Serkan GÜRTÜRK

Partilerde Sadakat Testi

Serkan GÜRTÜRK

14 Mayıs seçimleri öncesi ilimizdeki tüm siyasi partilerde hummalı bir çalışma var. Aday adaylık süreci, ardından temayül ve sonrasında topu genel merkeze atıp sorumluluktan kurtulmak gibi bir süreci geride bıraktı siyasi partiler.
Tüm bu süreçler yaşanırken siyasi partilerin il başkanları alabildiğince aday adaylarına mesafeli ve eşit durmaya çalıştı. Kendi gönüllerinde bir iki isim yatıyor olmalarına rağmen bunu ne genelde ne de özelde izhar edecek bir duruş sergilemekten imtina ettiler. 
Aday adaylığı müracaatlarını bizzat kendileri alıp kameraların karşına geçtiler ve hepsine başarılar dilediler. Bu yönüyle il başkanlarının bu süreci adil ve şeffaf yürüttüklerine bizzat şahit olduk.
Buraya kadar her şey mükemmel gitti ama önce MHP’nin listelerini açıklayacağı Cuma günü, ardından da diğer partilerin listelerinin YSK’ya vereceği tarih olan Pazar günü akşamından sonra nasıl bir tablo ortaya çıkar az-çok tahmin ediyoruz.
Her partinin açıklanan aday listeleri az ya da çok tabanda tepki alır ve alacaktır.Bu çok doğaldır. Ama bu tepkileri göğsünde yumuşatıp karşı atağa geçirerek bir takım oyununa döndürüp sonuçta gole çevirmek de il başkanları ve teşkilatların maharetlerine kalmış önemli bir  görevdir.
Türk siyasi hayatının lider merkezli başlayıp devam ettiğini biliyoruz.  Hatta lidere sadakatin şeref olduğuna dair sloganlar atıldığı da çok olmuştur. Bu gerçekten hareketle gönüllerde yatan isimler yerine yüksek rakımlı tepelerdeki görüşmeler,  farklı denklem ve stratejik hamleler sonucu beklenmeyen isimlerin listede yer alması da bu sistemle mümkündür.
İşte bu durumda en önemli görev, partilerin teşkilatları ve başkanlarına düşmektedir. İl başkanları bu süreçte kan kussa da kızılcık şerbeti içtim diyerek sahayı bir saatliğine bile boş bırakmamalı, açıklanan listelerdeki olumsuz yönleri değil, belki de yanlış bilinen algıları düzelterek  olumlu yönleri önce teşkilatlarına sonra da tabanına izah etmeli ve bu gündemi kısa sürede izale ederek skora yoğunlaşmalıdır.
Elazığ küçük bir şehir ve her partiden eş-dost ve akrabalarınız aday adayı oldu. Yaklaşık 200 kişinin yarıştığı bu süreç,  Ak Parti’de 5, diğer partilerin de birinci sıra adayını sayarsak en fazla 10 kişinin iddiası ve hayalleri ile 14 Mayıs'a kadar sürecek. 
Geriye kalan 190 kişiyi seven, ona güvenen ve başarısı için koşup koşturan isimlerde belli belirsiz bir hayal kırklığı oluşturacağı gibi partiye de bir kızgınlık, öfke ve tepki olacaktır.
Bu dönemi en az zayiatla ve en kısa sürede atlatıp teşkilatını ve tabanını yeni heyecanla yeni hedeflere koşma başarısını gösteren İl Başkan ve teşkilatları hem zafer yazacak hem de davalarına samimiyet ve sadakalarını tescilleyeceklerdir.
Aynı durum aday adayları için de geçerlidir. Listelerin daha açıklanmadığı bu günlerde, “ben olmasam bile partimin ve adayların emrindeyim” diye açıklama yapan aday adaylarının ilk etapta yaşadıkları hayal kırıklıkları ve kızgınlıklarının kısa süre içerisinde geçerek “dava” olarak gördükleri parti ve liderlerinin etrafında hemencecik toplanması ve sürece katkı vermesi gerekiyor.
Fiziki görüntü vermek yetmez. Listeye giren adaylar ve lidere karşı yapılacak bir kelimelik eleştiri, sahaya destan olarak yansır ve bu da rakip partilerin işine yarar. 
Söylemememiz o ki eğer bu seçimler önemliyse ve bu seçim ülkenin kader seçimiyse, hiç kimsenin bu süreci sabote etme ve aleyhte durmayı geçtik,  tarafsız kalma lüksü bile yok!
 

Yazarın Diğer Yazıları