AK Parti 55 günden beri il başkanını arıyor. Bu göreve yana tutuşa talip olanlar olduğu gibi, kendisi aday olduğunu açıklamayan ve bu yönde herhangi bir kulis çalışması yapmayıp görev tevdi edildiğinde de bunu onur ve şeref addedeceğini ifade edenler de var.
İkinci grupta daha samimi olan il başkan adaylarının aksine, kendisini öne çıkarmak ve hatta bunda aşırıya kaçıp konumu, donanımı, teşkilatçılığı ve davaya samimiyetine bakmadan cahil cesaretiyle ve sanki atanmış gibi paylaşımlar yapanları da görüyor ve takip ediyoruz.
AK Parti, kurulduğu günden bugüne en zor ve sıkıntılı dönemini yaşıyor. Partinin sürekli oy kaybettiği, tabanın kırgınlık ve küskünlüklerinin bir hayli arttığı, gerek parti gerekse il yönetici ve siyasilerin davranışları sebebiyle partiden kopuşların had safhaya çıktığı bu dönemde partinin il başkanlığına talip olmak; bu konuda yetkinliği, donanımı ve teşkilatçılığı bulunmayan sıradan insanların haddi olmamalı.
Teşkilatların dağıldığı, AK Parti’nin kuruluş ilkelerinden epey uzaklaştığı, AK Parti algısının artık hizmet değil rant ve şahsi çıkarlara alet edilme olarak görüldüğü, siyasetin halka hizmet yerine kotarılan ihalelerden alınan komisyonlar olarak algılandığı bir süreçte, il başkanlığına talip olmak ve bunu her yerde dile getirip ortalığa atılmak akıllı adam işi değil.
Siyasete çöreklenmiş güç odaklarını karşısına alıp siyaseti sadece ve sadece halka, davaya hizmet ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği soylu mücadeleye katkı anlamında manevi bir vecibe olarak gören ve il başkanlığına bu gözle bakan bir ismin bu göreve atanması, ateşten gömlek giymesi demektir.
Peki, AK Parti Genel Merkezi de bu durumu görüyor ve il başkanı atamasını bu tespitler çerçevesinde mi yapmayı düşünüyor, onu çok kestiremiyoruz.
AK Parti, bugüne kadar yaptığı atama ve aday tespitlerinde çok da isabet kaydedememiş bir parti olarak öne çıkıyor. Geçmişte Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, başbakan yardımcılığı, bakanlık ve milletvekilliği makamına oturtulmuş çok sayıda ismin bugün nerede durduğunu ve neler söylediğini düşünürsek il başkanlığında da böyle bir hata yapma ihtimali var.
Geçtiğimiz günlerde ilimize gelerek parti içi ve eski parti yöneticileri ve STK’larla görüşmeler yapan Genel Merkez heyetiyle görüşen ve onların mülakatına katılan isimlerin değerlendirmelerine ve heyetin görünen hassasiyetine bakılırsa, il başkanlığı konusunda hata yapmamaları beklenir. Ancak şehirdeki raporun külliyede nasıl değiştiğini ve hangi kişisel veya özel hukuk saikiyle hangi isimlerin öne çıkarıldığını geçmiş uygulamalardan da biliyoruz.
AK Parti zor bir dönemden geçiyor. Özellikle “Terörsüz Türkiye” sürecine PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın da katılması toplumda ciddi alerji oluşturuyor.
Kamuoyu hassasiyeti dikkate alınmadan masa etrafında ve Öcalan merkezli yürütülecek süreç, çok ağır siyasi fatura çıkarabilir ve AK Parti’ye Kıbrıs seçim sonuçlarına benzer bir tablo yaşatabilir.
Ekonomik gidişat, yüksek enflasyon, emekli maaşları, mutsuz toplum, dağılan veya çöken aile yapısı, gençlerdeki umutsuzluk, ev hanımlarının mutfaktaki ateşle imtihanı ve buna ilaveten terörsüz Türkiye sürecinin bazı adımlarının daralttığı yüreklerle AK Parti ciddi bir sınav veriyor.
İşte bu sınavı başarıyla verebilecek; samimi, gayretli ve sadece parti ve Erdoğan merkezli düşünen ve bu bakış açısıyla hareket edebilecek il başkanları ile yürüdüğü takdirde AK Parti başarıya ulaşır. Bugünden sonra AK Parti’de tek özne; parti ve Erdoğan’ın kutlu yolculuğuna destektir.
Hizipleşmeden uzak, toparlayıcı, teşkilatı harekete geçirip güçlü bir yönetim kurup yeniden yollara düşmek olmalıdır AK Parti’nin yeni hedefi.
Elazığ il başkanı gibi tüm il başkanlarının kim olduğu değil, hangi vasıflara sahip olduğu ilk kez bu kadar önemlidir ve gereklidir.
Ve umarız ki bu gecikmenin sebebi de en iyisini, en isabetlisini bulmanın samimi gayreti ve hassasiyetidir.