Serkan GÜRTÜRK

GÜNÜ DEĞİL GELECEĞİ PLANLAMALIYIZ

Serkan GÜRTÜRK

24 Ocak depreminin ardından şimdilerde en çok konuşulan konu, şehrin yeni süreçte nasıl yapılanacağı ve nasıl bir kent vizyonuyla hareket edileceği.
Şehirleri geleceğe taşıyan, cazibe merkezi olmasını sağlayan ve göç veren değil göç alan bir şehir konumuna yükselmesi, ekonomik hayat kadar kentsel gelişim açısından da önemlidir.
Gelişen ve sürekli gelişen şehirlerin, kentsel açıdan da geliştiklerini, çok geniş bulvarlar, yan yollar, geniş kaldırımlar, büyük park alanları, sosyal ve spor alanları açısından zengin olan bir şehir, hem ekonomik hem de sayal hayat açısından da gelişme trendi göstermiş şehirlerdir.
Bugün Kayseri’yi, Gaziantep’i, Kahramanmaraş’ı hatta Diyarbakır’ı milyonluk kent haline getiren ve sürekli bir gelişim göstermesine sebep olan en önemli etken, imar Planlarının günün mevcut koşullarına göre değil, gelecek 50 yılın ihtiyaçlarına karşılık gelebilecek bir projeksiyon ile hazırlanması ve hayata geçirilmesidir..
Diyarbakır Diclekent semtinin görülmesi, bu şehirde yeni açılan bulvarlar ile yanında açılan servis yolları ile birlikte karşıdan karşıya en az 100 metre mesafeli imar yollarını görünce ne demek istediğimiz belki daha net anlaşılacaktır.
24 Ocak depremi, birçok açıdan şehrimiz için bir fırsat ve avantaja dönüşmüş bulunmaktadır. Bir şehri tümüyle dönüştürmek belki mümkün değil ama doğal afetler zaman zaman bizlere bir imkân sağlar, bir fırsat tanır.
Elazığ’ın yeniden ve dakat gelecek projeksiyonu çizen bir imar planının yapılması imkanı doğmuştur. Mevcudu, bir iki metre geri çekerek korumak ve bunu parsel bazlı yenilenmeye dönüştürmek, anlık sorunları çözüyor gibi görünse de şehrin geleceğini karartmak ve eskiyi korumaktan öteye geçmeyen bir plan olacaktır.
Radikal değişimler, radikal kararlar ve güçlü irade ile hayat bulur. Mevcudu, küçük dokunuşlarla ıslah etmeye çalışmak ve bunu başarı diye takdim etmek, gelecekte telafisi imkânsız hataların doğmasına sebep olacaktır. Bugün, bitişik nizam ve parsel bazlı inşa edilecek bina en az 60-70 yıl daha yerinde kalacak ve bu alanda herhangi bir çalışma imkânını vermeyecektir.
24 Ocak depremi, bizlere manevi bir uyarı olmuştur. Evlerinizin hali budur denmiştir. Ve herkes aslında bildikleri ve hiçbir adım atmadıkları halde kendi evinin durumunu bu kez sert bir uyarıyla görmüştür. Yaşanan deprem sonrası şehir köklü değişim radikal kararlara hazırdır. Bugün yapılmayan ya da yapılma iradesi gösterilmeyen ve şehre gelecek vizyonu çizen imar planlarının sonraki yıllarda yapılma ve hayata geçirilme şansı yoktur.
Abdullahpaşa, Mustafapaşa, Sürsürü, Rüstempaşa, Nailbey, Kültür, İzzetpaşa, Yeni Mahalle, Rızaiye, İcadiye, Sanayi, Kırklar gibi mahallelerimizde yapıların yarısından fazlası yenilenecek olması, bu fırsatı bizlere fazlasıyla vermektedir.
Şehrin kaderi, bu konularda çok da yetkin olmayan, her kafadan gelen sese göre fikir değiştirecek kadar kararsız ve tutarsız olan, daha doğrusu şehrin geleceğini değil, bugünkü durumdan kısa sürede nasıl kurtarırız da yeni binaları yaparız diye gereksiz bir heyecan ve aceleciliğe kaçan şehir plancılarına bırakılamayacak kadar önemlidir ve hayatidir.
Çok aceleye getirilemeden ve şehrin dinamiklerinin de önerileri alınarak ancak her hâlükârda 2060, 2080’lerin ihtiyaçları ve öngörüleri hesaplanarak planlama yapılmalı ve bu konuda günü kurtarma yerine, geleceğin Elazığ’ını kurma hedeflenmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları