Serkan GÜRTÜRK

ESNAFIN SESSİZ MAĞDURİYETİ

Serkan GÜRTÜRK

Covid-19 salgınının en çok mağdur etiği kesimlerin başında esnaflarımız geliyor. Aylardan beri işyerlerini açamayan ve çalışanlarına aylık, mülk sahibine kira veremeyen esnaflarımız, çalışanlarıyla birlikte kendileri de ciddi mağduriyet yaşıyorlar.

Kendileri belki işyeri sahibi ve belli bir varlığa sahip olmaktan dolayı çok dile getirmese de mağduriyetlerini her platformda üst perdeden ifade etmese de zor günler geçiriyorlar.

Ülkemizdeki vaka sayılarının azalması, ilimizde yoğun bakımda tedavi gören hastaların kalmaması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bayram öncesi bazı sınırlandırmaların esnetilmesi açıklamalarıyla birlikte bir umut ışığı yakalayan esnaflarımız dört gözle normalleşmenin ilk adımlarını bekliyorlar.

Birkaç hafta sonra yaşayacağımız bayram, belki geçmişin bayramları gibi çok ikramlı, çok alışverişli ve çok ziyaretlerle örülü olmayacak ama insanların zaruri ihtiyaçlarını karşılama noktasında belirli bir ekonomik hareketliliği gündeme getirecek.

Esnaflarımıza valilik tarafından verilen değişik destekler ve 1.000TL’lik yardımlar da yaşanan mağduriyetin derecesi ile çok orantılı değil. Devletimizin bu jesti belki güzel düşünülünmüş ve hayata geçirilmiş bir güzellik ama sadra şifa derecesi oldukça mütevazı bir rakam.

Sürecin en çok mağdur etiği esnaflarımızın yaşadığı sıkıntılara esnaf kardeşliği kampanyası da ilaç gibi geldi ancak bu çalışma gıda paketi yardımının ötesine geçemedi.

Esnaflarımızın hemen her biri zaten kendisi zor durumda. Şairin dediği gibi her bir esnafımız; “kendisi himmete muhtaç bir dede, kadı ki gayriye yardım ede” konumundalar. Hiçbir sektör yok ki işleri çok iyi olsun ve o alanda bir ticari canlılık olsun.

Hizmet sektörü tümüyle durmuş, ulaşım, konaklama, yeme-içme, kuaför, kafe, çay ocağı ve diğer sektörlerde ekmek kazanan on binlerce insanımız evlerde oturuyor ve kara kara düşünüyor. Hem bugünü hem de normalleşme olsa dahi hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı, insanların tüketim alışkanlıkları ile sosyal mesafe hassasiyetinin kalıcı olacağı yeni dönemde de nasıl bir geleceğin kendilerini beklediğini, çaktırmadan çocuklarının yüzüne bakarak ve içi kan ağlayarak düşünüyorlar.

“Salgındır geçer ve bizler normale döneriz” mantığı ve tesellisi de esnaflarımıza umut vermiyor artık. Gelecekle ilgili ciddi endişeleri ve karamsarlıkları var.

Elazığ’ın belki de diğer şehirlerden bir farkı var o da deprem dolayısıyla yapımına başlanan çok sayıda inşaat ve bunu besleyen yan sektörler.

On binlerce konut ve işyerinin yapılacak olması ve bunların birçoğunun ihalesinin yapılma aşamasında olmasını bir çıkış umudu gören esnaflarımıza yeni süreçte kolaylıklar diliyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları