Yerel siyasetteki durgunluk ve sessizliği, CHP’li belediyelerdeki yolsuzluk ve tutuklanmalardan kaynaklı karşılıklı itham ve iddialar bozdu.
Birçok belediyenin, AK Partili belediyelerin duyarsızlığı, pervasızlığı, halka tepeden bakmaları sonucu 31 Mart 2024 seçimlerinde CHP’ye geçmesiyle büyük bir zafer sarhoşluğu yaşayan bu partinin belediye başkanları, CHP’nin genlerine uygun hareket etmekte gecikmediler ve bu konuda mahir ve becerikli bir tablo ortaya koydular.
Beşiktaş Belediyesi ile başlayan yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırma, rüşvet ve irtikap iddiaları; daha sonra Adana, Adıyaman, Antalya, İzmir ve baklava kutusundaki döviz görüntüleriyle tavan yapmıştı. Bugün itibarıyla Şile Belediye Başkanı’nın da gözaltına alınmasıyla birlikte, bu dalganın tüm CHP’li belediyelere sıçrayacağı tahmin ediliyor.
Manavgat Belediyesi’nde yaşanan baklava kutusundaki rüşvet görüntülerine CHP Lideri Özgür Özel de kayıtsız kalamadı ve “Akıl işi değil.” diyerek iki müfettiş görevlendirdiğini ilan etti.
Özgür Özel, bu hamleyi yapmakla birlikte, “Belediye başkanlarıma güveniyorum.” diyerek de rüşvet ve yolsuzlukların arkasında durma gibi bir ikilem ve çelişkinin içine düştü.
Yapılan rüşvet operasyonlarının hukuki mi, siyasi mi olduğu tartışmaları devam ederken; AK Parti yağmurundan kaçanların, CHP dolusuna tutulma şoku yaşadıklarını da görüyoruz.
Seçmen, AK Partili belediyelere bir tepki olarak CHP’li isimlere oy vererek belediye başkanı seçmişti ama ortada ne bir hizmet ne de bir gayret vardı. Tepki oylarının gücüyle seçildiğini unutan ve kerameti kendinden sanan CHP’li belediye başkanları, kendileri çok da içinde olmayacak şekilde rüşvet sistemi ve kadrosunu kurmakta geç kalmadılar.
En yakınlarına kurdurdukları şirketlere hayali işler yaptırıp yüklü ödemeler yaptılar. Çok da değerli ve kıymetli olmayan gayrimenkul ve araçlarını, kendilerine iş yapan yüklenici firmalara muvazaalı bir şekilde, hak edişlerini erken ödeme şartıyla fahiş fiyata sattılar.
Hülasa, CHP eski CHP olduğunu kısa sürede ortaya koydu. Tam halkın güvenine mazhar olmanın hazzını yaşayacakları bir zamanda, gökten yağmur gibi yolsuzluk dosyaları yağdı. CHP’nin asla değişemeyeceğini, CHP’nin yolsuzluk, usulsüzlük, bereketsizlik ve kudumsuzluk olduğunu iddia edenler bir kez daha haklı çıkmıştı.
CHP ve diğer muhalif cenah, yapılan hukuki operasyonları siyasi olarak değerlendirip İmamoğlu’nun ve CHP’nin önünü kesmeye matuf bir hamle olarak görseler de halktaki yansıması çok da öyle değil.
Yolsuzlukların ayyuka çıktığı bir CHP, cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmasının fragmanını gösteriyor aslında. “Biz buyuz ve aslımız budur.” demek istiyor.
Tabii, CHP bu siyasi mücadelesini verirken “AK Parti ne yapıyor?” diye baktığımızda, çok da iyi şeyler yapmadığını; AK Parti üzerine de yapışan usulsüzlükler ve bakanlıklardaki iltimas çarkının giderilmesine yönelik bir adım atmadığını da görüyoruz.
Seçmenin yolsuzluklar konusundaki hassasiyetini kim alır ve baş tacı yaparak hayata geçirirse sandıkta kazanır. Buna duyarsız kalanlar ise sandıkta kalır.