14 Mayıs seçimlerinde şehrin siyasi nabzını tutan Haber Ayrıntı gazetesi ve haber sitesi olarak partilerden milletvekili aday adayı olmak isteyenlerle ilgili son bilgileri manşet haberimizle sizlerle paylaştık.
Partilerin hem genel merkezleri hem il teşkilatları hem de mevcut milletvekillerinin ittifak ettikleri bir konu var ki o da seçimlerden en yüksek oyu alacak bir listeyi oluşturmak ve halkın karşısında güçlü isimlerle çıkmak.
Bu ilkesel görüşü hemen herkesten duyuyor ve bunu destekler açıklamalarını özel sohbet toplantılarında dile getirdiklerini biliyoruz.
Ancak bu değerlendirmeleri yapan aynı siyasetçilerin, kendilerini bu ilkeden ve genel bakıştan ayrı ve uzak gördüklerine de şahit oluyoruz.
Ne demek istiyorum? Bir milletvekili ya da siyasi kendi partisinin en iyi sonucu alması için güzel ilkeler ve görüşler ortaya koyuyor ancak kendisini listenin başına yazıyor.
Kendi görüşüne göre listenin yeni, yıpranmamış ve güçlü isimlerden oluşması lazım ancak kendisi listede olmazsa parti ve şehir için büyük kayıp olur.
Hemen her siyasi bu hesabı ve bu değerlendirmeyi yaparak kendisi dışında tüm bilindik ve hatta kendisinden daha güçlü isimleri “yıpranmış” gerekçesi ile ekarte ederken kendisini çok gerekli, çok önemli ve hatta olmazsa olmazlar sınıfına koyabiliyor.
Hiçbir makamda hele siyasette hiç kimse vazgeçilmez değildir. Hele hele yıpranmış, defalarca seçilmiş bir ismin siyasette sürekli boy göstermesi, mensup olduğu siyasi parti için dezavantaj hatta yüktür.
Partisine ve liderine vefalı ve sadakatli bir eski siyasetçinin 2023 seçimlerinde yapacağı en anlamlı adım, “bu önemli seçimlerde ben olmayacağım, partimin geleceği için yeni isimlerin adaylığını daha doğru buluyorum” diyerek bu olgunluğunu ve adanmışlığını göstermesi olacaktır.
Aldığımız duyumlara göre, listede kendini yeniden görme umudu taşıyan isimlerin büyük bir hezimet yaşayacakları gibi bir gerçek ortada iken, “ben yokum” deme erdemini göstererek kahraman olmak ve gelecekte belki daha önemli görevlerle taltif edilmek varken “illa da ben” deme hırsınının anlaşılacak bir yönü ve tarafı yoktur.
Yazının başlığını merhum Azer Bülbül’ün “İlle de sen” şarkısından aldığımızı sizler de anlamışsınızdır.
Ne diyordu o şarkı:
Şu gönlüne bir girebilsem
İlle de sen, ille de sen
Şu kalbini bir çalabilsem
İlle de sen, ille de sen”
