7269 Sayılı Kanun Gereğince Elazığ,'Afete Maruz Bölge' İlan Edilmelidir

Gazetemiz Köşe yazarı Av. Furkan Aktı hukuki olarak Elazığ'ın Afete maruz bölge ilan edilmesi gerektiği ile ilgili gazetemize özel açıklamalarda bulundu.

7269 Sayılı Kanun Gereğince Elazığ,'Afete Maruz Bölge' İlan Edilmelidir
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Aktı Hukuk Danışmanlık Kurucusu Av. Furkan Aktı''1) 24 Ocak 2020 tarihinde akşam saatlerinde merkez üssü Sivrice olan, 6,8 büyüklüğünde şiddete ve 6,75 km derinliğe sahip olan, oldukça yıkıcı özellikte bir deprem meydana gelmiştir. Depremin göstermiş olduğu etkiyi anlamamız için Avrupa Akdeniz Sismoloji Merkezi’nin yapmış olduğu açıklamaya bakıldığında, 120 milyon kişi tarafından hissedilmiş olabileceği açıklanmıştır. Yine 6,8 büyüklüğündeki ana depremle birlikte toplamda 1.200 üzerinde artçı sarsıntı meydana gelmiştir ve bunların 22’ü 4,0 şiddetinin üzerindedir. Üzerinde bulunduğumuz fay çok aktif olduğundan sarsıntılar halen daha devam etmektedir. 41 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine, 1607 vatandaşımızın yaralanmasına, 279 binanın yıkılmasına, 3077 binanın ağır, 214’ünün orta ve 4688’inin az olarak hasarlanmasına neden olan depremin etkileri; Malatya, Adıyaman, Kahramanmaraş, Diyarbakır, Tunceli, Trabzon, Giresun, Samsun, Ordu, Tokat, Çorum, Kayseri, Adana, Hatay, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin, Suriye ve İran’ın kuzeyi gibi bir çok bölgede hissedilmiştir. Yalnızca depremin etki alanı dahi ne kadar büyük bir yıkıcı etkiye sahip olduğunu göstermektedir.

2) 25/5/1959 tarihinde Resmi Gazete’de 7269 sayılı kanun yayımlanmıştır. Kanuna göre;

Madde 1 – “(Değişik: 2/7/1968-1051/1 md.) (Değişik birinci fıkra: 27/12/1993-3956/1 md.) Deprem (Yer sarsıntısı), yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ,tasman ve benzeri afetlerde; yapıları ve kamu tesisleri genel hayata etkili olacak derecede zarar gören veya görmesi muhtemel olan yerlerde alınacak tedbirlerle yapılacak yardımlar hakkında bu kanun hükümleri uygulanır.

Afete uğrayan meskün yerlerin büyüklüğü o yerin tamamında veya bir kesiminde yıkılan, oturulmaz hale gelen bina sayısı, zarar gören yapı ve tesislerin genel hayata etki derecesi, mahallin ekonomik ve sosyal özellikleri, zararın kamu oyundaki tepkisi, normal hayat düzenindeki aksamalar ve benzeri hususlar gözönünde tutulmak suretiyle afetlerin genel hayata etkililiğine ilişkin temel kurallar, İçişleri ve Maliye Bakanlıklarının mütalaaları da alınarak İmar ve İskan Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle belirtilir.

Yukarda yazılı afetlerin meydana gelmesinde veya muhtemel olması halinde zararın o yerin genel hayatına etkili olup olmadığına, yönetmelik esasları gereğince, İmar ve İskan Bakanlığı tarafından karar verilir.

Şu kadar ki, afetin maydana gelmesi halinde bu kanun gereğince alınması lazım gelen acil tedbirlerin ittihazına afetin meydana geldiği bölgenin valisi yetkilidir.”

Yukarıda görüldüğü üzere kanunun 1. Maddesinde afete maruz bölge olarak ilan edilecek yerler tarif edilmiştir. Bu tarifte dikkate alınan noktalar;

· afete uğrayan yerlerin büyüklüğü,

· yıkılan - zarar gören yapılar,

· bu zararın genel hayata etkisi,

· afetin kamuoyundaki tepkisi,

· normal hayat düzenindeki aksamalardır.

Nitekim madde hükmünde yaşanan sıkıntı ve aksaklıklar için ve benzeri hususlar diyerek afet bölgesi belirlenirken göz önünde bulundurulması gereken unsurların ucu, kanun koyucu tarafından açık tutulmuştur. Yani afete maruz bölgenin belirlenmesinde yaşanan afetin farklı yönde etkileri olursa bunlar da dikkate alınabilecektir.

3) Memleketimiz Elazığ’da yaşanan 6,8 büyüklüğündeki depremin yıkıcı bilançosuna bakıldığında, şehrimizin kendine gelebilmesi için afete maruz bölge olarak ilan edilmesi gerektiği açıktır. Elim deprem sonucu 41 vatandaşımızın hayatını kaybetmiş, 1607 vatandaşımızın yaralanmıştır. Yine 279 bina yıkılmış, 3077 binanın ağır, 214’ünün orta ve 4688’inin az olarak hasar almıştır.

· Bununla birlikte Elazığ halkında oluşan korku nedeniyle insanlar evlerine giriş yapamamaktadır.

· Yardım ekiplerince gönderilen giyinme, barınma, gıda gibi envanterler halkımıza yetmemiş ve insanların bir kısmı okul, spor salonları gibi kapalı alanlarda birikmiş, bir kısmı da açık alanlarda, meydanlarda toplanmıştır.

· Dağıtılan çadır vb. barınma yerleri insanlara yetmemektedir. Bu nedenle kiralık ev arayışı artmış ve bunu fırsat olarak gören kiraya verenler kira fiyatlarını iki katına çıkararak vatandaşı mağdur etmektedir. Birçok ailenin bir eve toplanması gibi durumlar artış göstermiştir ve bu da toplumsal sorunları beraberinde getirecektir.

· Yaşanan yıkımın yarattığı toplumsal etki nedeniyle iş hayatı durmuştur. Ekonomi bozulduğundan yardıma muhtaç insan sayısı gün geçtikçe artmakta ve şehrin ticari sirkülasyonu ağır sekteye uğramaktadır.

· İnsanların bir kısmı ev kiralarının artması nedeniyle ödeme sorunları yaşarken bir kısmı ticari hayatın durma noktasına gelmesi nedeniyle işyeri ve ev kiralarını yetiştirememektedir.

· Depremin meydana geldiği zamanın kış aylarına rastlaması, ısınma sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Kendilerine çadır tesis edilen insanlarımız ve meydanlarda bekleyen insanların büyük ısınma problemleri vardır.

· Yine toplu yapılan yemek dağıtım çalışmaları, yalnızca belirli alanlara ulaşmakta ve birçok aile aç kalmaktadır. Böylesi kimselere geç yardım gitmesi veya gitmemesi de karışıklıklara yol açmakta ve toplumsal yaramızı yeniden kanatmaktadır.

· Depremden en fazla etkilenen diğer kesim de çocuklar ve bebeklerdir. Evlerini alelacele terk etmek zorunda kalan aileler bebeklerine mama, kıyafet ve benzeri zorunlu ihtiyaçları karşılayamamaktadır.

· Yine çocukların sosyal hayatı büyük ölçüde etkilenmiştir. Her ailenin ferden ve devletimizin kamusal olarak çocuklarımızı topluma faydalı bireyler olarak yetiştirme yükümlülüğü bulunmaktadır. İçinde bulunduğumuz karmaşa nedeniyle bu ülkümüz de yerine getirilmemektedir.

· Yaşanılan depremin yıkıcı etkileri yalnızca maddi boyutta değildir. Manevi olarak da halkımız ruhsal çöküntüye uğramıştır. Ana depremin uzunca bir süre devam etmesinin yarattığı etkinin yanında, artçıların da bini aşması nedeniyle insanlar yolda yürürken ve durduğu yerde sallandığını düşünmektedir.

· Yaşlısından gencine tüm halkın psikolojisi bozulmuş, en ufak bir hareketi deprem olarak algılayıp anında tepki vermektedir. Bu tepkiler nedeniyle kaos oluşmakta ve insanlar psikolojik olarak daha çok yıpranmaktadır.

· Her gün yaşadığımız yeni sarsıntılar göstermektedir ki sağdığımız sıkıntılar maalesef uzunca bir süre devam edecektir.

· Hasar tespitlerinin çoğu hatalıdır. Bazı binalara yarısı ağır hasarlı yarısı hafif hasarlı şeklinde tespitler yapılmıştır. Oysa bir binanın ağır hasarlı kısmı yıkıldığında diğer kısmına sirayet etmemesi mümkün değildir.

· Hasar tespitleri sadece dışardan çekiç vurmak suretiyle basit şekilde yapılmaktadır. Bu da esas bilançonun ortaya çıkmasını engellemektedir. Yine ilerde yaşanabilecek aynı düzeydeki bir afette yıkılacak bina sayısını da arttıracaktır. Bu durumda olası can ve mal kaybının artacağı anlamına gelmektedir.

Saydığımız durumlar yaşanılanların yalnızca küçük bir özetidir. Tüm bunlara bakıldığında oluşan zarar, yaşanan kitlesel sıkıntı ve aksaklıklar sebebiyle şehrimizin afete maruz bölge ilan edilmesi gerekmektedir. Nitekim aynı deprem nedeniyle merkez üstü dahi olmayan Malatya ilimizin 5 ilçesi afete maruz bölge olarak kabul edilmiştir. Hem sosyal, ekonomik olarak hem de maddi ve manevi boyutta en fazla etkilenen Elazığ olmasına rağmen öncelikli olarak Elazığ’ın dikkate alınmaması milletimizin acısını arttırmakta ve tepki toplamaktadır. 7269 sayılı kanunda belirtilen durumların tamamı şehrimizde yaşanmaktadır. Artçı depremlerin devam etmesi ve menfi etkisinin büyüklüğü nedeniyle yukarıda saydığım sıkıntı ve aksaklıklar uzunca bir süre devam edecektir. Gereken önlemlerin devletimizce alınması için yeni bir facia yaşanması beklenmemelidir. Devletimizin halkımız için önleyici tedbirler alma yükümlülüğü vardır. Elazığ ilimizin afete maruz bölge ilan edilmesi, bu tedbirlerin başında gelmektedir.

4) 7269 sayılı kanunun 2. Maddesine göre;

“Su baskınına uğramış veya uğrayabilir bölgeler, İmar ve İskan Bakanlığının teklifi üzerine Devlet Su İşlerinin bağlı bulunduğu Bakanlıkça; yer sarsıntısı, yer kayması, kaya düşmesi ve çığ gibi afetlere uğramış veya uğrayabilir bölgeler ise, İmar ve İskan Bakanlığınca tespit ve bunlardan şehir ve kasabalarda meydana gelen ve gelebileceklerin sınırları imar planına, imar planı bulunmıyan kasaba ve köylerde de belli edildikçe harita veya krokilere işlenmek suretiyle, afete maruz bölge olarak Cumhurbaşkanınca kararlaştırılır ve bu suretle tespit olunan sınırlar, (…) ilgili valiliklerce mahallinde ilan olunur.

Mahalli şart ve özellikler dolayısiyle yangın afetine uğraması muhtemel olan sahalar, şehir ve kasabalarda belediye meclisleri, köylerde ihtiyar heyetleri tarafından tespit ve kaymakamların mütalaası alındıktan sonra valilerin tasvibi üzerine ilgili bölgelerde ilan olunur.”

Binaenaleyh Elazığ halkı olarak bizlerin, 7269 sayılı kanun gereğince;

Sayın Cumhurbaşkanımızdan, yaşadığımız pek önemli deprem ve yukarıda saydığımız toplumsal yıkıcı etkileri dikkate alınarak Elazığ ilinin afete maruz bölge olduğuna yönelik karar alınması, Sayın Valiliğimizden de alınan kararın ilan edilmesi talebimiz bulunmaktadır.

Bu ilan, 7269 sayılı kanunun çıkarılış amacına, özüne ve ruhuna uygun olacaktır. Bu konuda, devlet büyüklerimizin ve tüm milletvekillerimizin göstermiş oldukları hassasiyeti arttırmaları gerekmektedir. Bizler Elazığ halkı olarak eminiz ki depremin ilk anından itibaren

şehrimize gelen ve halen daha vazifelerini titizlikle yürüten bakanlarımız, Cumhurbaşkanımız, siyasi parti liderlerimiz, belediye başkanlarımız ve mensubu olduğu parti farketmeksizin milletvekillerimiz, halkımızın içinde bulunduğu felaketin ve yıkıcı etkisinin farkına varmışlardır. Binaenaleyh tarihin her döneminde kayıtsız şartsız şekilde devletinin yanında yer alan Gakgoşların bu zorlu zamanlarına destek olması için şehrimizin afete maruz bölge ilan edilmesi hususunda gerekeni yapacaklardır. Saygılarımla.'' ifadelerini kullandı.