Serkan GÜRTÜRK

SÖYLEMDE KALIYOR

Serkan GÜRTÜRK

 

Ak Parti’nin genel kongresinin bir yıl öne çekildiği ve belde, ilçe kongre kongrelerinin ardından il kongrelerinin yapılacağı ve önümüzdeki yılın Haziran ayında da genel kurula gidileceği ifade ediliyor.

Basına yansıdığı kadarıyla son yıllarda yaşadığı oy kaybı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “bana her ilin Ömer’ini bulun” cümlesini kurmaya mecbur kılmış.  Her ilin Ömer’i söylemi ilk değil. Geçtiğimiz yıllarda da teşkilatlardaki samimiyetsizlikleri ve klikleşmeleri gören il başkanlıklarını kendi çevresi ve yarenleri ile dolduran yöneticilerle ilgili bilgileri kendine kadar gitmiş olacak ki iki yıl önce de bu söylemde bulunmuştu Erdoğan.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, fotoğrafı görüp ilgili kurullarına keskin talimatlar, kamuoyu önünde de onları bağlayacak Ömer ifadesini kullanmasına rağmen, teşkilat başkanları yine klasik metotlardan vazgeçmemiş, önce Milletvekillerinin görüşlerini almış ardından da teşkilat başkanına yakın, özel hukuk ve dostluklar ihdas edilmiş bir ismi il başkanı olarak atanması yapılmıştı.

Erdoğan’ın içi yansa da sahada ne yazık ki durum çok farklı cereyan ediyor…  Teşkilatların oluşturulmasında Erdoğan’ın vazettiği hiçbir kriter uygulanamıyor. Herhangi bir ismin ya da isimlerin açıklanması öncesinde hiçbir saha araştırılması, davaya emek vermiş kanaat önderlerinin görüşü alınmıyor, böyle bir şeye ihtiyaç dahi duyulmuyor.

Ak Partinin son genel ve yerel seçimlerde oy kaybı ve belediye kaybı yaşamasının sebebi de bu.  Milletvekilleri ve teşkilat başkanları genelde tabandan ve halktan kopuk isimlerden oluşuyor.

Erdoğan’ın “partinin oyu yanında kendisinin de şahsi oy getireceği isimleri belirleyin” talimatına rağmen genel merkez teşkilat başkanlığı nasıl başarıyor nasıl dizayn ediyorsa değil oy getirmeyi oy kaçıracak isimleri arayıp getirip listeye koyabiliyor.

Hemen her ilde yaşanan bu tablo doğal olarak ülke genelinde belirgin bir oy kaybına hatta partiden soğumalara ve farklı arayışlara itiyor insanları.

Bunu hangi vicdanla yapar, hangi mantığa oturturlar bilinmez ama bilinen şu ki teşkilat başkanlıkları her zaman en vasat ve seçimlerde oy kaybettirecek isimleri bile Cumhurbaşkanı Erdoğan’a  “en iyi isim”  diye lanse etmeyi ve onaylatmayı başarıyorlar.

Yeni kurulacak siyasi partiler, şimdilerde küçük gözükse de aniden parlama ve büyüme istidatı gösteren partilerin olduğu bir dönemde Ak Parti’nin yanlış yapma lüksü yok. Halkın ve tabanın cevaz vermemesine rağmen birilerinin eşi, dostu ve ahbabı diye bir yerlere taşıma derdi kendileri kadar partiyi de tüketecek.

Hiç kimse ve hiçbir ekol, Türkiye, Türkiye’nin çıkarlarını omuzlayıp tek başına ve onurluca taşıyan, her cephede yedi düvele karşı savaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davası ve üstlendiği misyondan önemli değildir.

Artık birileri haddini bilmeli ve kendisi için değil bir kez de Erdoğan için vicdanlı davranmalı. Sizin çok iyi olmanız, çok iyi niyetli ve samimi bulunmanız önemli değil. Önemli olan sizin şehrinizde ve halk içindeki karşılığınız. Olmayan değeriniz ve halk içindeki sevgi kıvılcımınızla ne olur kanına girmeyin bu davanın. Yakın çevreni değil halka bir sordurun kendinizi, bir test yapın, basit bir anket yaptırın ve çıkan sonuca göre karar verin.

“Benim şu abim nasılsa bana söz verdi” demeyin. O abi size boşuna söz vermez. Onun küçük hesabına aldanıp Erdoğan’ın büyük davasına ihanet etmeyin. Ve lütfen halkta olmayan karşılığınıza rağmen Erdoğan’ın kayığına binip karşıya geçmeye çalışma cingözlüğünü bırakın artık.

Bırakın halkın dediği olsun bir kez de…Gururunuz elvermez de “aslında bizler de istemiyoruz ama Reis  bizi istiyor”  gibi bir saçmalığa sığınacak olursanız vatandaş da sandıkta size “hadi ordan’’ Hacı Talip’in sözü ile de ”KIN”üstü oturtur sizi…

Yazarın Diğer Yazıları