Serkan GÜRTÜRK

Tek Çözüm Munzur Suyu

Serkan GÜRTÜRK

İlimizin içme suyu ihtiyaçları hâlâ ve büyük çoğunlukla derin kuyulardan temin ediliyor. 1970’li yıllarda ilimizin su ihtiyacı “acil” ve belki o gün itibarıyla geçici olarak ovadaki derin kuyulardan temin edilmek istendi. Lakin bu “aciliyet” zamanla mutada dönmekle kalmadı, derin kuyu sayısı artan su ihtiyacıyla orantılı olarak mevcutların 8-9 katı kadar bir sayıya yükseldi.

Derin kuyulardan elde edilen içme suyu da artık yetersiz kalınca, şehre yeni su kaynakları bulunması adına -sözde bu işi en iyi bilen- DSİ, Hamza Bey İçme Suyu Barajı gibi hem meteorolojik hem de teknik açıdan birçok mahsuru bulunan bir projeyi; bu projenin yanlış olduğunu haykıran Elazığ Belediyesi yetkililerine rağmen yürürlüğe koydu.

Her şeyi en iyi bildiği gibi bir komplekse kapılma hastalığıyla malul olan DSİ, değil mühendis; sıradan bir vatandaşın dahi teknik bilgi ve öngörüsünün arkasında kaldı. Hamza Bey Barajı Projesi tam anlamıyla bir fiyasko çıktı.

Yağacak yağmurların Hamza Bey Barajı su havzasında toplanıp şehre verilmesi esasına dayanan ve bu konuda önemli bütçeler harcanan Hamza Bey Barajı, yağışların az olması sebebiyle yeterince dolmadı.

Bu da yetmezmiş gibi, baraj gövdesinde bulunan su kaçağı için trilyonlarca masraf edilmesine rağmen kaçağın önüne geçilemedi. Şehre verilen su kadar bir su kaçağının olması ve yağışların beklenenin altında kalması, yanlış proje sebebiyle mahcup ve suçlu olan DSİ’yi başka bir su kaynağına yönelmeye itti.

Bölgede bulunan Tarhana Çayı’nın suyunun da Hamza Bey Baraj Gölü’ne akıtılması amacıyla yeni ihaleler yapıldı ve önemli bütçeler harcandı.

Yerel halkın bu suyu tarımsal sulamada kullanmaları ve bunun devamı için yasal yollara başvurmaları üzerine, Tarhana Suyu’nun sadece kış mevsiminde baraj gölüne akıtılmasına karar kılındı.

Gelinen noktada Hamza Bey İçme Suyu Barajı’nda su tükendi ve şehir yeniden derin kuyu sularına mahkûm oldu.

Yeraltı sularının da çekilmesiyle birçok kuyunun suyu kuruyunca, şehirde zorunlu bir su sıkıntısı ve kesintileri baş göstermeye başladı.

Tüm bunları neden anlattık?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir uyarıyla Hamza Bey Barajı’nda yaklaşık 20 günlük su kaldığını ve Elazığ’ı büyük bir tehlikenin beklediğini duyurmuştu.

Su gibi hayati bir öneme sahip meselenin kesin çözümü için öteden beri teklifimiz ve önerimiz Munzur Çayı’dır.

Yılların ölçümlerine ve her türlü meteorolojik şartlara rağmen su kaynağında herhangi bir azalma göstermeyen ve coğrafi şartların getirdiği sonuçla tarımsal alanda yeterince kullanılmayan Munzur Suyu, Keban Baraj Gölü’ne dökülüyor ve Fırat Nehri’ne karışıyor.

İlk etapta Munzur Suyu’nun ilimize getirilmesi çok masraflı ve zor gözükebilir. Uzmanlar, Munzur Suyu’nun bulunduğu rakımın Elazığ Gülmez Tepesi’nden oldukça yüksekte olduğunu ifade ediyorlar.

Teknolojik imkânlarla, özel delgi mekanizmalarıyla güzergâh üzerindeki dağ ve tepelerin içinden geçirilecek çelik borularla Gülmez Tepesi’ne ulaşan ve burada yapılacak dev su depolarıyla, hiçbir arıtma ve enerji masrafı yapılmadan evlerimize memba kalitesindeki suyu içmemiz içten bile değil.

Bu proje için harcanacak bedel, mevcut durumda suyu evlere ulaştırmak için harcadığımız enerji maliyetine denk bir bütçedir.

Su gibi yarınlarda savaş sebebi olacak bir konuda yetkililerin biraz daha kafa yormalarını ve sorunu günübirlik çözümler yerine kalıcı bir şekilde çözmek adına adımlar atmalarını bekliyoruz.

Artık bir yürekli ses çıkmalı ve bunun gündeme alınması yönünde mücadele başlatmalı. Ve o da AK Partili milletvekilleri olmalı…

Yazarın Diğer Yazıları