Yapılan bir atama ve bunun şehre yansıması var. Bu aşamadan sonra atamanın isabetli olup olmadığından ziyade sürecin nasıl işlediği ya da işletildiği önemli.
Tecrübeli siyasetçiliği yanında dik duruşu ve ilkeli tavırlarıyla her zaman takdir edilen Ejder Açıkkapı’nın bile tepkisine bile yol açmışsa bu süreç, demek ki ciddi Bizans oyunları yaşanmış demektir.
Ak Parti, sıradan bir parti değil, ülkemize hizmetle birlikte dünya mazlumlarının sığınağı ve güvenli limanıdır. Bu partiye, salt siyasi bir misyon yüklemek ve tek amacının iktidara gelmek olarak görmek bu hareketin çıkış felsefesine ve asli gayesine haksızlık olur .
Bugün Akdeniz’de dengeler değişmiş, AB, NATO gibi köklü kurumlar tartışılır hale gelmiş ve birçok ülke bu oluşumlardan çıkmışsa bunun asıl kahramanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.
Bugün İslam coğrafyalarında hiç görmedikleri halde yaşlı gözlerle Erdoğan’a dua eden mazlum insanların samimiyetidir bu iyilik hareketini mübarek kılan.
İnsanların siyasi hizmetleri yanında farklı ve çoğu insani ve vicdani anlamlar yüklediği Ak Parti’yi şahsi gelecek hesaplarına alet ve hatta kurban etmek çok insaflı ve duyarlı bir tavır olmasa gerek.
Bu partiyi halk kurdu. Bu parti vicdanların ortak sesinin bir yansıması olarak 19 yıldan beri iktidar oldu ve sayısız hizmet verdi.
65 gün önce de bu kutsal davanın Elazığ İl Başkanlığı nöbeti için bir çalışma başlatıldı. Ramazan Gürgöze’nin istifasının ardından doğal olarak başlayan süreç, farklı alanlara ve siyasi güç gösterme arenasına dönüştü.
Aslında olayın doğası gereği bu durum da kabullenilebilir. Asıl anlaşılmayan ve kabul edilmeyen ise, kendi desteklediği adayın tüm eksilerini artıya çevirme, diğer adayların olumlu yönlerinin eksiye çevirerek sunma ve bunda ısrarcı olma…
Aynı davada yol yürüyen, geçmişte birçok görev tevdi edilen bir isim nasıl oluyor da birden bire yeteneksiz, başarısız, sevilmeyen, istenmeyen ve tabanı olmayan biri olabiliyor.
İl Başkanlığı görevine atanan Şerafettin Yıldırım gibi Haydar Evliyaoğlu’da İl Başkan Yardımcısı olmuş, SKM başkanlığı yapmış ve başarılı olmuş bir isim. Geçmişte görev verilmeye değer ve yetkin görülen, şehrin manevi hamurunu yoğuran saygın bir aile ve itibarlı bir ticari yaşamı olan bir isim nasıl oluyor da birden bire olumsuz kelimelerle anılabiliyor anlaşılabilmiş değiliz.
Son polemik ise Haydar Evliyaoğlu’nun teşekkür mesajında bir milletvekiline yer vermemiş olması. Neymiş efendim şık olmamışmış. Neymiş efendim, hedef gösteriyormuş. Neymiş efendim, karizma çiziliyormuş. Verilen tepkiler aslında bir suçun da itirafı niteliğinde!
Haydar Evliyaoğlu, tıpkı istifa açıklamasında kendisinin görevden alınmasına sebep olan siyasilere teşekkür etmeyen Ramazan Gürgöze gibi ilkeli ve ahlaki davranmıştır. Çirkin siyasetin kurbanı olarak ikiyüzlülük yapmamıştır. İçinden geçeni açıkça dışa vuran bir tavır sergilemiştir ki siyasette bu anlayışa uzun süreden beri hasretti bu camia.
Her türlü ayak oyunları, karalama, olayları farklı anlatma tutumu karşısında hiçbir şey olmamışçasına ve onursuzca teşekkür etmek, sağlam irade ve karaktere sahip insanların yapacağı bir iş değildir.
Tıpkı Ramazan Gürgöze, tıpkı Ejder Açıkkapı gibi açık ve net olmaktır Haydar Evliyaoğlu’nun yaptığı.
Makamlar, mevkiler her şey değildir. Ve hatta çoğu zaman birçok kişinin kaybettiği bir imtihan vesilesi olan hiçbir şeydir. Gelecek küçük bir dünyalık görev, savunulan ilke ve değerleri çiğnemeyi getirilecekse o insandan hayır gelmez zaten.
Siyasette, ticarette, sosyal hayatta ve iş çevremizde karakterli olan insanların uzun vadede kazandığına, günün adamı olan, güne selam çakıp geçmişe hakaret edenlerin akıbetinin iyi olmadığına hepimiz şahitlik etmişizdir.
Nokta kadar çıkarı için virgül gibi eğilmemek gerek. Her şeyden önce bir duruşu olmalı, bir değerler manzumesi olmalı insanın. Ve ne pahasına olursa olsun bunlardan taviz vermemeli.
Haydar Evliyaoğlu, bu tavrıyla bazı çevrelerce eleştirilse de kendince doğru olanı dürüstçe yapmış ve ikiyüzlülük göstermemiştir. Bu tavır, partiye ve atanan il başkanına değil, bir tarafı yüceltme adına bir tarafı haksız, yersiz ve olumlu gösterge olarak sunulması gereken özellikleri olumsuzluk yaftasıyla raporlara enjekte edip karar mekanizmasını etik olmayan bir şekilde etkileme gayretidir.Gerisi fasa fiso tabiki anlayana(!)
