Harput'ta Yeni Dönem

İlimizin önemli tarihi merkezi olan Harput’u tüm değerleri ile ortaya çıkarmak ve yapılacak tanıtımlarla turizm merkezi haline getirmek amacıyla yapılan çalışmalar önemli bir aşamaya ulaştı.
Elazığ Belediyesi, İl Özel İdaresi ve Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından 2010 yılında başlatılan bir çok tarihi konak ve sivil mimari örneği yapıların restorasyonla yeniden ayağa kaldırılması, restitüsyon, çevre düzenlenmesi, tüm yolların asfalttan arındırılarak tarihi dokuya uygun olarak taş döşemelerle yenilenmesinin ardından başlatılan çalışmalar meyvelerini  vermeye başladı.

İLK ADIM UNESCO 
Tarihi Harput beldesinde gerçekleştirilen çalışmaların ardından Şubat 2017 tarihinde önemli bir adım atıldı ve dönemin Elazığ Belediye Başkanı Mücahit Yanılmaz, Harput’un Dünya Geçici Miras listesine alınması müracaatını resmen yaptı.
 Elazığ Belediyesi ile Ankara Elazığ Kültür ve Tanıtma Vakfı'nın projesiyle Harput'un UNESCO Dünya Miras Listesine girmesi ile ilgili başlatılan süreç kapsamında Pisa kulesinden daha fazla eğik Ulucami minaresi ve süt kalesi başta olmak üzere birçok tarihi içerisinde barındıran Harput, Kültür ve Turizm Bakanlığı nezdindeki çalışmalarla birlikte ilimizdeki sivil toplum örgütleri,  basın kuruluşları ve Prof. İlber Ortaylı’nın sunumuyla UNESCO'nun Dünya Geçici Miras Listesine alındı. 

YENİ YÜZÜYLE İLGİ ODAĞI OLDU
Harput’un UNESCO Dünya geçici Tarihi Miras listesine alınmasının ardından, kalıcı listeye girmek amacıyla önemli çalışmalar yapıldı.
Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, Harput’un yeniden ihya sürecine önemli katkılar sunacak birçok projeyi hayata geçirdi.
Harput’un her karışıyla tarihi bir hazine olduğunu ifade eden Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, tarihin kendilerine yüklediği sorumluluğun bilinciyle, tarihi ve kültürel değerlerin koruması ve gün yüzüne çıkarılması ile yönelik çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürerek, seyir terası, Balakgazi Parkı çevre düzenlemesi, Hoca Hasan Hamamı restorasyonu, konakların restorasyonu ve tarihi Hüseynik yolu  olmak üzere birçok hizmeti  hayata geçirdi.

KALE, KAPILARINI AÇTI
Harput’a yapılan önemli hizmetlerin ardından uzun bir süreden beri devam eden kale kazılarıyla ortaya çıkan tarihi yapı ve ünitelerin bir kısmı  turizmin hizmetine sunularak ziyarete açıldı.

YEDİ YIL SÜRDÜ
Tarihi kaynaklara göre MÖ 8. yüzyılda Urartu Krallığı tarafından kurulan ve tarihe ışık tutan Harput Kalesinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Valilik ile Fırat Üniversitesi işbirliğinde 7 yıl önce yeniden başlatılan kazı çalışmalarında önemli yapılara ulaşıldı.
Çalışmalarda FÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Güzel Sanatlar Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Aytaç’ın kazı başkanlığı sorumluluğunda 40 kişilik ekip tarafından yapılan kazılar sonucunda; kürsübaşı alanı ile Urartu kutsal alanı ziyaretçilere açıldı. 
Açılışa, Vali Dr. Ömer Toraman, Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, Rektör Yardımcısı Mehmet Yılmaz, Kazı Başkanı Prof. Dr. İsmail Aytaç, kazı ekibi ve basın mensupları katıldı. 

TORAMAN: “ELAZIĞ’IN KÖKLERİ HARPUT’TA”
Harput’un kendisini çok etkileyen bir merkez olduğunu belirten Vali Ömer Toraman, "Şehir buradan aşağı taşınmışsa da benim kanaatim Elazığ’ın kökleri buradadır. Kökünden kopmamıştır ve ruhu buradadır. Bu alan Elazığ’ın ruhunun yaşadığı alandır. Şartlar değişiyor. Geçmişte de çeşitli sebeplerle yerleşimlerde çeşitli fiziksel değişimler olmuş. Bugün de oluyor ve devam da edecektir. Ancak bu irtibatı hiçbir zaman unutmamak gerekiyor. Bu bir zincirin halkalarıdır. 5 bin yıl öncesine kadar giden çok kıymetli bir alan.” Şeklinde konuştu.

“ÇOK EMEK HARCANMIŞ”
 Harput’la ilişkin yeniden anlaşılabilmesi, tanınması ve tanıtılması, ziyaretçilerin buraların gösterilmesi için yıllar içerisinde çok emek harcandığını ifade eden Vali Toraman,  “kazılarda ortaya çıkan eserlerden etkilendim ve memnun oldum. Biraz tarihle meşgul olmuş birisi için söylüyorum, buraları kazdıkça unutulmuş pek çok bilgi, manevi hazine çıkacak. Kırık parçalar olarak gördüğümüz eserler, hakikaten dünya çapında müzelerde sergilenebilecek eserlerdir” dedi. 

AYTAÇ: “ARTIK DÜNYA KAMUOYUNUN KARŞISINA ÇIKMA ZAMANI GELDİ”
Harput’un fethinin 936. yıldönümünde son yapılan restorasyon çalışmalarıyla beraber Harput Kalesi içerisinde bazı alanları ziyaretçilere açtıklarını aktaran kazı başkanı Prof. Dr. İsmail Aytaç, “Önemli bir merkez olan Harput’ta artık kültür varlığı olarak dünya kamuoyunun önüne çıkma zamanı geldi. Bu alanda şimdiye kadar 7 bin 500 metrekarelik alanın arkeolojik çalışmaları tamamlandı. Orta mahallenin restorasyon projesi bitti. Ufak noktaları kalmıştı. Zindan ve su sarnıcın restorasyon devam ederken, ziyarete açacak duruma getirdik. Urartu dönemi kutsal alanındaki basamaklar bu sene temizlendi ve ziyarete açılır hale geldi. Türkiye’de doğal kayalara oyulmuş en büyük kutsal alan olduğu anlaşıldı. Çıkarılan kalenin orta bölümündeki kutsal alanın koruma kurulundan izni alınarak geç dönem niteliksiz duvarları kaldırıldı ve kutsal alan bütün bütünlüğü sağlandı.” Dedi.

KÜRSÜBAŞI MEKANI 
 Kazılarda Kürsübaşı mekânlarının da ortaya çıktığını belirten Aytaç, “ince restorasyonları tamamlandı. Şimdilik düzenlemesi yapılarak ziyarete açıldı. 2021 yılında bir taraftan konservasyon diğer taraftan da kazı ve projeler devam etti. Bunlar bittikçe kamuoyu ile paylaşıldı. Yayınlar yapılıyor. Kitaplar hazırlandı. Sonuç olarak tüm bunlar turizme kazandırma noktasına geldi” diye konuştu.

KIŞ SEZONU İYİ DEĞERLENDİRİLMELİ
Harput kale kazılarında ortaya çıkan tarihi mekânların ilkbahar ile başlayacak yeni turizm sezonuna hazır hale getirilmesi için profesyonelce düzenlenmesi, gezi güzergâhının tüm birimleri ihtiva edecek şekilde düzenlenmesi ve alanın üzerlerinin çatı sacı yerine daha modern ve estetik örtülerle kapatılmış gerektiğine dikkat çeken uzmanlar, bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığı ile birlikte FKA ve diğer fonlardan kaynak alınması gerektiğini ifade ediyorlar.

SOSYAL TESİS VE DİNLENME ALANI
Kale kazılarını ziyarete gelen yerli ve yabancı turistlerin yorgunluk ve dinlenme ihtiyaçlarının düşünülerek kale önü ve gezi güzergâhında dinlenme alanları yapılması ve bunların özel şahıslar tarafından değil resmi kurumlar tarafından işletilmesi gerektiğine dikkat çeken uzmanlar, bu hizmetin özellikle yöresel ürün ya da dibek kahvesi firmalarına da sponsorluk karşılığı verilebileceğini de ifade ediyorlar.