Tartışmalarla Zaman Kaybetmeyelim

24 OCAK DEPREMİNİN ARDINDAN DEVLETİN TÜM KURUMLARI VE VATANDAŞLARIN EL BİRLİĞİ İLE YARALAR SARILIYOR. ŞİMDİ SIRA ŞEHRİN YENİDEN İNŞA VE İHYASINDA…

 Tartışmalarla Zaman Kaybetmeyelim
TAKİP ET Google News ile Takip Et

 24 Ocak günü 6.8 şiddetindeki depremin ardından yaşanan tüm olumsuzluklar kısa sürede tamamlandı. Deprem anında yıkılan ve enkaz altında kalan vatandaşlarımızın kurtarılmasından evsiz kalan hemşehrilerimize çadır ulaştırılmasına, insanlarımıza gıda yardımı yapılmasından psikolojik desteğe kadar tüm gereksinimi karşılayan devletimiz, tüm imkânlarını şehrimizin emrine verdiler.

 BAKANLARIN BÜYÜK GAYRETİ

 Depremle birlikte ilimize gelen üç bakan ve zaman zaman kendi bakanlık görevlerini inceleme ve vatandaşı ziyaretlerinde bulunan diğer bakanlar da hemşehrilerimizi yalnız bırakmadılar.
 İlk etapta yapılması gereken tüm arama kurtarma çalışmaları ve ardından deprem anında yıkılan binaları enkazından sonra depremde ağır hasarlı görülen binaların yıkımı da aralıksız sürüyor.

 AFET BÖLGESİ TARTIŞMASI

 Depremin yaraları sarılmaya çalışılırken ve bir an önce şehrin yeniden ayağa kaldırılması çalışmaları yapılırken bazı siyasilerimizin ve STK yöneticilerimizin Elazığ’ın afet bölgesi ilan edilmesi gibi bir gündem oluştu.
 ETSO Başkanı Asilhan Arslan, şehrimizin yaşadığı bu büyük felaketten hem kısa sürede yeniden yapılanma hem de şehrin ekonomisinin çökmekten kurtarılması için gündeme getirdiği afet bölgesi kavramı kısa sürede tüm şehirde karşılık buldu ve büyük destek gördü.
 Asilhan Arslan’ın dile getirdiği konu adı ne olursa, ya da nasıl adlandırılırsa adlandırılsın şehir insanının mağduriyetini kısa sürede gidermeye matuf ifade edilmiş ve gayet iyi niyetlerle konuşulmuş bir temenniydi.
 Asilhan Arslan, iş insanı tecrübesiyle deprem sonrası aylar ve hatta yılları da hem ekonomik hem de sosyal alandaki çöküntüsünü hmiş ve bunun yaşanmaması için kendisinin devletimizden ETSO başkanı olarak dile getirmişti.

 HEDEFE KONDU

ETSO Başkanı çok iyi niyetler ve şehrin geleceğini olumsuz etkilememesi için dile getirdiği afet bölgesi tartışması şehrin tüm kesimlerinde, siyasi cenahlarda, Ak partiye yakın birçok STK’da ciddi yankı buldu. Geçtiğimiz gün kanal 23 televizyonunda katıldıkları bir programda Ak parti milletvekillerinin hemen hepsi bu konunun 90 yaşındaki neneden tutun da 6 yaşındaki çocuğa kadar hemen herkesin kendilerinden sorulduğunu ifade etmeleri de konunun ne kadar taban bulduğunun bir itirafı niteliğindeydi.

 SİYASETE ALET ETME POLEMİĞİ

 ETSO Başkanı Asilhan Arslan’ın afet bölgesi tartışmasından sonra CHP Milletvekili Gürsel Erol’un Elazığ depreminin araştırılması önergesi de mecliste reddedilmesi, depremin siyasete alet edilip edilmediği polemiğinin yaşanmasına sebep oldu. 
 CHP milletvekili Gürsel Erol, mecliste yaptığı konuşmada depremden sonra devlerin tüm imkânlarının seferber edildiğini ifade ettikten sonra araştırma önergesine destek verilerek depremin yıkıcı etkilerinin sona erdirilmesini talep eti. 
 Bu gelişmeden sonra da depremin siyasete alet edilip edilmediği polemiği yaşanma süreci başlandı. Ak Parti milletvekilleri CHP milletvekili Gürsel Erol’u depremi siyasete alet etmekle suçlayacak biz konuşma noktasında ondan daha mahiriz ve bizler de alkış alacak çok güzel konuşmalar yaparız diyorlar.

 BELİRSİZLİK HÂKİM

 Depremin enkazı kaldırılırken şu an halkın kafasındaki en önemli soru bundan sonra devletin kendilerine hangi imkânı sunacağı ve yıkılan binalarının yerine yenisinin verilip verilmeyeceği. TOKİ tarafından yapılan açıklamaların depremde evleri yıkılan vatandaşların görüşü alınmadan verilmiş kararlar olduğunu ifade eden uzmanlar, kentsel dönüşümle birlikte cadde ve sokakların genişletilmesi ve yeşil alan ile diğer sosyal donatı alanlarının bulunduğu yeni bir şehir kurulmak isteniyorsa bunun 5 katlı binalarla yapmanın mümkün olamayacağını ifade ediyorlar.

 SÜREÇ UZARSA DEDİKODULAR DA ARTAR

 Şehrin yeniden yapılanması ve kentsel dönüşüm ile yenilenmesi konusunda hem vatandaşa hem de devlete daha çok yük binmemesi için imar revize planının uygulanmasının en doğru ve isabetli yol olacağını belirten vatandaşlar, bu konuda siyasilerin 10 katlı binalarda ısrarcı olmalarını, 4 ya da 5 katlı bina inşa edilmesinin şehri tıkayacağını ifade ediyorlar.
 Kentsel dönüşüm çalışmalarının başlaması için öncelikle imar durumunun açıklığa kavuşturulması gerekiyor. Siyasilerimizin TOKİ mantığıyla değil halkın beklentisi ve ekonominin kendi kuralları içinde işlemesine ve taraflara birçok imkânlar sağlayacak yeni alternatif kentsel dönüşüm metotları ile hareket etmeleri gerekiyor. Bunun en kestirme ve pratik yolu da imar rantıdır. Bu yapılmadığı takdirde sistem tıkanır ve yıkılan binaların yerleri yıllarca enkaz yığını halinde çöplük alanına döner.