Serkan GÜRTÜRK

'HER ŞEY YOLUNDA?'

Serkan GÜRTÜRK

 

Erken seçim tartışmaları, partilerin özellikle şehirde karşılığı ve oy potansiyeli olan isimlerin saflarına katma girişimleri, görevden alınan ve önümüzdeki günlerde görev değişikliği yaşanacak il başkanları ve Milletvekilliği düşünen isimlerin kamuoyunda kendini gösterme girişimleri ile siyaset ısınıyor.

Kısa bir süre önce ülke için bir umut ve sorunlara derman olarak kurulan Deva Partisi il Başkanı Murat Dağhan’ın istifasına kadar uzanan ve genel merkezin duyarsızlıkları, “kalkışma” ve “korkak adamdan lider olmaz” gibi ifadelerle verilen mesajlar…

Varlığı ile yokluğu belli olmayan Gelecek Partisi, şehirle ilgili sözü olmadığı için ulusal sorunları konuşmakla zaman geçiren ve muhalefet görevlerini yeterince yapamayan diğer partiler…

Hem ülkemizde hem de şehrimizde yükselen bir değer olarak öne çıkan İyi Parti’ye olan yönelimler, partinin genel başkan ve önemli isimlerinden şehrimizdeki yine sevilen isimlere yönelik teklif ve özel görüşmeler…

Tüm bunlar arasında aslında en çok sıkıntı yaşayacağı şimdiden belli olan en çok çalışması ve halka inmesi gereken partilerde gözle görünür bir rahatlık ve daha da ötesi rehavet…

Geçerken ya da özel bir işi hatta alışveriş yaptığı esnafla fotoğraf çekip yayınlamalar, falan ilin milletvekilinin vefat eden kayınvalidesi için yayınlanan taziye mesajları, özel gün kutlama mesajları ve parti toplantı resimleri…

Oylar çantada keklikmiş gibi, vatandaş başka bir alternatif yokmuş da zorunlu kendilerine oy verecekmiş gibi bir algı ve bunun getirdiği fetret dönemi…

Gençlerde yok olan, mutfaktaki yangından dolayı kadınların gönlünden düşen, esnaf, memur ve işçinin nefes alma takatinin kalmadığı bir dönemde siyaset yapmak elbette zor ama halktan kaçarak da siyaset yapılmıyor işte.

Sanki yeni seçmen kazanacaklarmış da eskilerine ihtiyaçları kalmamış modunda üstenci bir bakış, herkesin kendisine muhtaçlık ve minnet duygularını izhar etmesini bekler görünümlü soğuk ve resmi yaklaşımlar, göstermelik ve karşılığı olmayan ziyaretler…

En trajikomik olan ise körler sağırlar birbirini ağırlar misali sosyal medyada birbirlerini uçuran ve emsalsiz gösteren aynı odanın sakinlerinin evlere şenlik halleri. Kimse teşekkür edecek, takdir edecek bir şey bulup yazamayınca ne yapsın garipler. Kerameti kendinden menkul misali;  ballı, şekerli ve şerbetli cümlelerle reklamı kendinden menkul tiplerle yürüyor zannediliyor siyaset gemisi.

Tabanın kitlesel halde farklı mecralara kayması gerçeğinden habersiz olmak ve herkesin kendilerine mecbur ve mahkûm olduğunu bilmek çok kötü bir durum.

Mathieu Kassovitz’in henüz 28 yaşında yazıp yönettiği “Protesto” (La Haine) adlı film, düşen bir adamın hikâyesini anlatıyor gibi görünse de aslında düşmekte olan bir toplumu ve gurubu ele alır.

Filmde 50 katlı bir binadan düşen adamın hikâyesi anlatılır. Her katta kendini rahatlatmak için şunu tekrar eder: “Şimdiye kadar her şey yolunda, şimdiye kadar her şey yolunda,  şimdiye kadar her şey yolunda….

Tabi kaçınılmaz son ve yere çakılış. Zira önemli olan düşüş değil, yere çarpılış ve çakılıştır.”

Siyasette;  tüm algı ve alışkanlıkların;  ekonomiye, sosyal çöküntüye, torpil ve adaletsizliğe çarpıp darmadağın olduğu bu günlerde “Protesto” filmi siyasetçilerimiz için bir ayma ve uyanmaya yarayan bambaşka anlamlar ifade edebilir. Her şeyin yolunda gittiğini düşünen ve bunun rahatlığını yaşayan siyasilerimize “La Haine” filmini izlemelerini şiddetle tavsiye ediyoruz…

Yazarın Diğer Yazıları