeyip “ben bu şehre ne verdim, şehir benimle ne kazandı”” gibi vicdanlarına sürekli soru sorar ve aldıkları cevaplara göre kendisini tartan valiler ancak başarılı olurlar.

Birkaç dost edinerek ve bunlarla hoş vakit geçirmek, ilkeli duruş sergileme adına hiçbir adım atmayıp devletçiliğin statükocu derinliğine demir atanlar hem kendilerine hem de şehre haksızlık etmiş olurlar.

Bir yöneticinin “keşkeleri olmaması için; günlük, haftalık, aylık planları yanında yıllık, üç yıllık, beş yıllık planları olmalı. Asıl ve özellikle bu planları rehber edinmeli kendine. Ve gideceği son güne kadar bu projelerine sahip olmalı, kendisi çok yoğunsa da her bir projesini bir yardımcısına emanet edip haftalık rapor almalı.

Aslında yöneticilik çok basit ve zevkli bir iş.  Yeter ki sevebilsin ve aşık olsun mesleğine insanlar. Yeter ki heyecanınız olsun. Yeter ki akşam yatağa girdiğinde “yarın şu meseleyi çözelim” diye bir derdiniz olsun.

Doğru zamanda doğru projeler ve doğru isimlerle yol yürürseniz, o yol sizi başarıya, hizmete ve gönüllere götürür. Yoksa tarih olur, göreviniz bitince telefonunuz bir kez dahi çalmaz olur ve silinir gidersiniz.
 

Yazarın Diğer Yazıları