24 Ocak 2020 depreminden sonra Elazığ için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yatay mimari hassasiyeti tüm kurumların da önceliği oldu.
TOKİ; hem şehir merkezinde hem de rezerv alanlarında inşa ettiği binaları tüm itiraz ve taleplere rağmen 5 kat ile sınırlı tuttu. 5 kat doğru değildi ama 30 kat da hiç uygun değildi Elazığ için. Özellikle yerinde dönüşüm yapılan alanlardaki binalar sırf beş kat şartı gerçeğinde çok sıkışık bir alanda ve çok küçük metrekarelerde yapıldı ve oldukça tepki çekti.
Bu alanlarda 5 kat yerine belki 8 kat bina yapılsaydı hem vatandaş mağdur olmayacak hem de TOKİ bu kadar tepki çekmeyecekti.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, bu eleştirileri göğüsleme uğruna 5 kat ısrarından vazgeçmedi ve binalar yapılıp tamamlandı.
Ancak şehirde yükselen bir bina her geldiğinde gözüne takılıyor, Dilek ve Petek sitelerinin beş katlı binaları hemen karşısında bulunan kazulet bir binanın silueti karşısında pire gibi kalıyordu.
“Nedir, neyin nesidir?” dedi Bakan Kurum ve beş ay önce Elazığ Valiliği’ne Bakanlıktan bir yazı gönderdi. Yazı net ve açıktı. Bina inşaatının durdurulmasını ve ilk ihale şartlarına dönülmesini resmen emretti. Ancak Bakan’ın bu yazısı, Ankara’da bulunan bazı takipçiler ve eski bakanlarla görüşülerek yok sayıldı ve bina 30 kata kadar yükseldi.
Bakan Kurum geçtiğimiz Cuma ve Cumartesi gününü ilimizde geçirdi ve programında olmamasına rağmen şoförüne “çek o binaya” dedi.
Bakan şantiyeye indi ve bizzat parmakları ile katları saydı. 1,2,3………29,30… Bakanın başında şapka olsaydı çoktan yere düşecek bir konuma geldi ve daha önce yazıyı gönderdiği yetkiliyi aradı gözleri. Allah’tan o yetkili o an orada yoktu(!)
Bakan Kurum, hızını alamadı ve ortamda bulunan siyasilerin gerekçe ve mazeretlerine de “şehri konuşuyor” diyerek tersledi. Ortam buz kesti ve yüzlerden düşen bin parça konumuna ve moduna geçildi.
Bakan Kurum belki de ilk kez bu kadar hiddetlenmiş ve öfkelenmişti. Zira bizzat Valiliğe beş ay önce yazdığı yazının gereği yapılmak şöyle dursun kale bile alınmamış, yok sayılmıştı.
Bakan Kurum talimatı anında verdi ve inşaat mühürlendi, şantiyenin başına da polis görevlendirildi.
Olay burada da kalmadı ve Sözcü Gazetesi Çarşamba günü “şaka gibi” manşetiyle “deprem bölgesinde 26 katlı bina” cümlesi ile konuyu ulusala taşıdı.
Bu haberle birlikte Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile birlikte Ak Parti Genel Merkezi, söz konusu inşaatın ihale sürecinden bugüne kadar tüm resmi evrakları talep etti.
Konu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da gündeminde şu an.
Yaşanan olaylarda herhangi bir inşaatın durdurulması değil, vatandaşa reva görülen 5 kata karşın devletin binasına 30 kata izin verilmesi.
Bu konu nasıl ilerler, asıl sorumlular yerine kaç masum bürokratın canı yanar bilinmez ama Bakan Kurum, bu meselede halkın yanında durduğunu göstermiş ve adil bir devlet adamı olmanın çok güzel bir örneğini vermiştir.
