24 Haziran seçimlerini geride bıraktık. Seçimlerden Recep Tayyip Erdoğan kesin ve net bir zaferle çıkarken,Ak parti 7 Haziran’dan sonra ikinci kez azınlığa düştü. Yine 1 Kasımda aldığı yüzde 50’e yakın oyu da 42’ye düştü.
Bu tablo gösteriyor ki Recep Tayyip Erdoğan hala gönüllerde ve hala güvenilen en büyük lider. Ancak milletvekilleri bu kadar gönülde ve yürekte değil.
Elazığ özelinde bunu değerlendirmek gerekir ve açık konuşmak gerekirse listenin sonuçlar üzerinde önemli etkisi oldu. Vatandaş tepkisinin önemli bir bölümünü hangi saiklerle olduğu çok iyi bilinen ve şehri üzüntüye boğan listenin mimarlarına tepki duysa da en büyük tepkisini, sınırsız bir hırsla yeniden ve yeniden milletvekili olmayı düşünen isimlere karşı ortaya koyuyor.
Mehmet Ağar’dan neşet eden ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liste üzerinde diyaloğu bilmeyen duymayan kalmadı. Ağar’ın, Erdoğan’a “böylesine kötü bir liste yapmayı nasıl başardınız” sorusu üzerine Erdoğan’ın “ben sadece İstanbul, Ankara ve İzmir listesini yaptım diğerlerine karışmadım” cümlesi bu seçimlerin daha doğrusu hezimetin gerçek faillerinin kim olduğunu ortaya koyuyor.
Ne yazık ki birileri hala bu şehri kendi özgür alanı, parti tabanını da kendi görüşünü dikte etmeye hazır kıtalar görüyor. Parti tabanı artık durdurulamayacak bir tepki ile dolu olmasına rağmen bir kez daha Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hatırına desteğini verdi.
Şimdi tabanın beklentisi şu ki, öncelikle Genel merkezde Elazığ üzerinde söz sahibi olan yetkililerin artık daha çok vebale girmeden tabanın sesini duyması ve buna göre karar vermesi. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan’ın kendilerine güvenmesi kendilerine manevi bir sorumluluk da yüklüyor. Sırf bu sebeple bile olsa ince eleyip sık dokumak gerektiğine inanıyoruz.
Tabanın ikinci beklentisi de kimsenin kendisini vazgeçilmez zannetmemesi. Bir kere iki kere milletvekili olan ve yıpranan isimlerin artık yeniden adaylığı düşünmemesi gerektiği. Bu konuda haris olmayıp şehrin temayüllerini iyi görmeleri ve asla aday adayı bile olmamaları gerektiğini beklentisi öne çıkıyor.
Her şeye rağmen milletvekili olabilirsiniz ama şunu iyi bilin ki bunun vatandaş için çok da önemi yok. Kaldı ki sizler bu şehirde öyle rahat rahat da yürüyemiyorsunuz. Etrafınızda bir kısım insanlar nezaketen iltifat etse de arkanızdan farklı şeyler söylüyorlar.
Bu sebeple söylüyoruz ki ölüm var hacı. Ölene kadar milletvekili olmak zorunda değilsin. Gönüllerde unutulmaz bir milletvekili olmak ve gök kubbede baki kalan bir ses bırakmak en iyisi. Herkes kendi payına düşeni alsın artık!
