Serkan GÜRTÜRK

Aynı krizi Çin'de yaşamıştı

Serkan GÜRTÜRK

 

Ülkemiz ciddi bir ekonomik krizden geçiyor. Pandemi sürecinin beklenen bu artçı ekonomik sarsıntıları, tüm dünya ülkelerini perişan etti ama ekonomisi güçlü temellere dayanmayan, üretim yerine döviz, tahvil ve coin ekonomisinin daha çok revaçta olduğu ülkemizi daha bir yıktı gibi.

Bu sürecin atlatılmasının birinci ve tek şartının üretim olduğunu Cumhurbaşkanı Erdoğan sık sık vurguluyor. Bunun da hayata geçirilmesi için faizlerin  mutlak surette düşürülmesi çağrısı ve ısrarından da asla vazgeçmiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği; tüm ekonomi nazariyeleri ve gerçekliklerine göre doğru ve olması gereken bir teori. Faiz ne kadar düşük olursa yatırımcıya güven gelir ve bu cesaretle yeni yatırımlar art arda hayata geçer.

Ancak, ekonominin kaygan bir zeminde seyrettiği, döviz ve altının durduğu yerde daha çok kazandırdığı risksiz bir ortamı bırakıp da yeni yatırım yapma macerasına kim atılabilir ki?

20 yıl önce aynı krizi Çin’in yaşadığı, bu krize rağmen üretim yapan ve krizi fırsata çeviren Çin’in bu dönemden bir dünya devi olarak çıktığı gerçeği de karşımızda duruyor.

Bu günlerde belki sadece pahalılığından şikâyet ettiğimiz birçok hayati ürünü önümüzdeki dönemde paramız olsa dahi bulamayacağımız günlerin gelme ihtimali çok yüksek.

Şu an dünyada ciddi bir tedarik krizi yaşanıyorsa, küçük bir araba parçası dahi aylarca gelmiyor, her alanda bir durma yaşanıyorsa, bu durum, Türkiye için bir çıkış noktası olabilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ısrarla yatırım ve üretim vurgusu yapması, piyasanın ve özellikle muhalefetin, “faiz sebep enflasyon netice” cümlesini sıklıkla ifade etmesinde verdiği tepkiye rağmen bu ısrarından vazgeçmemesi ve geniş halk tepkisini de göğüsleyerek ortaya güçlü bir irade koyması, yeni bir dönemin başlangıcı olabilir.

Zaman, bugün artık sıradan bir ürüne dahi ulaşmakta zorluk çekiliyorsa, bu durumu iyi analiz edip Çin örneğinde olduğu gibi hemen herkesin fedakârlıkta bulunacağı bir üretim seferberliği başlatılması zamanıdır.

Bunun için iş adamlarını yüreklendirecek, onların önündeki tüm engel ve zorlukları sıfıra indirecek önlemleri almak ve yeni yeni teşviklerle desteklemek gerekiyor.

Bugün üretim için yatırımcıya verilmeyen desteklerin, yarınlarda daha kötü duruma düşen ülkemizin düze çıkması için fazlasının harcanması zorunluluğuna ve mecburiyetine düşmeden bugünden üretimin önünü açmak gerekiyor.

Elâzığ’da uygulanan 6. Bölge avantajları 31 Aralık 2021 tarihi itibarı ile sona erecek. Muhtemelen bu süre siyasilerin herhangi bir adım atmalarına dahi gerek bıraktırmadan bir yıl daha uzatılacak. Ancak 6. Bölge avantajların sadece OSB sınırları içindeki işletmelere yönelik uygulanması da üretimin önündeki en büyük engel olarak görülüyor.

Elazığ OSB elbette üretim üssü. Ancak bu alanda kendisine arsa tahsisi yapılmadığı için farklı bölgelerde ve kendi imkânları ile üretim yapan işletmelere üvey evlat muamelesi yapılması ve teşvik kapsamı dışında tutulması adaletsizliği de ilimiz ve ülkemiz üretimini olumsuz yönde etkilemekte.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın,  ekonominin düze çıkması ve Türkiye’nin bu kiriz fırsata dönüştürecek kararlı adımlarını olumlu buluyoruz. Ve fakat bürokrasi ile birlikte ekonominin gelişmesi adına çalışma yapan kurumların da aynı hassasiyeti ve heyecanı gösterip üretimin önündeki tüm engellerin kaldırılması yönünde bir bakış açısı geliştirmelerini bekliyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları