Geçtiğimiz haftaki köşe yazımızda Elazığspor’un birinci lige çıkma müsabakalarında yaşadığımız haksızlıkları ve TFF’nin adil olmayan kararlarını eleştirmiş ve bu konuda şehrin duygularını dile getirmiştik.
Geriye dönüp baktığımızda, takımımıza, yöneticilerimize ve hemşerilerimize dönük yüzlerce haksızlık ve vandallığa varan uygulamalar oldu. Sonuçta Elazığspor; bir yıl boyunca ortaya koyduğu mücadele, yöneticilerimiz ve iş insanlarımızın maddi katkıları, taraftarlarımızın sınırsız desteğine rağmen okyanusları geçip derede boğuldu. Hakemler ile TFF’nin gadrine uğrayarak hayallerini bir yıl daha erteledi.
Bu süreçle birlikte, Vanspor-Batmanspor’un final maçının oynanacağı Kayseri iline gidecek otobüslerin güvenlik gerekçesiyle Elazığ’dan geçmemesi yönünde alınan kararların gölgesinde, daha da köpürme ihtimali bulunan şehirlerarası düşmanlıkların daha fazla artmaması konusunda artık yeni adımların atılması gerekiyor.
Evet, gerçekten ciddi anlamda haksızlığa uğradık. Hakkımız yendi, emeğimiz çalındı, umutlarımızla oynandı. Futbolcularımıza baskı ve şiddet uygulandı. Hakemler sahada adil bir yönetim sergilemek yerine “maçı bitirip gidelim” duygusuyla hareket etti.
Bunların hepsi yaşandı ve gerçek. Ancak bir gerçek daha var ki bizler, aynı coğrafyada yaşayan ve aynı kaderi paylaşan şehirleriz. Bölgemizdeki tüm şehirlerle birlikte Van, Batman ve diğer illere komşuyuz; kız alıp kız vermekten dolayı akrabayız. Bunlardan da öte, kardeş şehirleriz.
Sporun karakterinde elbette ki rekabet vardır. Elbette ki rakiplerimize karşı bir hırs içinde olma ve kazanma duygusu vardır. Ama yine sporun karakterinde, yenmek kadar yenilmek de vardır.
Bizler, geçmişi unutmadan ve yapılanları asla kabullenmeden, Elazığ adına ve Elazığspor adına yeni bir sayfa açmak durumundayız.
Daha güçlü olmak, daha iddialı olmak ve şehrimizi yeniden birinci lig hedefine kenetlemek adına çok daha muhkem ve güçlü durmalıyız.
Şehirlerin birbirlerine bağlılığı, yakınlığı ya da uzaklığı sadece sporla sınırlı değildir. Bizler, şehirlerarası ticaret yapan, bu illere seyahat eden, gezip gören, alışveriş yapan ve bunları sıklıkla uygulayan bir şehiriz.
Hafta sonları özel aracımız ve ailelerimizle birlikte Malatya, Diyarbakır, Urfa, Van, Batman, Bingöl ve Tunceli illerine giden; şehir içinde gezen ve alışveriş yapan bir şehiriz. Yine bu şehirlerden ilimize gelen yüzlerce aile ve onlarca kafileye bizzat bizler şahidiz.
Bugünden sonra spordan kaynaklı düşmanlık ve kin duyguları yerine, şehrimizin ekonomi, turizm ve eğitim alanlarına olumsuz yansımalarının önüne geçecek tavırlar benimsemeli; iki il arasındaki köprüleri daha da sağlam kılacak ve kardeşlik duygularını artıracak adımlar atmalıyız.
Bu bir geri duruş ve yaşananları kabullenip sineye çekmek değil; tam tersi, yeniden hedefimize ulaşmak ve güçlü olmak adına yeni bir zırh giyerek kuşanmışlıktır. Zira ancak ekonomisi güçlü olan şehirlerin takımları güçlü olur. Spordan kaynaklı husumetler sebebiyle ekonomisi ve ticareti budanmış bir şehrin takımı da budanmış ve maddi açıdan yetersiz olur.
Bizler; hem gazetecilik mesleğimizin getirdiği duyarlılık, hem iş dünyasının bir parçası olmamız, hem de şehrimizi daha iyi noktalarda görmek isteyen bir Elazığlı olarak, bundan sonra hem yetkililerimizin hem de halkımızın bu duyarlılıkla hareket edeceğine inanıyoruz.
Her iki tarafın yaşananları yeniden gündeme getirip yaraları kaşıyan fanatik taraftarları olacaktır. Bunu da inkâr edip görmezden gelemeyiz. Ancak iki şehrin halkının büyük bir çoğunluğu, bu tartışmaları geride bırakıp dostluk ve kardeşlik duygularının hâkim kılınmasına yönelik adımlar atılması yönündedir.
Dostluk, kardeşlik duygularının pekişmesi dileklerimle tüm hemşerilerimizin Kurban Bayramı’nı tebrik ediyorum. Nice bayramlara…
