Gazeteci mi, Provokatör mü ?

İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un ilimize yaptığı ziyaret esnasında Mustafapaşa mahallesinde yaşanan olayların bir gazetecinin tahrik ve provokasyonlarından kaynaklandığı ve halkın bu tür olaylara pirim vermediği görüldü.
Geçtiğimiz Salı günü Bakanların Mustafapaşa mahallesindeki incelemeleri esnasında gazeteci olduklarını iddia eden bazı şahısların, halkı siyasilere karşı tahrik ettiği ve sonrasında da bu görüntüleri çekerek basına servis ettiği görüldü.
Mustafapaşa mahallesine Bakanlarla birlikle giden Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları’nın toplantı alanına gelen vatandaşlarla yaptığı konuşmaları ve samimi diyalogları çarptırarak buradan olumsuz algı oluşturmaya çalışan bir gazetecinin, mesleğinin objektifliğini bırakarak provokatör rolüne soyunduğu görüntülerden net olarak anlaşılıyor.

GAZETECİNİN HDP VE  NEVRUZ PAYLAŞIMLARI

Duvar Gazetesi muhabiri olduğunu ifade eden Ardil Batmaz’ın 22 Nisan 2022 tarihinde sosyal medya hesaplarından Diyarbakır’da HDP tarafından düzenlenen nevruz kutlamasından resimler paylaşarak  “Diyarbakır Newrozu’ndan geri kalanlar” ifadesini kullanması, gazeteci kimliğine rağmen HDP’ye ve bölücü terör örgütüne sempati duyduğu ve kendisinin gazetecilik yapma yerine Elazığ’ın huzurunu bozmaya yönelik provokatörlük görevini üstlendiği açıkça  görülüyor.
Mesleğini, ideolojisine alet eden gazeteci bu tür provokasyonlarının Ak Parti ve Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları’nın hizmetlerini gölgeleme amaçlı olduğuna dikkat çeken vatandaşlar, bu tip isimlerin medya sektöründe olmasının daha büyük tehlikeler doğurabileceğini ifade ediyorlar. 

BAŞKAN ŞERİFOĞULLARI’NIN YANLIŞ BİR İFADESİ YOK

Başkan Şerifoğulları’nın hem bayan hem de bir bay hemşerimizle yaptığı diyalogda herhangi bir hakaret, haksızlık ve yapılan hizmetleri başa kalkma gibi bir anlam çıkartılamayacağını dile getiren Mustafapaşa Mahallesi sakinleri, özellikle sol ve terör sevici medyada köpürtülen duşakabin diyalogunun da bunu çok görme ya da vatandaşı aşağılama maksadı taşımadığı, tam tersi samimi bir sohbet akışı içerisinde söylenmiş bir ifade olduğunu belirtiyorlar.