Serkan GÜRTÜRK

SİYASİ DEPREM

Serkan GÜRTÜRK


24 Ocak depremi ilimiz siyasetinin turnusol kâğıdı oldu. Bugüne kadar siyasinin vaatleri arasında yer alan havaalanı, güney ve kuzey imar yolu, doğalgaz, teşvik yasası gibi ve uzun süreden beri planlanan hizmetler üzerinden siyaset yapan milletvekilleri, deprem ile birlikte şehre ne kadar faydalı olup olmadığının testi deprem ve sonrası yaşananlar sürece ne kadar etki edip edemedikleri oldu.
Geçmişten bugün vaatlerin önemli bir bölümünün hayata geçmesi ile rahatlayıp sadece işsizlik sorunu ile seçmenin karşısına çıkan, bu konuda da “devlet artık yatırım yapmıyor, yatırımcılara büyük oranda teşvik ve prim veriyoruz” cümlesine sığınan siyasilerimiz için 24 Ocak depremi, kendilerinin de depremi oldu.
Doğal afetin elbette karşısına geçilemezdi. Yaşadığımız depremde 39 hemşerimizi kaybetmekle birlikte on binlerce konutumuz da ağır hasar aldı. 
Devlet, ilk andan itibaren “devlet”liğini gösterdi ve yaraların sarılması amacıyla harekete geçti.
Çok güzel düşünce ve projelerle yola çıkıldı ve kısa süre içerisinde söylenen ve ifade edilen konutlar yükselmeye başladı ve hatta hak sahiplerine teslim edildi.
Bu süreçte ilimiz siyasilerinin çok etkisi olmadı ve olamazdı. İlimiz milletvekillerinin ilk hatası şehrimizin afet kapsamına alınması yönündeki taleplere ve halktan yükselen seslere olan karşı tepkileri oldu. Bu konuyu bırakın yukarılara taşımayı, ilde yükselen sesleri bile kesmeye ve sahiplerini itibarsız kılarak müeyyide uygulamayı tercih ettiler.
İlimiz siyasetçilerinin deprem sürecindeki en önemli ve şehrin kaderini etkileyecek en büyük hataları ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın depremin sıcak günlerinde verdiği yatay mimari ve 5 kat talimatını, gerekçeleri ile birlikte tartışmaya açamamak ve bunu değiştirebilecek bir siyasi cesareti gösterememek oldu. 
Abdullahpaşa, Mustafapaşa, Rüstempaşa ve Sürsürü Mahallelerinde riskli alan edilen bölgelerde hak sahipleri sayısına ulaşma amacıyla 5+1 olarak inşa edilen binalar, hem metrekareleri, hem planları hem de cadde ve sokakları daraltan görüntüsü ile tepki topladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerekçeleri ve zorunlulukları ile izah edilebilecek her doğru kararı destekleyen bir yönetici özelliğine sahip. Eğer iyi anlatılabilir ve ikna edilebildinizse her projeye destek verebilecek bir özelliğe ve anlayışa sahip.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşı olduğu dikey mimari 25-30 katlı binalar. 10 ya da 12 katlı yapılar dikey mimari sayılmaz. Kaldı ki deprem öncesi TOKİ, ilimizde 12 katlı çok sayıda bina yaptı ve depremde de herhangi bir zarar görmedi.
Abdullahpaşa, Mustafapaşa ve Rüstempaşa’da alanın dar, hak sahibinin sayıca  çok olması gerekçe gösterilerek bu alanlardaki binaların 10 kat yapılması önerisi Erdoğan’a iletilse ve her iki alternatif, görselleri ile birlikte izah edilebilseydi bugün bu mahallerde yaşanan sorunların hiç biri yaşanmayacaktı ve siyasilerin de üzerlerine gelinmemiş olunacaktı.
Siyasilerin yapılan konutların kat sayılarındaki etkisizliği,  köy evlerinde, hak sahipliği, orta hasar, Dask ve kura çekimlerinde de kendini gösterdi. 
Siyasilerimiz tüm bu konularda kurumları sadece izlemekle ve onların hata ve aksaklıklarını giderecek adımlar atma yerine kurumların bu hata ve eksikliklerini savunma makamında yer aldılar.
 O kurumlardan aldıkları bilgilerle kamuoyunun önüne çıktılar. Kendilerine verilen bilgileri sorgulama, eksik ve kusurları giderme yönünde gerekirse bakanlıklar aracılığıyla adım atma diye çok bir gayretleri olmadı. Oldu ise de bunun şehre olumlu yansıması görülmedi.
Zaman zaman geldikleri ilimizde, televizyon programlarına çıkarak malumun ilamını geçmeyen açıklamalarda bulunmakla görevlerini yerine getirdiklerini sandılar ve huzur içinde yeniden Ankara’ya döndüler.
Kendilerine bizzat ulaşma şansını yakalayan birkaç hemşerimizsin işine görme ve onlardan teşekkür alma ile sevinen siyasilerimiz, büyük çoğunluğun sorunlarına duyarsız kalmaya devam ettiler.
Yaşadıklarımız ve gördüklerimiz o ki, siyasiler asıl varlıklarını ve marifetlerini bu dönem gösterebilecekleri bir fırsatı yakalamışlardı. Bu kriz, vatandaşın yıllarca unutmayacağı ve çalışmalarını takdir ederek minnet duyacağı bir ya da iki kahraman çıkartabilirdi.  Ancak bu olmadığı gibi tersi bir durum ve tablo ortaya çıktı. Vatandaşlar, bu dönem gibi bu dönemde silikleşen simaları da unutmak ve bir daha karşılaşmamak istiyor. 
Bu manzara da gösteriyor ki Elazığ, asıl ve en büyük depremi siyasi arenada yaşayacak.  Bu depremin enkazında kim kalır ya da AFAD kime yetişir görüp izleyeceğiz.

Yorumlar 1
Veysi Erdoğan 11 Mart 2021 18:48

Harika bir yazı harika tesbit bugün seçime gidilse Ak parti Elazığ’da 7 depremle yıkılacak onları inanın Cumhurbaşkanı bile kurtaramayacak Belediyeler Ayrı kafadan Milletvekilileri ayrı kafadan yönetimler ayrı kafadan

Yazarın Diğer Yazıları