
Gazze Planı
Galip Önlü
Değerli arkadaşlar Gazze Planına değinmeyi gerekli gördüm.
Bilindiği üzere ABD Başkanı Trump önce Müslüman ülkelerle görüştü, ardından Başkan Erdoğan ile görüştü, sonra da katil Netenyahu ile görüştü.
Öyle görünüyor ki Trump, en son görüştüğü kişiden epey etkileniyor.
Şuan Trump, Hamas’a 4 gün süre verdiğini belirtiyor ve Hamas’ın bu planı kabul etmekten başka bir şansının bulunmadığını söylüyor.
Şu şartlardan birkaç tanesine tekrardan bakıp kısaca değerlendirelim.
“Hamas silahları bırakacak ve rehineleri 48 saat içinde teslim edecek. İsrail Gazze’den aşama aşama çekilecek.”
Peki, burada İsrail’in çekileceğinin bir garantisi var mı? Yok.
İsrail’in ise Filistinli rehineleri bırakacaklarına kanmayın.
İsrail bugün rehineleri bırakır, yarın o bıraktığı rehineleri evlerinde öldürür.
Bir diğer madde:
“Gazze’yi geçici olarak teokrat bir komite yönetecek.”
Çok gariptir ki bu komiteye başkanlık edecek kişi Trump’a en yakın olan isim Tony Blair…
Bu şahıs, Irak’ta kimyasal silah var yalanını ortaya atarak ve bütün kamuoyunu aldatarak en az 1 milyon Iraklının ölümünden ve Irak’ın kaos dönemine girmesinden sorumlu kişidir.
Bu şahıs başkanlık edecek ve bu süreçte buna güvenilecek öylemi? Cevabı size bırakıyorum.
Bir başka madde:
“Gazze, komşularına zarar vermeyen, terörden temizlenmiş bir bölge haline gelecek.”
Yani Hamas, komşularını rahatsız eden bir terör örgütü öyle mi?
Yan komşusu, gariban İsrai’i rahatsız ediyor?
O yüzden Hamas silahsızlandırılıp pasif hale getirilecek öyle mi?
Şu maddenin saçmalığına bakar mısınız?
Bu söylem Hamas için değil İsrail için söylenmelidir.
Çünkü barışı bozan tek bir örgüt vardır. O da İsrail’dir.
Bir başka madde:
“Tüm rehineler iade edildikten sonra, silahlarını bırakacak olan Hamas affedilecektir.”
Bugüne kadar çocuk bebek, genç yaşlı demeden 66 bin kişiyi öldüren İsrail…
Ama affedilecek olan Hamas…
İsrail katliam yapmış, soykırım suçu işlemiştir. Hiçbir sorun yok…
Hamas kendini savunmuştur. Ayrıca affa maruz kalacaktır.
Ne kadar da gülünç değil mi?
Trump’ın Netenyahu’ya uyarak ilan ettiği antlaşma, aslında İsrail’in Gazze halkını rehin alarak Hamas’a yaptığı bir şantaj antlaşması.
Bu antlaşma Gazze için ölümden beterdir.
Tek soru soracağım?
Birleşmiş Milletlerin kabul etiği 1967 sınırlarını ihlal eden Gazze midir? İsrail midir?
İsrail’in 1987 sınırlarına geri dönmesi şartı antlaşmaya konulmadığı sürece Hamas’ın bu antlaşmaya onay vermesini, üzülerek söylüyorum ki doğru bulmuyorum.
Fakat burada Müslüman ülkelerin bu antlaşmaya onay vermiş olmaları da üzücüdür. Özellikle Başkan Erdoğan’ın antlaşmayı tekrardan gözden geçirme veya değişiklik yapma hususunda atacağı adımlar olursa çok iyi olacaktır.
Çünkü bu şekilde kabul edilecek bu antlaşma, Filistin’e fayda sağlamayacaktır.
Her şeyden önce Hamas antlaşmayı kabul eder de silahları bırakırsa eğer, İsrail’in tekrardan saldırmayacağının bir garantisi var mıdır? Yapılan antlaşmada garanti veya garantör de yok.
Bu durumun tarihte örnekleri de mevcuttur.
1995 ylıında Bosna Hersek 9 bine yakın Müslüman erkeği silahsızlandırdıktan sonra Sırplara “Srebrenitsa Katliamı” yaptı.
Yine 1982 yılında Filistin direnişinde silahlar teslim edildikten sonra “Sabra ve Satilla” katliamı yapıldı.
Tarihin tekerrür etmeyeceğini kim garanti edebilir?
Netenyahu mu?
Netenyahu, bu plana Trump’ın yanındayken “tamam kabul ediyorum” dedi.
Antlaşmada ne yazıyor? İsrail’in silahlar bırakıldıktan sonra aşama aşama çekileceği yazıyor değil mi?
Trump’ın yanındayken bu antlaşmayı ve mantıken antlaşmanın tüm maddelerini kabul eden Netenyahu, bir gün sonra yaptığı açıklamada “Biz İsrail olarak Gazze’den çıkmayacağız” dedi.
Mayıs 2024 yılında Biden yönetimin yönettiği ateşkese de “evet” diyen Netenyahu, sonradan ateşkesi ihlal edip sadık kalmamıştı.
O sebepten ötürü nihai hedef, Filistinliler ’in hakları garanti altına alınmış egemen bir Filistin Devletinin kuruluşu olmalıdır.
Yoksa Trump’ın “Hamas eğer antlaşmayı kabul etmezse İsrail’e tam destek vereceğiz” demesi adeta Hamas’ı antlaşmaya zorlaması anlamına gelmektedir. Aslında Hamas’ın antlaşmaya hayır demesi Netenyahu’nun işine gelir. Neden? Çünkü ABD’den artık fiili destek alır. Ayrıca Hamas’ı kamuoyunda “biz barışla evet demiştik, onlar kabul etmedi” imajı verir.
Burada yapılması gerekilen şey, antlaşmada bazı maddelerin gözden geçirilmesi veya değiştirilmesidir.
Bu planda İsrail’in yaptığı soykırımın hesabının nasıl sorulacağı yok.
İsrail antlaşmayı çiğner de tekrardan katliamlara devam ederse yaptırımların neler olacağı yok.
İki devletli çözüm anlayışı da yok.
İsrail bu bölgede dünyanın en büyük savaş suçunu işledi.
Çocuklar, yaşlılar, bebekler keyfi öldürüldü.
Hamile kadınları öldürürken sevinç çığlıkları atan terör örgütünden bahsediyorum.
Evet, “bir taşta iki kuş vurduk, bir candan iki can aldık” diyerek sevinç çığlıkları atan katil bir zihniyet var.
İsrail sadece Gazze için değil tüm bölge adına bir tehdittir.
Suriye’yi Golan bahanesi ile hedef alacak.
Ürdün’ü Mescid-i Aksa bahanesi ile tehdit edecek.
Mısır’ı Sina Yarımadası yüzünden suçlayacak.
Suudi Arabistan zaten Mekke-Medine sebebiyle nihai hedefleri…
Ayrıca en büyük amaçlarından biri Kâbe’yi yok edecekler.
Başta Türkiye olmak üzere Müslüman ülkelerin antlaşmayı tekrardan gözden geçirme taleplerini sunmaları şart…
Resmi kayıtlara göre 7 Ekimden bu yana 66 bin ölü, cesetleri enkaz altından çıkarılamayanları dâhil edersek bu sayı 100 bini geçmektedir. Ve bunların çoğu çocuk…
Bu insanlar boşuna mı öldü?
Çocuklar ve bebekler boş yere mi can verdi?
Bu antlaşma bana şunu gösteriyor.
“İsrail’in yaptıkları yanına kar kalacak...”
Eğer eksikler masaya yatırılır, özellikle garantörler ilan edilirse ve Özgür Filistin Devletinin kuruluşuna onay verilip, İsrail 1967 sınırlarına geri dönmeyi kabul ederse tabii bu antlaşma kurtarıcı olur.
Fakat şu anki mevcut antlaşma, Sevr Antlaşmasının bir benzeri gibidir.
Bakalım Hamas bu antlaşmayı kabul mu edecek yoksa ret mi edecek?