Tuba Rahmet Ekinci

Kadın Tarihte ve Toplumda Nasıl Bir Kimlik Bulmuştur?

Tuba Rahmet Ekinci

Haberayrıntı okurlarına selamlarımı iletiyorum.

Bu hafta kadından, kadın olmaktan ve tarih boyunca kadın kimliğinin nasıl şekillendiğinden söz etmek istedim. Kadın kimliğini etkileyen en önemli faktörler nelerdi? Farklı medeniyetler kadını nasıl tanımladı ve bu tanımlar onun toplumsal rolünü nasıl etkiledi? Batı medeniyetinde kadın, yalnızca estetik üzerinden mi değer kazandı, yoksa entelektüel ve toplumsal katkıları da önemsenmiş midir? İslam dünyasında kadın kimliği hangi değerler ve örneklerle biçimlendirilmiştir? Peki günümüzde kadının kimliği hâlâ tarihsel ve toplumsal normların etkisi altında mı, yoksa özgürleşmiş bir kimlikten söz edebilir miyiz?

Tarih boyunca Batı’da kadın, özellikle Ortaçağ Avrupa’sında, sınırlı haklara sahipti. Eğitim ve sağlık gibi temel haklara ulaşımı kısıtlıydı, kendi yaşamı üzerinde söz sahibi olamıyor ve sürekli dinî ve toplumsal baskılarla karşı karşıyaydı. Kadın, aile ve toplum içinde erkeklerin onayıyla varlığını sürdürebiliyor, kendi düşüncesini ve yeteneklerini sergileme imkânı bulamıyordu.

Rönesans döneminde kadın, sanat ve kültürde görünür hâle geldi; fakat bu görünürlük çoğunlukla estetik ve fiziksel temsiller üzerinden sağlandı. Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa tablosu, dönemin kadın tasvirine dair en ünlü ve tartışmalı örneklerden biridir. Kadın sanat eserlerinde idealize edildi; güzellik ve zarafet öne çıkarıldı, entelektüel veya toplumsal rol çoğu zaman geri planda bırakıldı. Modern çağda ise kadın hâlâ çoğunlukla görünüş ve maddi değerlerle ölçülmekte, moda ve kozmetik endüstrisinin pazarlama unsuru hâline gelmiştir.

Oysa İslam kültüründe kadın, tarih boyunca toplumun temel direği olarak görülmüştür. Kadın, hayatın kaynağı, merhametin ve sevgiyi taşıyan bir varlıktır. Havva, insanlığın ilk arkadaşı ve yaşamın temel taşı; Hacer, sabrın ve teslimiyetin simgesi; Meryem, arınmışlığın ve adanmışlığın timsalidir; Hatice, güvenin ve sadakatin örneğidir; Aişe, ilim ve öğretimin temsilcisidir; Havle, hakkını arayan cesur bir kadın; Asiye, evlat yetiştiren anne; Belkıs ise liderliği ve adaleti simgeler. Bu kadınlar, tarih boyunca hem aile hem de toplumun şekillenmesinde rol oynamış, günlük yaşamı ve medeniyeti etkilemişlerdir.

Peygamberimizin sözlerinde kadın, üzerinde titrenmesi gereken bir emanet, hayırla muamele edilmesi gereken bir varlık olarak ifade edilir. Kur’an’da kadın, tartışılmasına izin verilmeyen, eşsiz ve değerli bir varlık olarak tanımlanır. Kadın, yalnızca ev ve aile hayatında değil, toplum ve medeniyetin oluşumunda da kritik bir rol oynamıştır.

Tarih boyunca kadın hem baskı görmüş hem de yüceltilmiştir; her dönemin değerleri, kültürü ve inanç sistemi, kadının imgesini ve kimliğini biçimlendirmiştir. Bugün kadının hakları ve özgürlükleri geçmişe göre çok daha geniş olsa da, toplumsal algılar ve normlar hâlâ onun potansiyelini tam olarak görmeye yetmemektedir. Kadın, insanlığın yarısı değil, tamamıdır. Onu anlamadan, toplumu, tarihi ve kültürü kavramak mümkün değildir.

Benim hemcinslerime temennim, her birinin tarih boyunca sahip olduğumuz değerleri hatırlaması ve günümüzde de kendi kimliğini özgürce, gururla ve eşit bir şekilde yaşayabilmesidir.

Kimliğine sahip çık ki, değerin ve gücün hissedilsin.

Sevgiyle kalın.

Yazarın Diğer Yazıları