Serkan GÜRTÜRK

NATO MERMER NATO KAFA

Serkan GÜRTÜRK

Kendileri şehrin asalakları olduğu, şehre ne aklen ne fikren ne de madden kayda değer hiçbir katkıları olmadığı halde, oturdukları yerden dedikodu üreten mahfiller hep olagelmiştir. 

En büyük özellikleri; her şeyin en doğrusunu kendilerinin bildiklerini zannetmeleridir. Onlara göre şehri yönetenlerin hepsi yetersiz, milletvekilleri başarısız, bürokratlar isteksiz, gayretsiz ve hatta biraz yalakalıktan hallice iş bilmez, sağlık felç, eğitim sıkıntılı, ekonomi problemlidir.

Ve yine onlara göre bu şehrin idaresini bir aylığına onlara verseniz her şey süt liman olacak ve her şey düzelecek.

Tabi onlarda bu düşüncelerin peydahlanmasına sebep olan ruh hali ise aşırı özgüven, aşırı benlik duygusudur. Halk arasında çoğunlukla cahil cesareti olarak da bilinen bu duygular, zaman zaman üzerine yapışan kişileri rezil edebiliyor hatta komik durumlara da düşürebiliyor.

Bir şey söylemek, hele hele de farklı bir şey söyleyip kendini bitirerek var olduğunu duyurma güdüsünün psikolojide karşılığı nedir bilmeyiz ama bu durumun patolojik vaka olduğunu her bir fert bir bakışta kestirebilir.

Şimdi bu çevrelerin son tangoları Fethi Sekin Şehir Hastanesinin yerinin Ak Parti Milletvekili Metin Bulut tarafından belirlenmiş olduğu iftirası. Tabi bunu söyleyen kesimin argümanları da sözüm ona güçlü. Neymiş Metin Bulut’un o bölgede çok arazisi varmış.

Arazilerinin daha da değer kazanması için hastanenin yerini belirlerken Metin Bulut etkili olmuş ve koca heyeti buna ikna etmiş.

Valla hastanenin yerinin belirlendiği tarihlerde sıradan bir insan olan Metin Bulut’ta bu özellik ve bu meziyetler var idiyse ve bunu başarmışsa buna öncelikle şehir halkı olarak bizim çok sevinmemiz ve mutlu olmamız lazım.

Siyasette yer almamasına rağmen tüm siyasi ve bürokrat delegasyonu etkileyip ikna etme yeteneği olan birinin bugünlerde ilimiz milletvekili olması şehrimiz için büyük bir kazanım. Sıradan bir insan iken bu kadar önemli bir projede kararı veren irade kendisi olabiliyorsa kim bilir Milletvekilliği döneminde ne kadar önemli kararlar veriyor ve verdiriyordur.

Mesela Uluova ve Kuzova susuzluk yaşarken, Hamza bey içme suyu projesi küçük bir ödenekle bile hizmete alınacakken, Pertek köprüsü ihale olmayı beklerken etkili olmaya çalışan ama ne kadar başarılı olduğu tartışılan ve Milletvekilliği yanında Ak Parti MKYK gibi önemli bir kurulda bulunan Metin Bulut’un sıradan bir isim olarak böyle bir olaya tek başına karar vermişse dahi kendisini kutlamak gerek.

Bilinmeli ki, Metin Bulut, bir zamanlar hiç kimsenin yüzüne bakmadığı Doğankent’te ailesinin yıllardan beri sahip olduğu arazilere genç bir girişimci olarak yatırım yapan, yüzlerce insana istihdam sağlayan şehrini seven yürekli bir insandır.

Zaman zaman bizim de eleştirdiğimiz, daha üst paragrafta inceden dokunduğumuz Metin Bulut, vicdani ve ahlaki davranmak gerekirse Milletvekilliği öncesinde de sonrasında da önceliği kendi çıkarları değil şehrin çıkarlarıdır. Bu konuda gayretleri her zaman olan, sonuçları ne olursa olsun bu konuda bakanlıkların ve üst düzey bürokratların kapısını zorlayan bir isimdir.

Kendisini dünyalık işlerle özdeşleştirmek hakkı teslim etmek gerekirse bühtandır, iftiradır. Zamanın siyasileri ve bürokratları birçok yönden ele aldıkları kriterleri değerlendirmiş ve Doğukent’i uygun görmüşlerdir. Ve bu bölgede değil arazileri, evi, işyeri hatta akrabaları olan herkes gibi Metin Bulut’ta bu karardan memnun olması kadar doğal bir şey olamaz. Keşke bizlerin de o bölgede 100 metrekare de olsa bir arsamız olsaydı da bizler de memnun olsaydık.  Bu konuda kimse dürüstlük ayağına yatıp karakter taslamasın. Kim arazisinin değer kazanmasını istemez.

Dedikoduları üreten mahfillerin de böyle bir imkânı olsaydı onların da sevinmesi ve memnun olması kadar doğal bir şey olmazdı. Kaldı ki bir kamu binası nereye yapılırsa yapılsın oradan memnun olacaklar olduğu gibi memnuniyetsizlikler de olacaktır.

Bu mantıkla giderseniz o zaman adliye, emniyet, defterdarlık, sağlık il müdürlüğü gibi kamu binalarının yapıldığı alanlarda sorgulanır ki bunun sonu olmaz. Olsa olsa abesle iştigal olur ki bizim dedikodu üretim merkezi baronlarının da işi bu zaten. Dedik ya bir fikri olamaz bunların. Tek iş,  otur-üret-pazarla. Tuttu tuttu. Tutmadı “bir çay içip tatlıya bağlayalım” muhabbeti. Dedik ya “biz varız, bizi görün” kompleksi… Adamlar nato mermer nato kafa olunca ne yapacaksınız ki..

 Eh… Siz de bir çay içmeye gidin canım..

Yazarın Diğer Yazıları