
Modernleşirken Yozlaşıyoruz
Oya Orhan
Küçük kutuların içine sıkışmış insanlar.. Merdiven başlarında asansör bozulunca selamlaşan insanlar. Tahammül sınırı olmayan gergin insanlar. Kendinde hesap sorma yetkisi bulan insanlar... Kapılarını sadece kargo kuryesine ve işe giderken açan insanlar. Küçük çocukları sevgiden yoksun bırakıp onun duygusal gelişime engel olan insanlar... Aileler tartışırken kapının arkasından dinleyen insanlar... İnsanları kırmanın normalleştiği, küslüklerin yıllarca sürdüğü zamanın bile bir başına kaldığı sürgün zamanlar..
Biz susadıgımızda komşunun annesinin elinden su içerken, bir tülbent kuruyuncaya kadar arkadaşlarımızla küs kalmazken, büyüklerimiz kavga eden eşleri meclisler toplayıp barıştırırken, komşuya kokusu gider diye yemek verip boş tabağı dolu gönderirken, karnesi kötü olunca çocuğa babası kızmasın diye tüm mahalleyi toplarken, kar yağdığında çocuklar okula gitsin diye toplanıp karları temizlerken, komşunun misafiri geldiğinde yardıma koştuğumuzda, günde yedi kişiye selam vermek lazım diyen insanlardık.. Komşunun çocuğu benim çocuğum diye sahip çıkan, ekmeğin üzerine salça sürüp çocuğuna ve arkadaşlarına hazırlayan annelerdik ... Kış geldiginde erzak alırken komşunun da payını gözeten insanlardık.. Askerden gelen mektubu okuma yazma bilmeyen komşuya okuyan.. Sınavı kazandığı için haberi getiren postacıya hediye veren insanlardık.... Bayramlık elbise dikildiginde komşunun kızına da elbise dikmeyi ihmal etmeyen insanlardık... İnsanlara laf çakmak yerine evinin çatısına kış gelmeden çivi çakan insanlardık... Ahşap, kerpiç evlerde soba kurarken, odun taşınırken birbirine yardım eden iyi insanlardık.. . Öğretmenlerini görünce önünü ilikleyen, tenefüste annemizin yaptığı keki arkadaşıyla paylaşan çocuklardık.. Kardeşlerimizle aynı odada umutları paylaşıp kitap okuyan çocuklardık. Ninemin horozlu saati zamanı, sobanın üstündeki takada gösterirken biz zamanın içinde zamansızlığa karşı yok olmamaya direniyoruz... Annemin yaptığı yemeklerin kokusunu unutmamak için çaba sarf ederken yapay zeka ile robotlar artık yemekleri yapıyor. Duygularımızı kaybettiğimiz herkesin birbirinden şüphelendiği, modernleşirken insanlığımızı kaybettiğimiz çocukluğumuzu aradığımız sokaklar... Yüzyüze birbirlerini dinleyip konuşmak yerine, böceklerle dinleyip önlem aldıkları hayatları sevmeden sevdiriliyoruz..
Sakin olun! Bizler iyi insanlar henüz yok olmadık.. Bizler türünün son örnekleri, bizler kötüye iyilikle karşılık veren, gönüllerdeki ince ruha talip olan, çağ atlamayı insanların gönüllerine girmekle olacağına inanan insanlarız… Biz, bizi birleştiren çatının, su akan yerlerini tamir ederiz, hataları hoşgörüp, birleştirici ruhumuzu kaybetmeden modernleşirken yozlaşmayan insanlarız...
İyi olmak zor iş, hele kötülüğe iyilik ...
“Ölene mezar, doğana beşik” büyükler bize yardımseverliği böyle anlattılar. Komşunun sobası yanmıyorsa, ocağı tütmuyorsa kapısı çalınırdı. İyilikleri güzelliklerin kapısını çalmak ümidiyle....