''SİSTEME KEŞKE ÖZAL ZAMANINDA GEÇİLSEYDİ''

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Elazığ İstasyon meydanında düzenlenen toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'de rejimin değişmediğini, sadece yönetim sisteminin değiştiğini söyledi. Erdoğan, 'Keşke cumhurbaşkanlığı sistemine rahmetli Özal'ın bu meseleyi gündeme getirdiği, bizlerin gençliği dönemine denk gelen 1990'lı yılların başında geçseydik. O zaman Türkiye, belki 1990'lar boyunca yaşadığı sıkıntılara, krizlere, acılara maruz kalmayacaktı' dedi.

''SİSTEME KEŞKE ÖZAL ZAMANINDA GEÇİLSEYDİ''
TAKİP ET Google News ile Takip Et

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Elazığ İstasyon meydanında düzenlenen toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'de rejimin değişmediğini, sadece yönetim sisteminin değiştiğini söyledi. Erdoğan, "Keşke cumhurbaşkanlığı sistemine rahmetli Özal'ın bu meseleyi gündeme getirdiği, bizlerin gençliği dönemine denk gelen 1990'lı yılların başında geçseydik. O zaman Türkiye, belki 1990'lar boyunca yaşadığı sıkıntılara, krizlere, acılara maruz kalmayacaktı" dedi.

Elazığ'a gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, saat 13.30 sıralarında İstasyon meydanında düzenlenen toplu açılış törenine katılıp, halka hitap etti. Erdoğan'ın konuşma yapacağı alanda Türk bayrakları yer aldı. Kalabalığı sık sık Rabia işareti ile selamlayan Erdoğan, yapılacak olan şehir hastanesine İzmir'de teröristlerin adliye saldırısına canı pahasına direnen polis memuru 'Şehit Fethi Sekin' adının verileceğini söyledi.

 

BAZILARI BİLMEDEN KARŞI ÇIKIYOR

 

Konuşmasında 16 Nisan'da yapılacak referandumda Elazığ'dan rekor düzeyde bir destek beklediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hz. Ali, 'Kişi, bilmediğinin düşmanıdır' diyor. Bugün anayasa değişikliğine, Cumhurbaşkanlığı sistemine karşı çıkanların bir kısmı, bunu meselenin artısını eksisini bilmedikleri için yapıyor. Bir kısmı da her şeyin farkında oldukları halde bu sistem, kendi çıkarlarını bozacağı, foyalarını ortaya çıkaracağı için karşı çıkıyor. Kendi menfaatini ülkesinin ve milletinin maslahatının önünde tutanlara diyecek bir şeyimiz yok. Onları milletimize havale ediyoruz. Ama cumhurbaşkanlığı sistemini bilmedikleri için meseleye soğuk yaklaşanlara, işin aslını astarını anlatmak, hepimizin boynunun borcudur" dedi.

 

CUMHURİYETİMİZİ İNŞALLAH  İLELEBET YAŞATACAĞIZ

 

Türkiye'de rejimin değişmediğini belirten Erdoğan şunları söyledi:

 

"Değişen sadece yönetim sistemidir. 1923'te ilan edilen cumhuriyetimizi inşallah ilelebet yaşatacağız. Yönetim sistemi tartışmalarımızın tarihi, cumhuriyetimizden eskidir. Meclis, Başbakan, Bakanlar Kurulu ve daha pek çok kurumumuz farklı isimlerle, Cumhuriyet öncesinde de mevcuttu. Birileri doğruyla yanlışı birbirine katarak, sapla samanı karıştırarak, milletimizin kafasını bulandırmaya çalışıyor. Çünkü onların kafaları da karışık. Şu anda yapılan iş; yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkileri yeniden düzenlemekten ibarettir. Bu organların hiçbiri ortadan kalkmıyor. Parlamento yine yerinde. Hiçbiri, diğerine bağlanmıyor. Sadece görev tanımları yeniden yapılıyor. Türkiye, yıllardır aradığı münasip yönetim sistemine şimdi, nihayet kavuşuyor. Bu sistemin adı, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi. Yeni sistemde yürütme doğrudan millet tarafından seçilen, sorumluluğu da millete karşı olan cumhurbaşkanına veriliyor. Cumhurbaşkanı'nı getirir, Cumhurbaşkanı'nı götürür. Seçimlerde 5 yıl süreyle görev verilen Cumhurbaşkanı, milletten başka kimseye hesap vermeden anayasa çerçevesinde vazifesini yerine getirecektir. Bu, ülkenin istikrar ve güven ortamının 5 yıl süreyle garanti altına alınması anlamına geliyor. Sürekli seçimlerin yapıldığı veya konuşulduğu dönem sona erecek."

 

KARŞILIKLI YETKİ AŞIMI OLMAYACAK

 

Yeni sistemde Cumhurbaşkanı ile Başbakan'ın gücünün aynı kişide birleştiği için çekişme, çatışma, kavga, dövüş diye bir sorun çıkmayacağını ifade eden Erdoğan,"Bu ülkede Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'a Anayasa kitapçığını fırlattığını gördük mü? Dünyada böyle çirkinlik olur mu? Bunu bile yaşattılar bize. Şimdi biz bunu da kaldırıyoruz. Tek kişide bu gücü topluyoruz. Böylece, 'Kitapçıkları fırlat' böyle bir şey olmayacak. Mevcut sistemde Cumhurbaşkanı, vatana ihanet dışında hiçbir şeyle suçlanamıyor, yargılanamıyor. Yeni sistemde bu sıkıntıyı da aşıyoruz. Cumhurbaşkanı, milletimizle birlikte Meclis'e karşı da sorumluluk üstleniyor. Tüm bu düzenlemelerle yürütme göreviyle yasama organlarının görevleri arasındaki ayrım netleştirildiği için karşılıklı yetki aşımı, diye bir mesele inşallah olmayacak. Birileri çıkıp, Meclis'in ortadan kaldırıldığını, işlevsiz kılındığını söylüyor. Yok böyle bir şey. Meclis, ortadan kalkmak bir yana; güçleniyor. İşlevsiz bırakılmak bir yana daha geniş vazifeler üstleniyor. Öte yandan yargının bağımsızlığının yanına tarafsızlığını da ekliyoruz. Yeni sistemde herkes kendi işine odaklanacak. Eski dönemde çok tartışılan sıkıyönetim artık kalkıyor. Bu ülkede artık sıkıyönetim olmayacak. Bunun yerine zorunlu durumlarda olağanüstü hal ilan edilerek, sorunların üstesinden gelinmesi imkanı getiriliyor. Anayasa değişikliğiyle getirdiğimiz bir başka yenilik de cumhurbaşkanının partisiyle ilişiğini kesme şartını ortadan kaldırmak. Böyle şey olur mu? Cumhurbaşkanı adayı olacaksın, kurucusu olduğun partiden ilişiğin kesiliyor. Neymiş? O, tarafsızlığı getirirmiş. Bir insanın karakterinde, tarafsız olmak diye bir şey olur mu? Olmaz. Gerçekçi olmak lazım. Şimdi, bu da düzeltiliyor. İnşallah bu sistemle kazanan Türkiye olacak. Kazanan Türk milleti olacak" dedi.

 

"İDAM İSTERİZ" SLOGANLARINA, "CUMHURBAŞKANI OLARAK ONAYLARIM" DEDİ

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşması sırasında toplanan kalabalığın sık sık "İdam isteriz" sloganları atması üzerine, "Bu konudaki düşüncem belli. Bildiğiniz gibi bu konuda, parlamentomuz inşallah 16 Nisan'dan sonra, bu bir anayasa değişikliği gerektiriyor biliyorsunuz, anayasa değişikliğiyle bu parlamentomuzdan geçtiği takdirde cumhurbaşkanı olarak ben bunu onaylarım. Bunun aksi düşünülemez. George ne der, Hans ne der, filanca ne der; ben ona bakmam. Ahmet, Mehmet, Hasan, Ayşe, Fatma ne der; Rabb'im ne der, ben ona bakarım. Çünkü böyle bir yetki, böyle bir hak bizde yok. Devlet, kendisine karşı işlenen suçları affedebilir; fakat herhangi bir vatandaşın şehit edilmesi, öldürülmesi noktasında kalkıp, onun katilini affedemez. Ona af yetkisi, onun varislerinindir. İnşallah o günler de yakın, o günleri de göreceğiz" diye konuştu.

 

SİSTEME KEŞKE ÖZAL ZAMANINDA GEÇİLSEYDİ

 

Bugün atılan her adımın yarın gençlerin işini kolaylaştırmak için olduğunu kaydeden Erdoğan şöyle devam etti:

 

"Cumhurbaşkanlığı sistemini şahsi hevesim, arzum olarak göstermek isteyenler; en büyük haksızlığı gençlerimize yapıyorlar. Bizler faniyiz. Bugün varız, yarın yokuz. Allah ömür ve imkan verdikçe ülkeme ve milletime hizmet etmek için çalışacağım. Bizden sonra bu bayrağı, bugünün gençleri devralacak. 16 Nisan'a çıkacağıma dair benim elimde bir garanti var mı? Emr-i hak vaki olur, çıkamayabiliriz. Rabb'im takvimi nasıl belirlediyse bu süreç böyle yürüyor. Ne bir an ileri ne bir an geri. Kimsenin bu noktada garantisi yok. Gideceğimiz yer belli. 2 metreküp çukur, 9 metre 15 santim kefen. Başka bir şey götürebiliyor musun? Yaptığımız hizmetlerle anılacağız. Liderin üç önemli görevi vardır. Bir tanesi istişaredir. Lider istişare ile hareket eder. İki, adaletle hükmeder. Üç, ehliyet ve liyakat sahibiyle etrafını donatır; devleti onlara teslim eder. Keşke cumhurbaşkanlığı sistemine rahmetli Özal'ın bu meseleyi gündeme getirdiği, bizlerin gençliği dönemine denk gelen 1990'lı yılların başında geçseydik. O zaman Türkiye, belki 1990'lar boyunca yaşadığı sıkıntılara, krizlere, acılara maruz kalmayacaktı. Bugün hala dağlara götürülen gençler yok mu? 15-16 yaşında gençlerimiz dağlara götürülmüyor mu? Kandil'e götürülmüyor mu? Ne diyor oradakiler? Bu 16 Nisan oylamasında onlar 'Hayır' diyor. O Diyarbakır Belediyesi'nin önünde ağlayan anneler, niye ağladılar? Yavruları dağa kaçırılmıştı da onun için ağladılar. Onları dağa kaçıranlar, ne diyor şimdi? 16 Nisan için 'Hayır' diyor. Onlarla beraber hareket edenler var. Ben inanıyorum ki benim samimi vatandaşlarım, demokrasiye inanmış vatandaşlarım, bu ülkenin sıçraması için gayret eden vatandaşlarım, inanıyorum ki terörizme, teröristlere karşı çıkan kardeşlerim 16 Nisan'da 'Evet' demeye hazır mı?"

 

BİRLİK VE BERABERLİKTE BÜTÜNLEŞİN

 

Sistemin kendisini, istikrarın güvencesi haline dönüştürdüklerini ifade eden Erdoğan, "Bu bir reformdur. Şahsım için değil, şahsımın öncülüğünde ülkemiz için, özellikle de gençlerimiz için bu reformu yapıyoruz. Meselenin aslı bundan ibarettir. AK Parti ve MHP'nin dayanışmasıyla özellikle Sayın Yıldırım, Sayın Bahçeli'ye çok teşekkür ediyorum. Zira parlamento sırasında, oradaki mücadeleleri her türlü takdirin üzerindedir. Liderlerine bağlı kalarak, samimiyetle dürüst şekilde el ele veren oradaki milletvekillerini de ben alkışlıyorum. Çünkü bu farklı bir mücadeleydi. Bu mücadeleyi de başarılı şekilde verdiler, işi bitirdiler. Şimdi sıra, bu siyasi hareketlerin tabanında. AK Parti'ye, MHP'ye, CHP'ye gönül veren kardeşlerim hepinize sesleniyorum. Hatta HDP'ye gönül veren kardeşlerim, size de sesleniyorum. Bu birlik ve beraberlikte gelin bütünleşin" dedi.

 

BU COĞRAFYADA HER MESELE BİZİM MESELEMİZDİR

 

Türkiye'nin içeride ve dışarıda her biri geleceğimiz için hayati öneme sahip pek çok saldırıya karşı tarihi bir mücadele yürüttüğünü belirten Erdoğan, "Unutmayınız, Suriye meselesi sadece bu ülkenin vatandaşlarının meselesi olmanın ötesinde bizim meselemizdir. Irak meselesi, aynı şekilde bizim meselemizdir. Orta Asya'dan Kuzey Afrika'ya, Balkanlar'dan Kafkasya'ya bütün bu coğrafya yaşanan her mesele bizim meselemizdir. Geçmişte bu ülkeye, kendi meselelerine sırtını çevirenler vardı. Biz çevirmedik. Siz gözlerinizi yumunca dünya kararmış olmuyor. Biz oralara sırtımızı döndük diye, hiçbir sorundan kurtulmuş olmadık. Ey Osmanlı, Hint Yarımadası'ndan bir ses geldi. Biz mazlumuz, zulme uğradık; dediler. Ecdadımız Hint Yarımadası'na, buradan kadırgalarını gönderdi. Niye? Adaleti orada tesis etmek için. Ülkemizin içinde yaşanan sıkıntıları, sorunları görmezden geldikçe hiçbiri çözülmedi. Ne vatandaşımızın aş, iş, ekmek davası çözüldü ne de yoksulluğu ortadan kalktı ne de tarihiyle, kültürüyle, medeniyetiyle olan bağı koptu. Sadece zaman kaybettik. Son yıllarda başımıza gelenler, bu mücadele kat ettiğimiz mücadeleden rahatsız olanların ülkemizi yeniden eski günlerine döndürme çabasından kaynaklanıyor" diye konuştu.

 

Konuşmadan sonra Ağın ilçesinde bulunan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan'a canlı yayınla bağlanılarak, Karamağara Köprüsü ve karayolunun açılışı yapıldı. Daha sonra Baskil Kaymakamı Uhud Emre Koyuncu'ya da canlı yayınla bağlanılarak Baskil Çimento Fabrikası'nın açılış kurdelasının kesimi yapıldı. Ağın ve Baskil'de yapılan açılışlar, alanda toplanan kalabalığa canlı yayınla izlettirildi. Son olarak Elazığ'da yapımı tamamlanan yatırımların kurdelası da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kesildi. Erdoğan törenin ardından alanda bulunan çocuklara satranç takımı dağıttı. Erdoğan daha sonra Elazığ belediyesine gitti.