Serkan GÜRTÜRK

Yıkım Çöküşe Evrilmesin

Serkan GÜRTÜRK

 

İlimizde 24 Ocak 2020 depremi kadar en çok konuşulan konulardan biri de yıkımlar ve yıkımlar etrafında dönen usulsüzlükler ve şaibeler.

Yıkım ihalelerinin yetkisiz, ilgisiz ve sırf bu işlerden avantasını alıp yolunu bulup yeni bir yıkım için yetkililerin kapısını aşındırana kadar buhar olan zatların isimleri gezdi dolaştı dillerde.

Söylenen ve konuşulanlar şuydu: birileri, ya kendi mesleği ve konumunu kullanarak, ya da başta Külliye olmak üzere etkili, yetkili ve makam sahiplerinin sözde selamlarını getirerek bina yıkımı talep ediyorlar.

Bu teklif karşısında gerekli dirayet, feraset ve kararlılık gösteremeyen ve daha da acısı bu selamların bir gün kendinin daha yüce ve yüksek makamlara getireceği zannına ve hayaline kapılan yeteneksiz yöneticiler bu zokayı yutuyor ve açık ihale ile 4 trilyona gidebilecek bir yıkımı 200 bin TL’ye Doğrudan Temin gibi bir garabetle ve davetiye usulüyle veriyor.

Peki, veriyor da ne oluyor? Gerçekler kısa bir süre sonra ortaya saçılıyor ve yıkımı yapanlardan ziyade aracılılık yapıp avantayı cebe indirenler soluğu tatil beldelerinde ve zevk ü sefada alıyorlar.

Peki, birileri tatlı avantanın zevkini sürerken hatıra ya da tehdit ve şantaja boğularak kamu zararı oluşturma pahasına bu Doğrudan teminleri ulufe misali dağıtan yetkililerin konumu ne?

Onların durumu tam anlamıyla yerlerde. Karizma çizilmiş, itibar kaybedilmiş, güven kalmamış ve her şeyden önemlisi ve kalıcı olanı ise “bunlardan devlet adamı ve yönetici olmaz” damgasını yemek ve belki de yöneticilikte jübile yaparak kötü bir sicille tarihe gömülmek.

Ak Parti Milletvekilleri Metin Bulut, Zülfü Demirbağ ve Ak parti İl Başkanı Şerafettin Yıldırım’ın konu ile ilgili endişelerini ve yanlış yapıldığı konusunda ifadelerine rağmen hem kendilerini hem de Ak Partiyi bu tür sıkıntılı işlerler anılması ve buna sebep olunmasının bir bedeli olmalı.İşin diğer bir boyutu ise Chp Milletvekili Gürsel Erol’da aynı konulardan ötürü kaygı ve düşüncelerini,şehirdeki olumsuzlukları meclis gündemine dahil ederek  ilgili Bakanlara kadar iletiyor.

O bedelin ilk adımı, bu saatten sonra tüm ihalelerin Doğrudan temin gibi sadece acil yıkımlarda kullanılan ve her defasında şaibe yaratmak yöntemle değil, 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 45. Maddesi gereğinde açık ihale ile yapılmasıdır.

İkinci adımı ise bugüne kadar yapılan usulsüz ihalelerin bağımsız bir müfettiş tarafından incelenmesi ve oluşan kamu zararının ilgililerden tahsili ve hukuki işlemlerin yapılması.

Bu olumsuz durum ancak bu yöntemle ve bu kararlılıkla sonlandırılabilir. Bu yapılmadığı sürece hem yöneticiler hem de siyaset müessesi bu töhmetin altında kalır ki bunun bedeli de ağır olur. Daha doğrusu yıkımlar, çöküş olur ve hatta hezimet olur.

Yazarın Diğer Yazıları