Sosyal Medya Kabadayıları
Depremin ardından sosyal medya tam bir patolojik vaka arenasına döndü. Oldukça şiddetli olmasına ve buna rağmen sırf eski binaların yıkılması sonucu az sayıda can kaybına rağmen, birileri felaket tellallığı yapmakla kalmadı resmen içindeki kini nefreti ve pislileri kusma vesilesi olarak gördü.
Ahkâm kesmeleri geçtik bilip bilmeden birilerini karalamalar, iftiralar, çamurlar, küfürler hatta farklı ithamlar… Sosyal medyayı sınırsız özgürlük ve hakaret mecrası olarak gören cahiller, ellerine aldıkları sazın gazıyla nereye varacağını kestiremeden atıp tuttular ve halkımız yaralarını sarma derdinde iken onlar şöhretin dayanılmaz büyüsüne kapıldılar. Yaşanan depremin hemen ardından milletinin yanında ve içinde olan devlete olmadık hakarette bulunan, küçük çaplı aksaklıkları kıyamet kopmuşçasına dile getiren, pireyi deve yapan ancak olumlu hiçbir güzelliği görmeyen bu hastalıklı ruhlara karşılık aklıselim tarafın sessiz kalması hatta bu pespayeliklere prim vermesine ne demeli. Doğrular ne yazık ki yanlışlar kadar cesurca paylaşılamıyor bu ülkede. Cahilin cesareti burada da yeniyor doğruların gayretini. Büyük bir felaketten çıkmış bir şehrin tüm sorunları sihirli bir değnekle çözülür mü bilinmez ama bir şey çok dikkatimizi çekti. Sizler de dikkatlice bir bakın felaket tellallığı yapıp sağa sola saldıran tiplerin sosyal medya hesaplarına. Hiç birinin hayatta başarı öyküsü olmayan, toplumda hep asalak olarak yaşayan, kendi iradesi ve görüşü asla olmayan silik kişiliklerdir. Bu geriye atılmışlıklarını ancak aykırı durarak elde edecekleri gibi bir ruh haline sahip arkadaşlarımızı uzmanlar patolojik bir vaka olarak görüyor ve tedavi öneriyor. Bu tiplerin en önemli özellikleri, kendilerinde olmayan ve asla olamayacak olan sevgi ve mutluluk kavramını başkalarına yaşatmak istememeleridir ki bu da onları yaşamları boyunca hep sıkıntılı yapacaktır.
