
Ankuzu Baba Harput'un Zirvesinde Bir Manevi Miras
Tuba Rahmet Ekinci
Harput’un manevi miraslarını ele aldığımız bu yazı dizisinde bu hafta zirvede yer alan Ankuzu Baba Türbesi’ni yakından keşfediyoruz.
Elazığ’ın tarihi Harput Mahallesi, yalnızca dört bin yıllık geçmişiyle değil; evliya ve velilerin hatıralarını taşıyan türbeleriyle de bilinir. Bu kutsal mekânlardan biri olan Ankuzu Baba Türbesi, Harput’a yaklaşık yedi kilometre mesafede, bölgenin en yüksek kayalıklarından birinde yer alır ve hem tarihî hem de manevî açıdan bölgenin önemli simgelerinden biridir.
Ankuzu Baba, Anadolu’nun fethinde görev almış bir gazi derviş olarak tanınır. VIII–IX. yüzyıllarda Arap-Bizans mücadeleleri sırasında Harput’un fethine katıldığı tahmin edilmektedir. Rivayetlere göre fethin ardından şehit düşmüş, uzun yıllar naaşı bir mağarada bozulmadan kalmış ve 19. yüzyılda Harput’un velilerinden Beyzade Efendi tarafından yaptırılan tekke ve mescidin yanına defnedilmiştir.
Tarihî belgeler, Ankuzu Baba’nın çevresinde bir zaviyenin varlığını göstermektedir. 1523 tarihli Tahrir Defteri’nde zaviyesinden söz edilirken, 1566 tarihli Evkaf Defteri’nde bu vakfın artık aktif olmadığı görülmektedir. III. Murad dönemine ait tapu kayıtlarında “Eykuzu Baba” adı geçerken, H.1115 tarihli vesikada “Aynü’l-Kuzat Zaviyesi” şeklinde anılmıştır.
Evliya Çelebi, Seyahatnâme’sinde Ankuzu Baba Tekkesini “mihmanhâne-i fukarâ”, yani fakirlerin misafirhanesi olarak tanımlar. Zamanla tekke harap olsa da, günümüzde türbe inşa edilerek kabrin kaybolması önlenmiştir. Yapı, tek katlı, dikdörtgen planlı olup moloz taşlarla inşa edilmiş ve çam ağaçlarıyla çevrilidir. İçerisinde bir ahşap sanduka yer alır.
Halk rivayetleri türbeyi daha da özel kılar. Türbenin yakınındaki kayalarda insan ve at ayağı izleri bulunur ve bunların Ankuzu Baba’ya ait olduğuna inanılır. Bazı anlatılara göre, o bir İslam mücahidi olarak şehit düşmüş; naaşı uzun yıllar mağarada korunmuş ve daha sonra tekke yanına defnedilmiştir. Türbenin kuzey kayalıklarında görülen kızıl lekeler de onun şehadetinin izleri olarak kabul edilir.
Ziyaretçiler türbeye çıkarken zorlu bir yol kat eder; özellikle kışın kar nedeniyle türbeye ulaşmak neredeyse imkânsızdır. Zirveden ise hem Keban Baraj Gölü hem de Hazar Gölü aynı anda görülebilir. Bu doğal güzellik, türbeyi sadece tarihî ve manevî açıdan değil, görsel açıdan da eşsiz kılar. Ayrıca ziyaretçiler burada dua ettikten sonra çevreyi 360 derece gözlemleyerek mekânın ruhunu hissederler.
Ankuzu Baba Türbesi, Harput’un tarihî hafızasını, halk inançlarını ve doğal güzelliklerini bir araya getiren nadir mekânlardan biridir. Ziyaret ederken sadece geçmişin izlerini sürmekle kalmıyor, aynı zamanda bu topraklarda yaşayan insanların inanç ve değerlerini de deneyimliyorsunuz. Harput’un zirvesindeki bu manevi miras, hem tarih meraklıları hem de doğa ve kültür tutkunları için mutlaka görülmesi gereken bir durak olarak öne çıkıyor.