Corona Virüsü'nün Toplum Üzerinde Psikolojik Etkenleri

Uzman klinik psikolog & Aile danışmanı Seren Karabulut Corona virüsü'nün toplum üzerindeki psikolojik etkenleri hakkında gazetemize özel açıklamalarda bulundu.

Corona Virüsü'nün Toplum Üzerinde Psikolojik Etkenleri
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Corona virüsü nedir, nasıl bulaşır ? Corona Virüsü (SARS-CoV), Çin’de görülen ve şiddetli akut solunum yetmezliği problemlerine yol açan bir virüstür. Tehlike oluşturacak şekilde yayılan virüs bireylerde belirtilerini; yüksek ateş, öksürük, kas ağrısı, ishal, zor nefes alma, iştahsızlık, bulantı ve farklı ağrı belirtileriyle şikayetlere sebep olmaktadır. Seyredilişi şekliyle grip olunduğu algısına kaptıran virüs gripten çok daha ağır sonuçlara yol açarak ölüm ile karşı karşıya bırakabilmektedir. Medyada yaygın olarak virüsten nasıl korunacağımıza dair bilgilere yer verilmektedir ve konu halkında özellikle bilinmesi gereken şey virüsün yakın temas davranışıyla oluştuğu durumudur. Bu sebeple korunmak için alınması gereken önlemler ; elleri sıklıkla yıkama davranışları, genel temizlik kurallarına uyacak tedbirler alınması ve kapı kolları ya da el ile temas eden diğer nesneler olan sık dokunulan alanlar ile temas ederken dikkatli olmak öncesinde dezenfekte etmek gibi önlemler fayda sağlayabilir. İnsanlarda nasıl bir psikolojik etkisi var ? Çin’ de görülüp yaygınlığı artan ve ülkemizde de görülerek bir tehdit algısı oluşturan Corona Virüs korku duyumlarının artmasıyla beraber panik davranışların da artmasını sağlamıştır. Ülkeler arası tehdit yaygınlığının artması ve bu sürecin uzun sürmesi toplum üzerinde oluşan korkunun artmasıyla beraber felaketleştirme düşüncelerinin de artmasına neden olabiliyor. Medya üzerinde yaygınlaşan paylaşımlar da korkunun tekrar tekrar tetiklenmesine sebep olabiliyor. Genel olarak bütün toplumu içerisine alan bu tehdit unsuru yaygınlaşarak ruhsal durumumuzu ; bilinmezlik düşüncelerine oldukça maruz bırakmakla beraber korku, anksiyete gibi duyumlarımızın da artmasına sebep olabiliyor . Her bireyin korku eşiği ve bir olay karşısında bakış açısı farklılık göstermekle beraber kimini daha çok etkilerken kimini daha az etkileyebiliyor. Bazı bireylerde yaşanan korku ve kaygılar yaşam alanlarını sınırlandırabiliyor ve neticesinde işlevselliği azaltma durumlarına sebep olabiliyor. Ve tehdit unsurunun yaygınlaşması bireylerde, agarafobi’ (alan fobisi) geliştirilmesine sebep olabilecek panik davranışlar ve sınırlandırmalarla; örneğin; kalabalık alanlara girme korkusu, alışveriş merkezleri, toplu taşıma araçları , kalabalık caddeler gibi alanlara karşı korku ve kaygı durumları görülmesine ve bireyler üzerinde psikolojik sorunlara yol açabilecek duyguların gelişmesine neden olabiliyor. Bu durumlar bireylerde asosyallik oluşmasına, normal yaşam düzenine devamlılık durumlarında problemler oluşmasına neden olabilir. Gelecek kaygısı, korkusu, şüphe duygusunu oldukça uyaran virüs salgını; toplumu olumsuz etkilemenin yanı sıra yaşamsal işlevselliği azaltmaya sebep olabilmektedir. Toplum içerisinde yetişkinler kadar çocuklarda bu durumdan oldukça olumsuz etkilenebilmektedir. Sosyal medya, televizyon ya da toplumdaki konuşmalara, söylemlere sıklıklar maruz kalan çocuklar; ebeveynlerin ya da diğer yetişkinlerin sergilemiş oldukları kaygılardan oldukça etkilenerek korkularını pekiştirebilir ve yetişkinlerin korku ve kaygılarının çocukları olumsuz etkilemesiyle beraber işlevselliklerini düşüren ve problemlere yol açan panik davranışlar geliştirmelerine sebep olabilir. Çocukların yanında konuşurken dikkatli davranmak oldukça önem arz eder çünkü çocuklar güvenlik ihtiyaçlarının ebeveynleri ya da bakım verenleri tarafından karşılanmasını beklerler. Bu ihtiyacı karşılanması beklenen bireylerin olumsuz duygu ve davranışları onları da oldukça olumsuz etkiler. Toplum olarak nelere dikkat etmeliyiz ? Toplum olarak dikkat edilmesi gereken durumlar vardır; Çocuklar ile iletişim halindeyken dünya üzerinde yaşanan bu tehditin varlığı yok sayılmamalıdır tabi ki ancak bu durum çocukların yaş ve gelişim seviyelerin uygun bir şekilde açıklanmalıdır; onların anlayabileceği bir dil ile aktarılmalıdır. Çocukların iç dünyalarını en iyi şekilde açıklayan ya da anlamlandıran oyun ve oyuncaklar yoluyla da açıklama yapmak fayda sağlayabilmektedir. Virüsten nasıl korunulacağına dair bilgileri de uygun bir biçimde aktarmak etkili olacaktır. Belirsizlikler ile kendini gösteren virüs hakkında farkındalığın sağlanması yaşanan problemlerin azalmasına yardımcı olabilmektedir. Kabul ve kararlılık bu durumda oldukça önem arz etmektedir. Toplum olarak böyle bir tehditin varlığını kabul etmek ve gerekli önlemleri alarak korunmayı sağlayabilmek; panik düşünce ve akabinde oluşan olumsuz davranışlardan kurtulmamıza yardımcı olacak ve içsel huzurumuzu sağlama konusunda fayda sağlayacaktır.